Şenol Güneş, Başakşehir maçı sonrası şu açıklamayı yaptı: “Böylesine zorlu bir süreçte oyuncularıma bir şey söyleyemem. Şampiyonlar Ligi ve Süper Lig'de zorlu maçları üst üste oynuyoruz. Bu planlama yanlışıdır. Kupayı bile araya koymak doğru değil. Ben bile sahada koşmamama rağmen yorgunluk hissediyorum.”
 
Oyunun son 20 dakikasında Beşiktaş’ın baskıdan ziyade savruk futbolunu görünce pekte haksız sayılmayacağını söyleyebiliriz. Üstelik bu ilk defa da olmuyor. İlk defa olmadığında da bir art niyet pek ala düşünülebiliyor.
 
Güneş de konuşmasının devamında bu art niyete işaret ediyor: “Lig planlamasının aleyhimize olduğunu düşünüyorum. Maç pazar günü olabilirdi, kupa mücadelesini salı gününe koyarak milleti kandırmaya çalışıyorlar, çarşambaya koysalardı. Dinamo Kiev maçı salı günü, en zor maçları üst üste yapıyoruz. Fenerbahçe, Kiev arkasından Bursaspor. Tur atlarsak Şampiyonlar Ligi, Galatasaray ve yine Şampiyonlar Ligi maçı. Kimin ne niyetli olduğunu bilmiyorum ama yanlış olduğunu söylüyorum. Salı günü kupa maçı oynayacağız. Darıca’dan Kocaeli’ne niye aldılar, bilmiyorum. Sahanın kötü olduğunu söylediler. Biz söylediğimizde tam tersini yapıyorlar. Planlamanın nasıl yapıldığını, neye göre yapıldığını, perde arkasını görürseniz iyi anlarsınız. (Derbi maçı) Cuma günü oynayıp Kiev’e gitseydim daha iyi olmaz mıydı?"
 
ŞAMPİYONLAR LİGİ’NDE OYNAYAN TAKIMLAR, LİG MAÇLARINI PAZAR GÜNÜ OYNUYOR
 
Başakşehir maçı pek ala Pazar günü oynanabilir ve takıma bir gün daha dinlenme şansı verilebilirdi. Keza Şampiyonlar Ligi’nde Çarşamba günü maç yapmış olan birçok takım maçlarını Pazar günü oynuyor. Arsenal, Basel, PSG, Benfica, Barselona, Atletiko Madrid Pazar günü oynuyor. Napoli ise Pazartesi oynuyor. Ama Federasyon Beşiktaş’ın Cumartesi oynamasını uygun görüyor. Beşiktaş Şampiyonlar Ligi’nde oynayan tek takımımız bu arada.
 
Rıdvan Dilmen Ntvspor’da yaptığı açıklamada Federasyona başvursunlar diyor ancak Güneş’in maç sonrası yaptığı açıklamada şöyle bir cümle var: “Biz söylediğimizde tam tersini yapıyorlar. Planlamanın nasıl yapıldığını, neye göre yapıldığını, perde arkasını görürseniz iyi anlarsınız.” Dolayısıyla başvurmakla olacak bir iş olmadığını söylüyor Güneş. Ayrıca bunu denedik tam tersini yaptıklarına dair de bir iddiası var. Son olarak muhtemelen Rıdvan Dilmen’in akıl ettiğini Beşiktaş yöneticileri ve Şenol Güneş’te düşünmüştür diye düşünüyorum.
 
BAŞAKŞEHİR ARTIK ŞAMPİYONLUK ADAYIDIR
 
Maça gelirsek, ligin göze en hoş gelen topunu oynayan iki takımın mücadelesini izledik Cumartesi günü. Abdullah Hoca’nın maç sonraları ısrarla vurguladığı bir şey var: "Bizim maçlarımızda topun oyunda kalma süresi, 60-65 dakika bu ligin ortalaması ise 45 dakika." Cumartesi akşamı oynanan karşılaşmada da süre bunu yakındı ve keyifli bir maç izlediğimizi söyleyebiliriz. Başakşehir-Beşiktaş maçları son yıllarda her zaman keyifli bir futbol vaat ediyor, bunu da eklemek gerekir.
 
