Son haftalarda Beşiktaş’ın en büyük sorunu ikinci yarılarda takımın düşmesi oluyordu. Trabzon maçı, Adana maçı gibi… Oysa Beşiktaş’ın son iki yıldır bize bahşettiği maçın ilk yarılarını idare edip ikinci yarıları oyunu domine etmesiydi. Dün akşam da böyle oldu yalnız bir farkla… Takım bu sefer soyunma odasına 3-0 mağlup girdi. Beşiktaş maçın ilk yarısında böyle bir skoru en son 2011-2012 sezonunda UEFA kupası 3. Tur maçında Atletico Madrid karşında almıştı. Maçı da 3-1 mağlup tamamlamıştı. Atletico Madrid maçı ile Benfica maçı arasındaki benzerlik yalnız bu değildi. O tarihte İsmail Köybaşı’ı sakatlığı nedeniyle ilk 11’de sahaya çıkamayınca Carvalhal Veli Kavlak’tan sol bek yaratıyor, onun önüne de Quaresma’yı koyuyordu. İlk yarı sol kanattan gelen bütün toplar Atletico Madrid’in hanesine gol olarak yazılınca Carvalhal ikinci yarıda Quaresma’yı alıp İsmail Köybaşı’nı sokacaktı ancak Madrid’te iş işten geçmişti. 
 
Dün akşam Şenol Güneş de sakatlıklardan muzdarip olunca Beck’i sol beke çekip, Adriano’yu sol öne çekerek çözüm bulmaya çalışacaktı. Ancak Beşiktaş’ın sorunu bu sefer sol kanattan değil, kontrollü oyunu becerememekten kaynaklanıyordu ki bu sorun Beşiktaş’ta Bilic’ten bu yana devam ediyor. Biliç’e kadar gitmeye de gerek yok aslında Trabzon ve Adana maçlarına bakmak yeterli. Takım skor avantajını eline geçirdiğinde oyunu bir türlü rölantiye alamıyor, ne zaman baskın oyunu önde oynamayı tercih ederse o vakit oyunda ipleri yeniden eline alıyor ancak ilk yarım saatte 3-0 geriye düşmeyi hiç birimiz beklemiyorduk sanırım. 
 
KONTROLLÜ OYUNU BECEREMİYORUZ 
 
Bu kontrollü oyun telaşına Benfica’nın baskın oyunu da eklenince, Benfica oyunu 25 - 30 metreye sıkıştırdı. Topla uyumlu bir şekilde önde bastılar, bu önde basma haline beceriksiz bir kontrollü oyun çabası eklenince, oyun Atiba’nın kaptırdığı toplar ve ardından yenilen goller üzerine anlatılır hale geldi. Oysa tek başına Atiba’nın kaptırdığı toplardan, gollerin yenilmesi bile pozisyon alamama halini anlatıyordu.
 
İlk gol Benfica’nın baskısı, hızı ve akışkanlığı ile geldi, ikinci golde Samedo belki harika vurdu ama önü çok boştu, yine yeterli pozisyon alamamıştık. Üçüncü gol ise çöküşün resmiyeti gibiydi. Dört gollük vuruşa izin verip, 3 şutun direkten dönüşünü, son vuruşun ise gol oluşunu çaresizce izlemiştik. 
 
Bu arada Benfica son 18 maçında sadece Napoli’ye yenilmiş. Bununla birlikte ilk iki golü atan oyuncuları Guedes 19, Samedo 23 yaşında ve her ikisi de alt yapıdan yetişen oyuncular ve her ikisi için de birçok Avrupa kulübü sırda bekliyor. Beşiktaş’ta ise Beck sol kanatta oynuyor, yenilen ikinci golden sonra Gökhan Gönül önce sağ öne, sonra sol öne geçiyor neredeyse bütün sahayı turluyordu. O sahayı turlarken Beck sağa geçiyor, Adriano da sola. Bu arada maçın ilk yarısı 3-0 oluyor. 
 
Beşiktaş belki de tarihinin en yetenekli ve geniş kadrosunu kurdu. Ancak bunu üç yıldır oluşturmaya çalıştığı takımın üzerine yaptı ve gelişigüzel bir transfer politikasıyla yaptı. Bu da sahada gelişigüzel bir oyunu berberinde getirdi. Oysa Beşiktaş daha çok fabrika ayarlarına dönünce kazanmaya başlıyor.
 
İLK GOL TRİBÜNLERDEN 
 
Fabrika ayarlarına dönüşün ilk işareti de tribünlerden geldi, oyuna ilk müdahaleyi devre arasında tribünler gerçekleştirdi. Hakemin şaşkın bakışları arasında taraftarın ısrarla Beşiktaşlı oyuncuları tribüne çağırması ve maçın daha bitmediğini hatırlatması, Beşiktaş taraftarının maç içerisindeki ikinci golüydü. İlk gölü maçın başında “sessizce ırkçılığa hayır” diyerek atmışlardı. 
 
Tribünlerden sonra müdahale sırası Şenol Güneş’e gelmişti, Adriano’nun bölgesine Cenk’i aldı, Tolgay’ın yerine ise Gökhan İnler’i soktu. Cenk hamlesi belki de Güneş’in elindeki tek kozuydu. Oyunu tutarım ve kontrollü oynarım diye sahaya sürdüğü Adriano’nun yerine giren Cenk oyunu öne taşıyacak ve takımın ezberini hatırlatacaktı. Önce 3-1, ardından 82’de penaltıyla 3-2 ve en son Aboubakar’ın golüyle Beşiktaş tarihinin en önemli geri dönüşlerinden birini izliyorduk. Öyle ki 3. golden sonra bir beş dakika daha mevcuttu ve bir gol daha olur mu?... diye içlenmiyor değildik. 
 
Napoli – Kiev maçından beraberlik çıkınca Benfica maçında kazanılan puan öyle önemli bir hale geldi ki Şampiyonlar Ligi bir üst turu için Beşiktaş’ın önünde sadece grupta havlu atmış Dinamo Kiev maçı kalmış oldu. Şimdi her şey Beşiktaşlı futbolcuların ve Şenol Güneş’in elinde.