Gazeteci Ümit Kıvanç, Fırat Kalkanı harekatı kapsamında başlatılan El Bab operasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“El-Bab'ta ne oluyor bitiyor, doğru dürüst haber alamıyoruz” ifadelerini kullanan Kıvanç, Anadolu Ajansı dışında El Bab’dan haber kuruluşu olmadığını söyledi.

Bab’da gerçeklerin gizlendiğini savunan Kıvanç, “Ortada gerçeklerin gizlenmesi ve çarpıtılmasına yönelik ağır çalışma var. Menbic'te, haftalarca süren kuşatma ve şehir savaşında, sonunda muzaffer olan SDG'nin yüzlerce savaşçısı öldü. TSK şimdilik elli iki şehit verdi, ancak ÖSO'culardan kaçının öldüğü resmî açıklamalarda yer almıyor bile” ifadelerini kullandı.

Ümit Kıvanç’ın Riya Tabirleri’in yayınlanan, “El-Bab civarında neler oluyor - bir öğrenebilsek...” başlıklı yazısı şöyle:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Türkiye'yi yönetenler, bu toprakları vatan haline getirebilmek için daha çok şehide ihtiyaç olduğunu söylüyorlar. Bugüne kadarkiler yetmemiş anlaşılan. "El-Bab'tan gireriz, Musul'dan çıkarız!" haykırışlarıyla başlatılan Fırat Kalkanı Harekâtı El-Bab'da "İslâm Devleti" örgütünün (DAİŞ) savunma duvarına dayandı kaldı.

El-Bab sonunda muhtemelen alınacak, fakat halen sayıları elli ikiyi bulmuş ve korkarım artacak olan şehitlerin ne uğruna can verdiği huzursuz edici bir soru olarak varlığını sürdürecek. Öyle görünüyor. Kimileri bu huzursuzluğun zerresini hissetmeyecek. Bu da görünüyor.

El-Bab'ta ne oluyor bitiyor, doğru dürüst haber alamıyoruz. Resmî açıklamaların güvenilirlik derecesi elbette sınırlı. Üstelik hakikat yine hamaset barajına takılıyor. Olan biteni genel olarak merak eden ve en son birkaç gelişmeden haberdar olmak isteyenler için, öğrenebildiklerimi, düşünebildiklerimi kısaca toparladım. Harita da fikir verici olacaktır umarım.

HESAP NEYDİ, VAR MIYDI?

 Harekâtın hiç de baştan hesaplandığı -veya hesaplanmadığı- gibi gitmediği ortada. "İki günde alırız" diye başlatılan kuşatma neredeyse ikinci ayında, Menbic'in YPG ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından alınış sürecini izleyen herkes, El-Bab'ın ele geçirilmesinin hiç öyle söylendiği gibi kolay olmayacağını görebiliyordu.

Bu defa güçlü bir düzenli ordunun harekâtta yer almasının şüphesiz sonucu etkileyebileceği, ama eğer DAİŞ direnecek olursa harekâtın çok cana mal olacağı kestirilebiliyordu. Bizi yönetenler ve iktidar propaganda aygıtının söylemleri, savaşa katılacak askerlere moral verme gayretiyle açıklanamaz.

Ortada gerçeklerin gizlenmesi ve çarpıtılmasına yönelik ağır çalışma var. Menbic'te, haftalarca süren kuşatma ve şehir savaşında, sonunda muzaffer olan SDG'nin yüzlerce savaşçısı öldü. TSK şimdilik elli iki şehit verdi, ancak ÖSO'culardan kaçının öldüğü resmî açıklamalarda yer almıyor bile.

TSK ARTIK SADECE "DESTEKÇİ" DEĞİL  

Ankara, birkaç yüz askeri ÖSO'culara destek olarak göndermenin "oradan gireriz buradan çıkarız" tehditlerini gerçekleştirmek için yeterli olacağını sahiden düşünmüş müydü, bilemiyoruz. Ancak şu anda oradaki asker sayısı, uzmanların söylediğine göre beş binden az değil, yedi bin diyenler var.

