23 Mayıs, HDP İzmir mitingi Gündoğdu Meydanı tıklım tıklım dolu. Ege’nin öte yakasından Syriza’nın Dış İlişkiler Genel Başkan yardımcısı, Yannis Burnos geliyor kürsüye. İki güvercin uçuruyor gökyüzüne.

Konuşmasına başlıyor Yannis. Yunanistan’daki mücadelelerinden küresel sermayeye karşı direnişlerinden söz ediyor. Alkışlar zılgıtlarla, sloganlarla karşılanıyor söyledikleri. Sonra birden bire nerden geldiği belli olmayan bir güvercin gelip yerleşiyor kürsünün kıyıcığına. Konuşma boyunca ses cihazlarının, sloganların gürleşen sesine rağmen terk etmiyor kürsüyü. Barış güvercini simgesini kuşanıp mıhlıyor gövdesini o özgürlük kürsüsüne.

Kitlenin içinde her yaş grubundan her kesimden insan var. Kale’nin ala burs saç kesimli taklit giyinen kara yağız gençleri, Yalı’nın, Karşıyaka’nın eli yüzü düzgün marka delikanlıları. Bu coğrafyanın bütün lanetlileri, yoksullar, diptekiler buluşuyorlar bu meydanda. Meydan büyük, meydan derin, doldukça dolup taşıyor sandallarla kıyılara apartmanlara, balkonlara.

Kürsüden anonslardaki “Serkeftin” kelimesine takılıyor bir delikanlı. Yanında hiç tanımadığı birine dönüp soruyor:

-Serkeftin ne demek abi?

Yanındaki hafif göbekli iri yarı gözlüklü adam:

-Ben Yörük’üm,  Sen en iyisi bilene sor, diyor.

Başka biri sorunun cevabını fısıldıyor.

Alanın ortalarına doğru yaşlı bir teyze bulunduğu yerden kalabalığı az bulmuş olacak ki:

-Parasızlıktan dört oğlumu evde bırakmak zorunda kaldım, diyor, yanındaki hiç tanımadığı birilerine.

Bir başka birisi telefonla televizyondan canlı izlemekte olduğu alandaki görüntünün gerçekliğini sorgulayan arkadaşına:

-Loo ne bilim! Buradan ucu görünmüyor, diye cevaplıyor karşıdaki ısrarcı arkadaşını.

Sonra beklenen an geliyor. Meydan dalgalanıyor. Kürsüdeki güvercin gökyüzüne kanatlanıyor.

Soluk soluğa Toroslara, Zagroslara, oradan Ege’ye halkların kardeşlik denizine doğru.

Barışa kanat çırpıyor bütün kalpler, kanayan yaralarını saklayarak acılarını yarıştırmadan.