IŞİD’in Gaziantep’te bir düğünde yaptığı bombalı eylem sonrası katledilen insan sayısı 54’e ulaştı.

Bir düğün törenine yapılan bombalı saldırı olarak tarihe geçecek olan bu katliamın göz göre göre olması, engellenebilir olmasına ve Ankara Garı’nda yaşanan katliamın hazırlanan iddianamesinde geçmesine rağmen engellenememesini anlayabilmek için biraz geçmişe gitmek ve bazı gerçekleri tekrar hatırlamak gerekir.

11 Mayıs 2013

Saatler 13.37’yi gösterdiği sırada Belediye önüne park etmiş iki bomba yüklenmiş araç büyük bir gürültüyle patlar.

Birçok insan çevreye saçılır. İnsanlar yaralılara yardım için koşuşturur. Panik havası içerisinde geçen 4 dakika sonra 13.40’ta PTT önündeki üçüncü bomba yüklü araç patlatılır. Panik daha da büyümüştür.

52 kişinin yaşamını yitirdiği, 146 kişinin ise yaralandığı Reyhanlı Katliamı, Türkiye’deki ilk bombalı eylemdir.

Eylem sonrası birçok insan yakalanır. Eylemin Suriye istihbaratı tarafından yapıldığı söylenir. 4 ay sonra IŞİD eylemi üstlenmesine rağmen emniyet yetkilileri failleri yakaladığını söyleyerek bu açıklamayı reddeder!

Saldırıdan 1 ay önce IŞİD’in 3 bombalı araç hazırladığı, bu araçların Türkiye’de kullanılacağı konusunda MİT’in bilgisi/raporu olduğu da ortaya çıkmıştı.

22 Mayıs’ta Redhack, Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı’nın Reyhanlı katliamıyla ilgili gizli belgeleri ele geçirdiğini duyurdu. Twitter üzerinden yayınlanan belgelerde, El Kaide yanlısı gruplara ulaştırılmak üzere hazırlandığı iddia edilen bomba yüklü araçlara ilişkin detaylar yer aldı: Suriye yönetimi bu araçları arıyordu ve söz konusu planlar, 25 Nisan tarihinde elde edilmişti…

Buna göre El Kaide bağlantılı El Nusra, üç araca Türkiye’ye yönelik bir eylemde kullanmak üzere bomba düzeneği yerleştirmişti…

Jandarma eri Utku Kalı, Amasya’da askerliğini yaparken 11 Mayıs’taki Reyhanlı saldırılarıyla ilgili belgeleri Redhack’e sızdırdığı iddiasıyla 24 Mayıs 2013’te tutuklandı.

İddianameye göre, Kalı’nın gönderdiği ileri sürülen belgeler ‘devletin güvenliği, iç ya da dış siyasal yararları bakımından ve niteliği açısından gizli kalması gereken‘ niteliğe sahip! (1)

Jandarma Er Utku Kali, Redhack’in yayınladığı belgeleri sızdırmakla suçlanıyordu ama belgelerin gerçek olup olmadığı hiç konuşulmuyor, mahkemenin belgeler için “devletin güvenliği, iç ya da dış siyasal yararları bakımından ve niteliği açısından gizli kalması gereken belgeler” diyerek belgeleri doğruladığı kimsenin dikkatini çekmiyordu.

Irak Şam İslam Devleti olarak bilinen, kısaca IŞİD olarak anılan bu terör örgütüne Türkiye yetkili ağızlarının, bu örgütün Arapça yazılışının kısaltması olarak DAEŞ veya DAİŞ olarak adlandırılmasını anlamak mümkün görülmüyor.
11 Haziran 2014 tarihinde Musul Konsolosluğuna baskın düzenleyen IŞİD, konsolos dahil 47 kişiyi rehin almış, söylentilere göre konsolosluk tek bir mermi dahi kullanmamıştı.

8 Ağustos 2014 tarihinde zamanın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu; “IŞİD radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir ama katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu” ifadesiyle, Türkiye’nin resmi olarak IŞİD’i “terörist” olarak görmediğini açıklıyordu. (2)

Suruç katliamı sonrası, hükümetin IŞİD’e karşı yeterli önlem almaması eleştirilerinin yoğunlaşması sonrası açıklama yapan dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu; “DEAŞ’ı terör örgütü olarak ilk ilan eden ülke Türkiye’dir. Bunu duymak istemiyorlar, buna kulaklarını kapatıyorlar ama bir kez daha söylüyorum. 10 Ekim 2013, daha DEAŞ yeni yeni oluşum sürecindeyken Türkiye Cumhuriyeti Devleti, DEAŞ’ı terör örgütü ilan etmiştir” diyor, Dışişleri Bakanı iken yaptığı konuşmasını yalanlıyordu.

Günümüz Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Devletin askeri veya silahlı güçlerine karşı eylemde bulunmamış ve direkt olarak devleti hedef almamış olan IŞİD için; “"Türkiye DAİŞ’in her zaman birinci hedefi olmuştur. Türkiye, DAİŞ’in yabancı terörist kaynağını kurutmuştur. DAİŞ’in ideolojisinin öldürülmesinde Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan rol oynamıştır, onun için Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye birinci hedeftir" demesini de geçmişteki yetkililerin açıklamaları gibi anlamsız buluyorum. (3)

Diyarbakır HDP mitingine yapılan bombalı saldırı, Suruç katliamı, Ankara gar saldırısı, Adana ve Mersin HDP binalarının bombalanması ve son Gaziantep bombalı saldırısı gibi saldırılar tamamen siyasi saldırı ve katliamlardır. Diğer bombalı eylemleri ise sivillere yönelik yapılmış katliamlardır.

IŞİD’in saldırıları içerisinde devlete veya devletin herhangi bir birimine yönelik saldırısı yoktur.

IŞİD’in tüm eylemlerinin, önlenebilir istihbarat bilgilerine rağmen önlenememesi, önlenmemesi, doğal olarak içerimizdeki kuşkularımızın büyümesine neden olmaktadır.

Reyhanlı saldırısının 1 ay öncesinden bilinmesi, Diyarbakır HDP mitingindeki saldırganın bir gün önce yakalanıp serbest bırakılması, Ankara Gar saldırganlarının Gaziantep’ten Ankara’ya kadar izlenmesi gibi bilgiler, bu saldırıların neden önlenmediği sorusunu sormamızı gündeme getirmektedir.

Aynı şekilde, Gaziantep saldırısının çok açık bir şekilde, Ankara Gar saldırısı için hazırlanan iddianameye girmesine rağmen önlemlerin alınmaması da zihnimizdeki aynı soruyu daha da kalın çizgilerle belirginleştirmektedir.

IŞİD saldırıları önlenebilir saldırılar mıdır?

Neden önlenemiyor?
____________________________________
1.http://www.diken.com.tr/9-soruda-reyhanli-katliami/

2.http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/103123/Davutoglu_ndan_cani_ISiD_i_mesrulastiran_sozler.html

3.http://t24.com.tr/haber/disisleri-bakani-cavusoglu-daisin-birinci-hedefi-erdogan,356249