Bonn şehri Beuel ilçesinin meydanında yüzlerce kişi toplanmış. Her an fırtınaya dönecekmiş gibi esen rüzgardan kimse şikayetçi değil.

Göz alıcı kıyafetleriyle bulundukları yerde dans eden insanlar sahnede çalan gruba eşlik ediyor. Sahnenin ön sıralarında kadınlar çoğunlukta. Herkes az sonra belediye binasını işgal edecek bir grup kadının alana gelmesini bekliyor. Herkesle birlikte beklemeye devam ederken hislerini sorduğum bir kadın "Aslında ben Bonn'lu değilim" diyerek söze başlıyor, "Ama burada olmaktan çok mutluyum, her sene bu perşembenin gelmesini iple çekiyorum."

19. yüzyılda Bonn'nun Beuel ilçesinde çamaşırhanede çalışan bir grup kadın "Weiberfastnacht" denilen karnavalın ilk gününün anlamını sonsuza kadar değiştirecek bir direnişe imza attılar.

O zamanlar toplumsal hayatın her alanında olduğu gibi sokak karnavalına katılmak da erkeklere özgüydü. Erkekler karnaval boyunca doyasıya eğlenirken kadınlardan evde kalmaları ya da çalışıyorlarsa işlerine gitmeleri bekleniyordu.

Erkekler sokaklarda sabahlara kadar eğlenirken çamaşırhanede çalışmaya mecbur edilen bir grup kadın "Beuel Kadınlar Komitesini” adı altında bir araya gelerek bu konuda bir şeyler yapmaya karar verdi. Komite hem karnavalın sadece erkeklere özgü olmadığını göstermek hem de kadınların altına girdiği ağır iş yüküne dikkat çekmek için kadınları bir günlüğüne iş durdurmaya çağırıyordu. Eğlenmek sadece erkeklere özgü olamazdı. Toplumsal cinsiyet eşitliği yolunda harekete geçilmesi çağrısı yapan bir grup kadının 1824 yılında kurdukları bu Komite bir dernek altında varlığını halen sürdürüyor.

KADINLAR ERTIK KARNAVALDA EĞLENİYOR

Meydanda toplanan kalabalığa bakılırsa o çağrının yankıları günümüze kadar ulaşmış. Resmi tatil olmamasına rağmen ilçede dükkanlar bir günlüğüne kapalı. Meydanın üstüne gerilmiş bir ipe dizilmiş çamaşırlar öylece asılı duruyor. Bugün çamaşırları toplamak yok. Her sene festivalin bu ilk perşembe günü belediye binasının kadınlar tarafından işgal edilip erkeklerin binadan kovulması da bir gelenek haline gelmiş. Dernek üyesi kadınlar 1958 yılından beri seçtikleri "çamaşır prensesi" önderliğinde belediye binasını basarak ilçenin yönetimini sembolik olarak devralıyor.

O güne özel ve direnişi sembolize eden ritüellerden bir diğeri de "kravat kesme". İkinci dünya savaşı sonrasında geliştirilen bu geleneğe göre kadınlar statü sembolü olarak kabul ettikleri ve çoğunlukla işverenlerinin takmış olduğu kravatı makasla kesiyor.

Belediye binasını "işgal edip" şehrin yönetimini sembolik de olsa devralan kadınlar meydanı terk ederken geriye yere atılmış bira şişeleri ve hızını artıran rüzgarda ordan oraya savrulan konfetiler kalıyor. Ama asıl eğlence şimdi başlıyor. Çiçekli şapkalarıyla alanı terk eden kadınlar elde ettikleri zaferi kutlamak için barların yolunu tutuyor. 

KAYNAK: Deutsche Welle Türkçe