Türk Dil Kurumu sözlüğünde "demokratik yollardan yararlanarak hükümeti istifa ettirme"nin de darbe olarak tanımlanması tartışma yaratmıştı. Bu ifadenin son yaşanan gelişmeler nedeniyle eklendiği iddia edilmişti.

Türk Dil Kurumu sözlüğünde “darbe” tanımının karşılığının “Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükümeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek şekilde biçimde yönetimi devirme işi” olarak tanımlanması tartışma yaratırken bir tartışmalı ifade de Yargıtay’dan geldi.

Kaldırılırsa diye www.tdk.gov.tr'den alınan ekran görüntüsü:

Kemal Göktaş / Gazete Vatan

Yargıtay Başsavcılığının, Balyoz davasına ilişkin tebliğnamesinde darbe suçuna ilişkin yapılan değerlendirmeler tartışma yaratacak. Tebliğnamede, "darbe" suçunun Yargıtay'da ilk kez incelendiği, bu nedenle suçla ilgili bilgi vermek gerektiği belirtilerek, "Gezi eylemlerine yönelik" olduğu yorumu yapılan değerlendirmelere yer verildi. Tebliğnamede, darbe suçunun işlenmesi için bir örgütün gerekmediği, herkesin, özellikle askeri cunta, sendika, kulüp, dernek gibi oluşumlarda yer alanların da bu suçun faili olabileceği görüşleri dikkat çekti. Tebliğnamede darbelerin 4 aşamada yapıldığı belirtilirken, "Yasadışı gösteri ve yürüyüşler ile hükümetin icraatlarının protesto edilmesinin" darbenin ikinci aşamasında sayıldığı görüldü.

BAŞBAKAN'A YÖNELİK EYLEM: Tarihte ilk kez bir darbe suçunun Yargıtay'a geldiği belirtilen tebliğnamede, hükümeti ortadan kaldırma suçunun bütün Bakanlar Kurulu'na yönelik olduğu belirtildi. Ancak yine Türk Ceza Kanunu'nda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiren "hükümetin görev yapmasını engelleme" suçunun ise Başbakan ve bakanlar aleyhine olabileceği savunuldu.

HERKES SANIK OLABİLİR:
Darbeye teşebbüs suçunun failinin "herhangi biri" olabileceği belirtilen tebliğnamede, "Vatandaş, yabancı, belirli bir görevle yükümlü kimsenin suç faili olabilmesi bakımından bir ayrıcalık yoktur. Madde siyasi iktidarın devamını esas alır. Bu menfaatleri ihlal eden her kimse, vasfına bakılmaksızın suç faili olabilir" denildi.

EYLEMLERE KATILANLAR: Suçun gerçekleşmesi için eylemlere katılanların nitelikleri ve sayısının neticeyi gerçekleştirmeye elverişli olması gerektiği kaydedilen tebliğnamede, "Dolayısıyla herhangi bir kimse tekil olarak bu suçu işleyemez. Bu suç, çok failli suçlardandır. Amaç suçun yerine getirilmesi konusunda çok iradenin belirlenmesi gereklidir.

TERÖR ÖRGÜTÜ ŞART DEĞİL: Darbe suçunun oluşumu için terör örgütünün varlığı şart değildir. Yapının elverişli bulunması yeterlidir. Suçun mahiyeti, aşamalarda görev alacak kişilerin sayısı ve nitelikleri, disiplin, gizliliğe riayet, özel iletişim metodlarının kullanılması ve sahip olunan araç ve gereçler açısından aranmalıdır. Sonucu elde etmeye elverişli yapıdaki tüm oluşumlar, askeri cunta, sendika, kulüp, dernek gibi oluşumlarda yer alan tüm kişiler diğer koşulları sağlamak kaydıyla bu suçun faili olabilir."

SİVAS KARARI EMSAL: Sivas katliamı davasında da "Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs" suçunun oluşumu için örgüt şartı aranmadığı hatırlatılan tebliğnamede, "Sonucun gerçekleşmesi, sanıkların planladığı eylemlerin tümü üzerinden değerlendirilir. Oluşum tarafından icra edilecek stratejilerin bulunması gerekir. Öncesi ve sonrası planlanmadan ani bir hareketle bu suçun işlenmesi mümkün değildir" denildi...

FARKLI İDEOLOJİLER OLSA BİLE: "Yapılar farklı ideolojilere sahip olsalar bile hedefe ulaşmak için hükümet otoritesinin zaafa uğratılması ortak noktadır. Oluşumun tamamının silahlı olması gerekmez" denilen tebliğnamede hükümeti darbeyle yıkmak amaçlanmasa bile "otoritenin zaafa uğratılması"nın suç olarak görülmesi dikkat çekti.

4 AŞAMADA DARBE: Tebliğnamede, "Ülke yönetimine katılmanın herkesin hakkı olduğu ancak iktidarın değiştirilmesinin yönteminin Anayasa'da belirlendiği" ifade edilerek darbenin 5 aşaması şöyle sıralandı:

1- Bilgi, insan, teçhizat, araç ve gereç temini. İktidarın ortadan kaldırılması durumunda, bu harekete destek verecek veya engelleyecek kişiler, kamu görevlileri, kamu kurumları, özel şirketler, dernek, vakıf, sendika, üniversite gibi çeşitli kişi ve kurumlar hakkında bilgi toplanması ve siyasi iktidara yapılacak müdahalelerin detaylı şekilde planlanması.

2- İktidarın ortadan kaldırılması kanısının oluşturulması. Yasadışı gösteri ve yürüyüşler ile hükümetin icraatlarının protesto edilmesi, basın ve kitle iletişim araçlarıyla müdahalenin gerekliliğinin üzerinde durulması, faili meçhul cinayetlerin işlenmesi gibi eylem planlarının devreye sokulması.

3- İktidarın etkinliğini azaltmak ve güvenlik kaygısı için OHAL ve sıkıyönetim ilan ettirilmesi. Araç, gereç, gıda, sağlık, nakliye işleri için önceden belirlenmiş yerlere taraftar kişilerin getirilmesi.

4- Kamu kurumlarının kontrolü, yürütme organı oluşturulması, kurumların yeniden yapılandırılması, politik düzenin oluşturulması.