Anayasa Mahkemesi (AYM) boşandıktan sonra velayeti kendisine geçen çocuğuna kendi soyadını verme talebi mahkeme tarafından reddedilen anneyi haklı buldu.

AYM söz konusu talebi Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce  reddedilen Hayriye Özdemir'in Anayasa'nın 20. maddesiyle güvence altına alınan  aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

Resmi Gazete'de yayımlanan AYM'nin 25 Haziran tarihli kararında,  Özdemir'in Anayasa'nın 20. maddesiyle güvence altına alınan aile hayatına saygı  hakkının ihlal edildiğinin tespit edildiği ve kararın, ihlalin ve sonuçlarının  ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın Diyarbakır 5.  Asliye Mahkemesi'ne gönderileceği bildirildi.

DAVANIN TARİHÇESİ      

Eşinden, Diyarbakır 1. Aile Mahkemesi'nin kararıyla boşanarak  çocuğunun velayetini alan Özdemir, Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne  başvurarak, velayeti kendisinde bulunan çocuğuna boşandığı eşinin soyadı yerine  kendi soyadı olan "Özdemir"in verilmesini talep etti.

Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi önce 16 Nisan 2012'de aldığı  kararla  Özdemir'in yaptığı 24 Şubat 2012 tarihli başvuruyu kabul edilebilir  buldu.

Mahkeme kararına gerekçe olarak  21 Haziran 1934'ten beri yürürlükte  olan 2525 sayılı Soyadı Kanunu'nun 4. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan  "Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile  babasının seçtiği veya seçeceği soyadını alır" ifadesinin AYM'nin 8 Aralık 2011  tarihli kararıyla feshedildiği gösterildi.Ancak temyize götürülen bu karar Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 6  Haziran 2012 tarihli kararıyla bozuldu. Gerekçeli kararda, bozma gerekçesi olarak  4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesi gösterildi.

Söz konusu maddede "doğru nesepli çocuğun; babanın (ailenin) soyadını  taşıyacağı, boşanma ve ölüm üzerine velayetin annede olmasının soyadında herhangi  bir değişikliğe neden olmayacağı, babanın soyadı ve çocuk reşit olduktan sonra  kendi soyadı, usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek bir kararla  değişmedikçe çocuğun soyadının da değişmeyeceği" ifadesi yer alıyor.

Bunun üzerine Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi, Yargıtay 18. Hukuk  Dairesinin bozma ilamını gerekçe göstererek, 24 Eylül 2012'de davanın reddine  karar verdi. Özdemir, bu kararın Yargıtay 18. Hukuk Dairesince 17 Ocak 2013'te  onanması ve kararın düzeltilmesi talebinin yine aynı Dairenin 8 Nisan 2013  tarihli kararıyla reddedilerek, kendisine kararın 3 Mayıs 2013'te tebliğ  edilmesinin ardından 20 Mayıs 2013'te AYM'ye bireysel başvuru hakkını kullandı.

"EŞLER AYNI HUKUKSAL KONUMDADIRLAR”       

AYM'nin gerekçeli kararında, 2525 Sayılı Soyadı Kanunu'nun  4.  maddesinin 2 fıkrasının AYM tarafından feshedilme gerekçesine atıfta bulunularak,  kadın ve erkeğin evlilik süresince evliliğin sona ermesinde eşit hak ve  sorumluluklara sahip olmaları gerektiğine ilişkin uluslararası sözleşme hükümleri  bulunduğu hatırlatıldı. Gerekçeli kararda söz konusu maddenin, eşlerin, evliliğin devamı  boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı  hukuksal konumda oldukları, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun  soyadını seçme hakkının kadına tanınmamasının velayet hakkının kullanılması  bakımından cinsiyete göre ayrım yapılması sonucunu doğuracağı, bunun da  Anayasa'nın 10. ve 41. maddelerine aykırı bulunduğu gerekçesiyle iptal edildiği  vurgulandı. (Vatan)