Haber Analiz: Hasan Soylu / Demokrat Haber

Ahmet Türk ve Ayla Akat’ın İmralı ziyareti, kamuoyunda artık doğallıkla “İmralı süreci” olarak adı konulan bir gelişmenin içerisinde olduğumuzun en somut göstergesi olmuştu.

Bu gelişme kamuoyunda “barışçıl çözüm”e dönük iyimser umut ve beklentileri artırırken, beraberinde taraflardan peş peşe “dikkatli olmak, duyarlı olmak” içeriğinde açıklamalar gelmişti. Yorumcular da “birileri süreci provoke edebilir” şeklinde yorumlar yapıyordu.

Ve “provokasyon” Avrupa’da cereyan etti. 3 kadın Kürt siyasetçinin katledilmesi, doğal olarak şaşkınlık ve beraberinde de sürecin bu kanlı gelişmeden nasıl etkilenebileceği merağına yol açtı.

Korkulan olmadı ve şaibeli bir kişi olduğu besbelli bir zanlının Fransa tarafından tutuklanmasıyla beraber, olay üzerindeki “sır” perdesi henüz tümüyle aralanmamış olmakla beraber, bu olayın süreci kesintiye uğratmayacağı ortaya çıktı.

Süreç kesintiye uğramadı, ama anlaşılan o ki zaman bakımından bir gecikme durumu yaşandı.

Ve şu anda süreç kaldığı noktadan bir adım daha ileriye taşınıyor.

Kamuoyuna sızdırılan bilgiler doğruysa, İmralı ile görüşecek ikinci BDP heyetinin, görüşmenin ardından Türk ve Akat gibi kısa açılamalar yapmaktan ziyade, kamuoyu önüne çıkıp İmralı’nın çağrısını deklare edecekleri yönünde.

Ama bundan önce, iddialara göre İmralı ile görüşmeleri yürüten heyet, başında bizzat MİT Müsteşarı Hakan Fidan olacak şekilde Erbil’de PKK temsilcileriyle buluşacak.

Yani, İmralı ile görüşecek heyetin kamuoyuna açıklama yapmasından önce, Öcalan’ın mektupları ve çağrısı, birinci elden PKK temsilcilerine iletilecek.

Muhtemelen aradan bir hafta ya da 10 gün geçtikten sonra, bu kez İmralı ile görüşen BDP heyeti kamuoyuna açıklama yapacak. Yani aradan geçen bu süre içerisinde PKK, Öcalan’ın çağrısını müzakere etme fırsatı bulmuş ve hatta tutumunu BDP heyeti aracılığıyla İmralı’ya iletmiş olacak.

Eğer ileri sürülen görüş ve bilgiler doğruysa çağrının mahiyeti de aşağı yukarı belli: Öcalan, silahlı mücadele anlayış ve yöntemini reddettiğini ve görüşmelerin somut sonuçlar vermesini sağlamak için PKK’nin silahlı güçlerini tümüyle sınır dışına çekmesini isteyecek…

PKK bu çağrıya uyar mı? Tartışılan soru aslında bu. PKK-Öcalan ilişkisini bilenler, daha yerinde bir ifadeyle Öcalan’ın PKK üzerindeki etkisini bilenler, PKK’nin bu çağrıya bazı şerhler koyarak da olsa, uyacağını öngörüyorlar. PKK’nin koyacağı şerhler ise, “çekiliriz ama Öcalan’ın şartlarını iyileştirin, bizim atacağımız bu adıma karşılık devlet ne yapacağını açıklasın” şeklinde olacak gibi görünüyor.

Peki devlet buna hazırlıklı mı? Hemen yanıtlayalım: Evet… Öcalan’ın ev hapsine alınması henüz uzak bir olasılık olmakla beraber, hükümet de 4. Yargı Reformu Paketi’ni meclis gündemine getirmeyi planlıyor. Bu paketin yasalaşmasıyla birlikte KCK tutukluları büyük oranda tahliye edilecekler.

Tabii, bunlar ilk adımlar… Sonrası da var… Zira Kürt sorununda barış, çetrefilli bir yola çıkmayı göze almayı gerektiriyor…