Geçtiğimiz yıl ses getiren bir Roboski belgeseli çeken gazeteci yazar Ümit Kıvanç, 4. Yıldönümünde Radikal için özel bir Roboski yazısı yazdı.

Ümit Kıvanç'ın "Roboski neyin adı?" başlıklı yazısı şöyle:

Bir katliamın, diyeceksiniz. Değil.

Zaten bu bir şey demek değil. Türkiye ’de katliamdan bol ne var? Geçmiş cinayetler bir yana, halen hemen her gün memleketin bir yerlerinde birileri Kürtlere saldırıyor. Görülmüyor, duyulmuyor. ’90’larda beşer onar katledildiler, yol kenarlarına, kuyulara atıldılar. Görülmedi, duyulmadı.

Bunu da duymayacaklardı, görmeyeceklerdi, olmadı. “Bize ne!” dediler, o da olmadı. Roboski bir yandan umursamazlığın adı.

Öbür yandan neyi umursayacağını iyi bellemişliğin, köpeksiliğin adı. Kana karışmış yardakçılığın, devletten icazetsiz soluk bile almamanın adı. Duyurmayacaklardı. Bahsetmeyeceklerdi. Paramparça bedenler katırlara yüklenirken onlar hâlâ “Uludere olayı” altyazıları geçiyordu. On iki saat. Kimisi on üç-on dört saat pısıp bekledi. Neyi beklediler? “Sınırda olay…” Birileri de ölmüş galiba. Yanlışlıkla.

Roboski, yanlışlığın adı. Büyük bir yanlışlığın. Birilerini insandan saymama, birilerini insan sanma yanlışlığının. Yanlış devletin, yanlış sınırın, yanlış değerlerin. Öldürme rahatlığının. “ Ceza görmem” rahatlığının adı.

Roboski değersizliğin adı. Değersiz yaşayışın, değersiz oluşun. Gözümde değersizsin, deyişin. Söyleyeceğini bombalar atarak söylemenin adı. Gaddarlığın adı.

Roboski bir entrikanın adı. O ona böyle istihbarat vermiş, öbürü şuna şöyle bilgi aktarmış, onlar da bu yüzden işte böyle yapmışlar. Fakat olmuş bir kere işte… Bu entrikalara bulaşanlar insan canı falan dinlemez; zalimdirler, katildirler. Yüzsüzdürler. “Efendim şu nedenle, tabiî şu da şöyle yapınca...” Konuşurlar. Yüzleri yere eğilmez, utanmak nedir bilmezler.

Roboski muazzam bir pişkinliğin, birilerinin damarlarında dolaşan kötülüğün, vicdansızlığın adı. “Ahmet mi Mehmet mi nasıl ayıralım”ın adı. “Zaten kılık kıyafet aynı”... Roboski, “şüphelenirsek öldürürüz”ün adı. “Sözkonusu olan Kürtse adalet teferruattır”ın adı. Şüphelendiğin orada olsa bile öyle öldüremezsin. Eğer sahiden devletsen. Roboski, “hukuk yoktur” demek. “Aranızda tek şüpheli bulunduğundan şüphelenirsek topunuzu öldürürüz” demek. Hukuk yoktur, devlet hoyrattır.

İnsanın hoyratlığı devletinki gibi can almıyor; can yakıyor. Bedeni havaya uçurup parça parça etmiyor. İçeriden çürütüyor. Kalp, kararıyor kararıyor, yanmış, kömür olmuş bir topağa dönüşüyor. Ne bu topak, belli değil. Hangi maddeden yapılma? Kar? Kan? Mazot? Pirinç? Sigara? Renkli ampul? Karlara bulanmış gencecik bedenlerin üstüne, haliyle, yılbaşı süslerinin ışığı düşmüyor. Bedenler dağın karanlığında, yılbaşı şehrin ışıltısında.

Roboski, ötekilere sırtımızı, birbirimize yüzümüzü dönmek demek. “Yok aslında birbirimizden farkımız” demek. Her yılbaşı, öfkeyle tövbeyi karıştırıp dinsizlerin üzerine boca etmemek için kendini zor tutanlar, Haçlı orduları şehri zaptetmiş, onları zorla birtakım günahlara ortak etmiş gibi krizler geçirirken dönüp Roboski’ye bakmazlar, akıllarının ucundan geçmez. Vicdanlarının ucuna dokunmaz. Büyükşehrin her yılbaşı o mâhut eğlenme telaşı içerisinde kendini helak eden insanı, zaten ağırlık yapmasın diye vicdanını evde bırakır. Onun Roboski’yi görecek hali mi var? Namazda da vicdansızız, sokakta dans ederken de vicdansızız. Roboski bir ayna. Roboski bir dürbün. Oradan bakınca millet topluca aynı yerde. Aynanın üstünü boyuyorlar, millet kendini göremiyor. O katliam günü, ertesi gün, bir sonraki gün… ne yaptığını göremiyor. Açtığı yarayı göremiyor. Düştüğü çukuru göremiyor.

Devletin bütün eski alışkanlıkları canlanıp vücut buldu gecenin karanlığında o kaçak yolunda. Uçaklardan insanlara bomba atıldı, der demez, kimin aklına Dersim gelmez ki? Oradan Sabiha Gökçen. Oradan Hrant... Roboski, bir seri katilin, yılların kanıksamışlığı yüzünden aşırı rahat davranıp, elinde kanlı bıçakla sokak lambasının ışığında poz vermesidir.

Biz onu zaten tanıyorduk. Eskiden camiye bu kadar sık gidip gelmezdi, bunu âdet edinmiş. Allah kabul etsin.

Ama Roboski katliamı sadece devletin işlediği bir suç değil. Yasa girilmeliydi, yılbaşı kutlandı bu ülkede.

Devletiyle milletiyle, hepimize düşen, herhangi bir vesileyle kendimizi takdim etmek gerekirse şöyle demek: Biz insanları savaş uçaklarıyla bombalayıp parça parça ettikten sonra bari, hiç değilse yas tutmayı, elini kurbanların yakınlarının omzuna koymayı becerememiş, korkunç ve zavallı yaratıklarız.

Roboski bir köyün adıydı. Çaldınız.