Başakşehir bu seviye gelmek için uzun zamandır uğraşıyor, tavrınızı istikrardan, devamlılıktan, sistemden ve doğru tercihlerden yana koyduğunuzda çok fazla bütçe ayırmadan da bu seviye gelebiliyorsunuz. Beşiktaş için de bunları söyleyebilirdik, en azından son üç yıl için bir plan dahilinde bu noktaya geldiğini söyleyebilirdik ancak bu sezon için bunu söylemek biraz güç. Beşiktaş son 3 yıldır oynadığı düzenden feragat etti ve sistemden ziyade yetenekli topçuların bir araya geldiği, tempolu oynayan bir takım kimliğine büründü.
 
BEŞİKTAŞ BU BASKIYI OĞUZHAN, SOSA VE ATİBA İLE KIRIYORDU
 
Beşiktaş’ın Benfica maçında yediği baskıyı kıramama hali yeni bir şey değil, Bilic zamanında da birçok rakip takım bunu denedi ve zaman zaman başarılı oldu. Şenol Güneş bu sorunu Oğuzhan’ı Atiba’nın yanına çekerek çözmüştü. Bu ikilinin önünde oynayan Sosa’yla birlikte bu baskı çabuk kırılabiliyordu. Kanatlarınızda Olcay, Töre, Quaresma gibi hem kanat, hem de oyun kurma becerileri olan oyuncular olunca bu sorunu daha kolay atlatabiliyordunuz. Ancak tercihiniz göbekte Gökhan İnler ve Atiba olunca, kanatlarınızın bir tanesini de Cenk’e emanet ettiğinizde bu tip baskıyı kurma becerisi olan takımlara karşı zorlanabiliyorsunuz.
 
Nitekim öyle de oldu. Maçın ilk 25 dakikalık bölümünde Vodafone Arena'da oyunun hakimi tamamen Başakşehir'di. Topa sahip oldular, organize bir şekilde pasla hücuma çıktılar. Bu süreçte pozisyon bulan ve en sonunda gölü bulan taraf Başakşehir oldu. Emre Belezoğlu oyundan çıkana kadar çok etkiliydi. Ancak Abdullah Avcının açıklamalarında anlıyoruz ki onlarda bu baskıyı 20 dakika üzerinden hesaplamışlar, ardından oyunu daha rölantiye almayı amaçlıyorlardı muhtemelen. Ancak oyun iştahıyla bu sürenin 30 dakikaya çıktığını söylüyor Abdullah Avcı. Bu iştahın freni belki de Emre Belezoğlu’nun sakatlanması oldu.
 
GÜNEŞ, ÖRGÜTLÜ OYUNU HATIRLAMALI
 
İkinci yarının başlamasıyla birlikte Şenol Hoca ilk hamlesini yaptı ve Tolgay’yı oyuna sokup Gökhan İnler’i kenara aldı. Bu dakikadan sonra oyunda roller değişti. Tolgay ile takımın teknik kapasitesi yükselirken baskı artık Beşiktaş’tan gelecek, Başakşehir ise yaslanan takım olacaktı. Ancak Beşiktaş’ın beraberlik golü bir örgütlü oyundan ziyade duran toptan gelecekti.
 
Geçen yıl bu örgütlü oyunun en belirgin oyuncularındandı Olcay. Güneş, o bölgede Cenk ile oynamayı tercih ediyor bu sezon. Ancak bunu tercih ettiğinde kadroda Caner ve Talisca sakat değildi ve takım bu denli maç temposuna girmemişti. Hal böyle olunca takım tempoyu yakalıyor ve yetenekli ayaklarıyla sonuca gidebiliyordu. Bunun en açık örneği Beşiktaş’ın örgütlü bir oyundan orta yapan bir takım kimyasına bürünmesi. Ancak bu ayaklar yok ve kenarda Olcay ve Kerim’in mevcudiyeti söz konusu. Güneş, geçen yıl bu oyuncularla şampiyon olduğunu unutmamalı. Keza Abubakar’ın etkisiz, Cenk’in sol kanatta gönülsüz halini düşündüğünüzde, Oğuzhan ve Olcay’ın o kanatta çok daha etkili ve uyumlu olabileceğini düşünüyoruz. Hele Tolgay’ın girip oyunun iyiden iyiye öne yıkılmasıyla… Güneş keşke Olcay’ı 82 ‘de değil de 60’larda hatırlasaydı. Zira Olcay oyuna girdiğinde takımın temposu yorgunluktan çoktan düşmüştü.
 
Güneş fikstür eleştirisinden yana haklı, ancak kadro verimliliğinden pekte haklı sayılmaz… Fabrika ayarlarına dönüş, takımın önündeki zorlu periyodu aşmasında elini çok fazla rahatlatacaktır.