Daha yeni, İzmir Bornova'dan takviye komando birliği gittiğine ilişkin haberler dolaştı. Ve artık Fırat Kalkanı Harekâtı'nın gövdesi "TSK destekli ÖSO" değil. El-Bab civarında DAİŞ'le savaşan, bu gidişle başka pek çok yerde SDG kuvvetleriyle karşı karşıya gelecek olan birlikler, esas olarak Türk komandolarından oluşuyor. ÖSO'cular garnitür kaldı. Kaldıysa.

DAİŞ'İN SAVUNMA SAVAŞI ŞEMASI  

DAİŞ'in elindeki yerleri almak için girişilen harekâtlarda çatışmaların belirli bir şemaya göre geliştiğini artık rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir köye TSK+ÖSO kuvvetleri giriyor, tamamı alınacak sanılıyor, her tarafı mayınlamış ve tuzaklamış olan DAİŞ intihar saldırılarıyla atağa geçiyor, birtakım yerleri yeniden alıyor, sonra her şey baştan başlıyor.

El-Bab'taki meşhur hastane savaşında, Şeyh Akil Tepesi'nin Fırat Kalkanı kuvvetlerince önce alınıp sonra kaybedilişinde, daha önce Menbic ve başka pek çok yerde görülmüş olan aynı taktikler sergilendi. DAİŞ bazen bazı sokaklardan çekiliyor, binaları boşaltıyor, düşmanının içerilere girmesini âdetâ teşvik ediyor. Ve önceden hazırladığı planlara göre, savaşçılarını kazdığı tünellerden düşmanının cephe gerisine gönderiyor veya birden intihar eylemcileri bombalı araçlarla beliriveriyorlar.

SAVAŞ ALANINDAN HABER VEREN KİMSE YOK

AA’ya göre TSK bugün El-Bab ve civarında 165 “DAİŞ hedefi” vurdu. Bu hedeflerin ne olduğunu, verilen zayiatı ancak resmî açıklamadan öğreniyoruz. Ordu, "örgüt mensuplarınca kullanılan barınma yerleri, savunma mevzileri, komuta kontrol tesisleri" diyor.

TSK açıklamasına göre 11 DAİŞ’li öldürülmüş, bir obüsle üç de bombalı araç tahrip edilmiş. TSK hava saldırıları veya bombardımanlarından sonra DAİŞ genellikle vurulan sivillere dair açıklamalar yapıyor. Bunların doğruluğunu da kimse sınayamıyor. Yerleşim yerlerinin bombalandığına şüphe yok, ama buralarda ne oranda sivillerin bulunduğunu bilmiyoruz.

DAİŞ'in bütün tedbirlerine ve iki ateş arasında kalma riskine rağmen El-Bab yakınındaki bazı köylerden kaçabilenlerin anlattıkları, sivil halkın çok zor durumda olduğunu ve devamlı kayıplar verdiğini gösteriyor. Zira DAİŞ'çiler köy evlerine yerleşip buraları bir süreliğine mevzi olarak kullanıyor, sonra yer değiştiriyorlar, ancak mevzi olarak tesbit edilen bu evler bilahare bombalandığında orada yalnız siviller kalmış olabiliyor.

Bu yüzden, DAİŞ'çilerin kullandığı evlerdeki insanlar can pahasına kaçmaya çalışıyorlar, ama bu defa da DAİŞ'çilerce fark edilip yakalanıyor ve öldürülüyorlar. Pek azı kaçabiliyor. Eğer kaçabilenler güvenli yerlere kapağı atıp verdikleri bilgileri dünyaya duyuracak birilerine denk gelirlerse, biz de ufak tefek ayrıntıları öğrenebiliyoruz.

ÇARPITMA ÖRNEĞİ

22 Ocak'ta daha çok DAİŞ yanlısı sosyal medya hesaplarından yayılan “El-Bab’da TC tankı ele geçirildi” haberi eski. Tank ele geçirdiler. Ama daha önce. Bunu tekrar piyasaya süren hesaplar daha çok propagandacılar ve yaygaracılar. DAİŞ'in iki Türk Leopard 2A4 tankını ele geçirdiğine dair haberler, örgütün intihar saldırılarıyla bir günde on beş askeri şehit ettiği, 2015 Aralık sonlarına aitti. Kimi haberlere göre DAİŞ iki tankı ele geçirmiş, kimilerine göre çatışmada geri çekilirken sahada bırakılan, iki de değil üç tankı TSK jetleri daha sonra vurup kullanılmaz hale getirmişti.

