Ülke dev bir “İyi misin’e döndü”, demiş bir Twitter paylaşımında, terörü lanetleyen arkadaşım.

Konuştuğum herkesin Beşiktaş’taki patlama ile ilgili bir anısı var.

Aynı yerdeki iş yerinden çıkan arkadaşım köprüde duymuş o sesi.

Olayı ilk duyduğumuz andan beri saldırının polise düzenlendiğini söylüyor, açıklama yapan herkes.

Bu sözün ne kadar rahatsız edici olduğunun farkında mısınız? Denize değil suya düşmüş şimşek, der gibi.

Hedefin kimler olduğu çok mu önemli. İstanbul’un martılarına düzenlense bu saldırı, ölümse sonu, ayrıtının ne önemi var.

Üstelik hepimiz bu şehirde yaşıyoruz. Şehrin göbeğindeki saldırı neredeyse tüm semtlerden duyulurken, saldırının nasıl bir felakete sebep olacağını tahayyül edemeyeceğimi düşünmek nasıl bir aymazlıktır. Kendini nasıl bir dokunulmaz yerde görmedir, ben düşünmek istemiyorum. Sözünün üstüne söz söylenmeyeceğini sanan bir zihniyeti anlamak istemiyorum.

Patlamayı köprüde duyan arkadaşım, büyük ihtimal önceden haber aldı polis böyle bir olayı, dedi. O bölgede aramaların yoğunlaştığı sırada patlamaların meydana geldiğini söyledi. Belki de paniklediler ve hedefledikleri yere gitmeden patlattılar dedi.

Tecrübeyle öğrenen insan, yaşadığı dünyanın koşullarını zamanla doğru yorumlamayı da öğreniyor.

Yapılan ilk açıklamalar, verilen tepkilerin şekli; insanların meşrebinin şiiri, resmi gibi.

***

Cumartesi günü Demokrat Haber’in düzenlediği “Türkiye’de İdam, Menderesten Günümüze” etkinliği vardı. Moderatör Mehmet Göcekli söyleşiye başlarken, etkinliğin adından dolayı tepki aldığını söyledi. Sözün Menderes ile başladığını sananlar tepki göstermiş. “Biz de” dedi, “gençliğimizde devrimcilerin dışında siyasilerin ölümüne hoşgörüyle bakardık. Bu konuda önce kendi özeleştirimi yapmam gerek”

İnsan Hakları Derneği eski başkanı Ercan Kanar idam cezasının tarihte ve günümüzdeki durumunu, İnsan Hakları çerçevesinde hangi esaslara dayanarak reddedildiğini anlattı.

İnsan onuru ve yaşam hakkı esas olduğu için idamın dünyada hangi ülkelerde tepki gördüğünü açıkladı.

Ülkemizdeki idam cezalarının İstatistik bilgileri ve istatistik olmayan reel bilgilerini aktardı.

Mazlumder üyesi, Ak partinin 64 kurucusundan biri olan Fatma Bostan Ünsal, idam cezasının devletin kan davası olduğunu hatırlattı bize. Kanunun pedagojik yanının, İslami yasalarla sağlamasının yapılmasını gerektiğini söyledi.

Günümüzde Dünya’da ağırlaştırılmış müebbet cezasının kaldırılması konuluyormuş. O zaman idrak ettim ki bizim ülkemizin gündeminde kadınları öldüren erkeklere ağırlaştırılmış müebbet verilmesi için çaba gösteren kadın platformları hakkında yazarken insan haklarının temellerinden biri olan yaşam hakkına saygı, hiç aklıma gelmemiş.

Bizim dışımızda insan haklarının tartışıldığı ülkelerde ağır cezaların 5 sene ile sınırlanmasından söz ediliyormuş. Cezaların daha çok sözde kalan “islah” mevzusunun, kamu hizmetine dönüştürülmesi çabaları varmış.

Cezaevlerinin artık bir suç makinesine dönüştüğü tüm Dünya tarafından onaylanmış bir gerçekmiş.

İçerinin dışarıya aktığı bir dünyada biz dışarıda olanlar, içeride gibiyiz.

Sebebi umurumda değil.

Farkındalığımızın artmasını istiyorum.

Beşiktaş’taki büyük patlamanın ardından insanların takındıkları tavırla ilgiliyim.

Sizin zekanıza hakaret edilmesi, yaşam hakkınızın küçümsenmesi, farkındalığınızın köreltilmeye çalışılmasına karşı direnç göstermek zorundasınız.

Bu sizin var olma sebebinizin temeliyle ilgili. Kendinizi inkar edemezsiniz.

Nasıl bedeninize iyi davranmak zorundaysanız, doğuştan size bahşedilen insan olma özelliklerini de layıkıyla yerine getirmek zorundasınız.

Özgür bir zihne sahip olmanız gerek. Varlığınıza ve zekanıza hakaret edilmesine izin veremezsiniz.

Bu sizin doğuştan eşit, akıl, vicdan, hak ve özgürlüğe sahip olmanızın bir bedeli. Sınırlarınızı korumak zorundasınız. Kendinize ait bir fikriniz olmalı.

“Yeniden bin defa doğmak” Ahmet Kaya’nın şarkısında gönül okşasa da 29 ölüm 166 yaralının ardından çok irite edici bir söz.

Lütfen acınız, farkındalığınızı köreltmesin.

Güzel günlerde görüşelim.