Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Yardımcı Doçent Doktor Maya Arakon, müzakere ve barış sürecinde kadınların görünürlüğü üzerine ANF'den Ruken Adalı'ya değerlendirmelerde bulundu.

"Akil Adamlar Komisyonu" ifadesine kadın örgütlerinden ve kadınlardan tepki geldiğine dikkat çeken Arakon, "Bu süreç, siyasetçilerin elinde tutmaya çalışacağı bir süreç olacak" dedi.

'KADINLARIN İÇİNDE OLMADIĞI BİR BARIŞ OLMAZ'

Kadın örgütlerinin ya da siyasi partilerin kadın kollarının bu sürece müdahil olacağını söyleyen Arakon, "Kadınların içinde olmadığı bir barış olamaz. Öyle bir barış daim olamaz. Çünkü, bu savaşın sadece görünür olarak annelerin çektiği acının ötesinde başka yönleri de var" dedi.

'SAVAŞ, KÜRT KADINLARINDA BÜYÜK MAĞDURİYET YARATTI'

Kürt illerinde kadınların savaş nedeniyle yaşadığı mağduriyete dikkat çeken Arakon, şöyle konuştu:

"Savaş, Kürt kadınlarında hem ekonomik, hem sosyal, hem de psikolojik anlamda büyük bir mağduriyet yarattı. Cinsel anlamda da aile içinde şiddete varan sonuçları oldu bu savaşın. Dolayısıyla savaşın bitmesi, barışın gelmesi öncelikli olarak kadınlar için de istediğimiz bir şey. Hem bütün Türkiye için istiyoruz ama bütün Türkiye kadınları için de istiyoruz. İstanbul, Ankara ya da İzmir'den bir anne çocuğunu Güneydoğu'ya askere gönderirken yüreği ağzına gelmemeli. Diyarbakır ya da Hakkari'de bir annenin çocuğu dağa çıkmak istememeli. Hiç kimse mutlu olduğu yeri bırakıp da dağa çıkmaz."

'BARIŞ İÇİN GERÇEKLERLE YÜZLEŞİLMELİ'

Maya Arakon, barış için gerçeklerle yüzleşilmesi gerektiğini belirterek, "Bu gerçeklerin büyük bir kısmı da kadınların bu savaşta çok ciddi mağduriyet yaşamış olmaları" dedi.

Kuzey İrlanda ve BASK örneklerini hatırlatan Arakon, her iki süreçte kadınların varlığına ilişkin şunları söyledi:

"BASK örneğinde alt yapıda kadın varlığı var. Fakat, benim daha önce çalıştığım Kuzey İrlanda ve ETA örneklerinde kadınların bölgesel olarak mağduriyetleri Kürt kadınlarının yaşadığı boyutta değildi. O mağduriyet biraz daha etnik kimlik üzerinden yaşanan bir mağduriyetti ve etnik kimlik mağduriyeti, kadın mağduriyetini örten bir boyut kazanmıştı. Dolayısıyla Kürdistan'da kadınlar son derece siyasal bilince sahipler. O yüzden de BDP'nin içinde kadın hareketinin çok ciddi bir etkisi ve gücü olduğunu görebiliyoruz. Sanırım Türkiye, kadınların Batı Avrupa'daki benzer öncel örneklerini kıyaslarsak kadınların çok daha ön planda ve baskın olduğu bir örnek olarak da tarihe geçme şansı yakalayacak." (ANF)