Bir kez gönül kırdın ise
Bu kıldığın namaz değil

Yunus Emre
***
Ergenekon operasyonlarının 12. Dalgasında, 12 Nisan 2009 tarihinde saat sabah 5’te Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Prof. Türkan Saylan’ın evi polislerce basılır.

Türkan Saylan o sıralarda ağırlaşmış olan kanser hastalığı için tedavi gördüğü için dökülen saçlarını bandajıyla kapatmış üzerine aldığı battaniyesiyle ısınmaya çalışarak polislerin evinde yaptığı aramayı izlemektedir.

ÇYDD Ergenekon ve PKK örgütlerine yardım etmekle suçlanıyordu.

Bu aramadan 35 gün sonra 18 Mayıs 2009’da Prof. Türkan Saylan; “Ben bütün randevuları tamamladım. Bana düşen bütün görevleri yerine getirdim, ölüme hazırımdiyerek yaşama veda etmişti.

AKP'nin ilk ve en uzun süreli Sağlık Bakanı Prof. Recep Akdağ'ın da saygı duyduğu bir isimdi. Kendisi de bir hekim olan Akdağ, yıllarca Anadolu'yu gezerek cüzzam taraması yapan Türkan Saylan'ın kendileri için bir "efsane" olduğunu söylemişti. (1) 

Ölümünden sonra Ergenekon davasında kendisine ait olduğu söylenen suç unsuru teşkil eden dosyaların, ÇYDD bilgisayarında yaratılmadığı tamamının sonradan diske kopyalandığı, kısaca delillerin sahte ve üretilmiş oldukları belirtildi.

Vefat ettiğinde gönüllü kuruluş olarak ÇYDD’nin Genel Başkanlığını, TÜRKÇAĞ(Türkiye Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı) ve KANKEV (beşiktaş kandilli kız lisesi kültür ve eğitim vakfı) Vakfı Başkanlığı ile Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı Başkanlığı’nı yürüten Prof. Türkan Saylan ve ÇYDD’ye bu kadar yüklenmelerinin arkasında, 10 yıl önce bir programda yaptığı konuşmanın içeriği vardı.

Prof. Türkan Saylan, Ali Kırca’nın sunduğu, 9 Haziran 1999 tarihli Siyaset Meydanı programında bir konuşma yapmıştı.
Programın ana konusu o günlerde medyaya düşen Fethullah Gülene ait bir konuşma videosuydu. Fethullah Gülen bu konuşmasında devleti ele geçirme planlarından bahsediyordu.

Söz alan Prof. Türkan Saylan, Gülen cemaatinin eğitim kanalını kullanarak gençleri kendisine bağladığını, özellikle zeki ve geleceği parlak gençleri seçtiğini, bunlar vasıtasıyla gelecekte devleti ele geçirmeye çalıştığını, oldukça tehlikeli bir yapı olduğunu vurgulamıştı. Bir çok örneklemeler vererek detaylandırdığı konuşması dikkat çekiciydi. Uyarı mahiyetindeydi.

Bu program ve konuşmalar yapıldığı tarihlerde Fethullah Gülen ve Cemaati hakkında DGM savcısı Nuh Mete Yüksel de iddianamesini hazırlıyordu.

Prof. Türkan Saylan, sadece bu konuşması nedeniyle değil, aynı zamanda eğitim alanında verdiği hizmet ve çalışma nedeniyle de cemaatin hedefi halindeydi. Cemaatin ana çalışma alanı olan eğitimde verdiği hizmet ve yaptığı tamamen gönüllülük esasına dayalı çalışmalar cemaat için bir engel niteliğindeydi.

Gerek yapmış olduğu çalışmalarla gerekse cemaat hakkında verdiği bilgiler kanalıyla yaptığı uyarılarla cemaatin hedefi haline gelen Prof. Türkan Saylan’dan cemaat devlet içerisinde güçlendiği zaman intikamını almak istedi.

1999 tarihinde yapmış olduğu uyarılar, kendisi dışında yapılan uyarılar gibi dikkate alınmadı veya unutulması için gerekenler yapıldı.

CHP Mersin milletvekili İsa Gök, gazeteci Ahmet Şık'ın tutuklanması üzerine 24 Mart 2011 günü TBMM'de bir konuşma yapmış ve ''Fethullah Gülen emniyet teşkilatında istihbarata, KOM’a her yere giriyor ve bir gazeteci, emniyetteki Fethullahçı yapılanmayı deşifre ediyor. Zekeriya Öz o kitabı toplatıyor. Belki de bundan sonra yargı içindeki Gülen çetesinin deşifresi olacaktı, birilerine batacaktı; batmadan, adamı batırdılar, Ahmet Şık cezaevinde'' demişti.

Bu konuşmayı yanıtlayan dönemin Ak Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ ise;

''Seversiniz, sevmezsiniz ama değerli bir insandır, bilge bir insandır, bu ülkenin millî ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmet yapıyor; her şeyi de açık, devletin denetimi, gözetimi altında açık, her şeyi gözünün önünde olan...
Hakkında herhangi bir savcının iddiası, mahkûmiyet kararı olmayan birini, 'Çete' diye itham ederseniz ona karşı büyük bir haksızlık yaparsınız. Kendi de burada yok ama çeteden yargılananları çete iddiasıyla soruşturulanları, kovuşturulanları demokrasiye darbe vurmak isnat ve iddiasıyla yargılananları milletvekili olmak için Meclise taşıma gayreti içerisinde olurken, temiz insanları 'Çete' diye suçlamak kabul edilemez” demişti. (3)

1999 yıllarında Prof. Türkan Saylan ve bir çok insan tarafından görülen tehlike, 2011 yılında devleti yönetenlerce görülmemişti!

Yıllarca devleti yönetenler, bu tehlikeli örgütü, “iyi niyetli oluşum” olarak desteklediklerini defalarca söylemişlerdi. Daha sonra da “hata yaptık”, “yanlış anlamışız”, “Rabbim ve milletim bizi affetsin” diyerek hatalarını ortaya koymuşlardı.

2004 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulunda, “Fethullah Gülen ve cemaatini tehlikeli olarak gören” kararının altındaki imzalar kimindi?

Kandırılan Kim; Devleti yönetenler mi yoksa vatandaşlar mı?

"İyi Niyetle Desteklenen" Örgüt Tarafından Kandırılmak-2

"İyi Niyetle Desteklenen" Örgüt Tarafından Kandırılmak-1
________________________________
1.http://t24.com.tr/yazarlar/dogan-akin/zaman-gazetesi-cyddnin-burs-verdigi-fahiseleri-ve-teroristleri-hatirliyor-mu,10502

2.http://www.mynet.com/haber/guncel/turkan-saylan-17-yil-once-fethullah-gulen-cemaatini-siyaset-meydaninda-anlatmisti-2590582-1

3.http://www.aydinpost.com/bakan-bozdagi-zora-sokan-gulen-tutanagi-4221h.htm

Not: Aziz Nesin’in 30 12.1959’da kaleme aldığı ve Akşam gazetesindde yayınlanan “İrtica Yoktur!” yazısı da bugünleri anlatması açısından bir uyarı niteliğinde olup okunmalıdır.