Bir versiyon da, iki tankın kullanılmaz hale getirildiği, birine DAİŞ'in el koyabildiği yolundaydı. Şimdi dolaştırılan fotoğrafın, 16 Aralık'ta DAİŞ tarafından vurulan Sabra M60 tankına ait olduğu söyleniyor. (Tanktan anlamam, çok yerde tekrarlananları aktarıyorum.)

SÜFLANİYE MUAMMASI

Başlı başına muamma haline gelen El-Bab kuşatmasının yanı sıra, kasabanın kuzeydoğusundaki Kabasin ve Süflaniye köylerinin vaziyeti de müstakil muammalar oldular. Kabasin ve Süflaniye şimdiye kadar sayısız defalar el değiştirdi.

Aynı gün, aynı saat içinde, Fırat Kalkanı destekçisi hesaplar buraların alındığını duyuruyor, DAİŞ hesapları geri alındığını ileri sürüyor. Üç gün önce beş askerin intihar saldırısı sonucu hayatını kaybettiği Süflaniye’deki durumu bilen yok, anlaşıldığı kadarıyla. Veya o da bize söylenmiyor. Fırat Kalkanı destekçisi hesaplar, Süflaniye’ye hakim olunduğunu, burada bir DAİŞ emirinin ele geçirildiğini ileri sürüyorlar. Ancak başkaları da köyün DAİŞ tarafından geri alındığı iddiasında. Anlayabildiğimiz kadarıyla, Fırat Kalkanı kuvvetleri şimdiye kadar Süflaniye'yi almak üzere sekiz-dokuz defa hücuma geçti, bunlardan bazılarında, sonra yeniden kaybetmek üzere, köyü ele geçirdi; ancak hâlâ sonuç belli değil. Bir iddia, köyden çekilinmediği takdirde DAİŞ'in atış menzilinde kalınacağı, bu yüzden DAİŞ'çileri temizledikten sonra Fırat Kalkanı askerlerinin geceleri köyü boşalttığı. Bu, DAİŞ'çiler geri geliyor mu demek? Askerî uzman değilim, çözemem.

KABASİN MUAMMASI

Kabasin için de aynı şey geçerli. Kabasin'in de yalnız 2016 Kasım'ının ortalarından sonuna kadar altı defa el değiştirmiş olması gerekiyor; bize ulaşabilen haberlere, iddialara göre. Şimdi, "Kabasin alındı" duyurularıyla, "Fırat Kalkanı birlikleri Kabasin'i almak için hazırlık yapıyor" paylaşımları bir arada geziyor.

TEL RIFAT'TA ÇATIŞMA

Efrin Kantonu’ndaki YPG ve SDG kuvvetleri ile Fırat Kalkanı bünyesindeki Türk askerleri ve ÖSO’cuların çatıştığı bildiriliyor. Çatışma Tel Rıfat yakınında. Türkiye’nin buraya hava akını yaptığı iddiaları da ortalıkta uçuşurken, iddiasını “Fırat Kalkanı kuvvetleri Tel Rıfat’taki SDG mevzilerine ağır makineli ateşi açtı” ile sınırlı tutanlar da var. Tezahüratçı hesaplardan “leş aldık!” çığlıkları da yükseldi. Bunlar her fırsatta aynı çığlıkları attıklarından, söylediklerine güvenemiyoruz haliyle.

SURİYE ORDUSU İLE TSK ARASINDA 5 KM KALDI

Gelişmeleri daha da tehlikeli kılabilecek olan bir etken, Suriye ordusunun Halep’in kuzeydoğusunda, El-Bab’a doğru giriştiği harekât. Suriye ordusu köyleri ele geçirerek El-Bab’a yaklaşıyor. Şu anda Suriye ordusuyla TSK arasında beş kilometre kaldı ya da kalmadı.