Uğur Kantar'ı "disko" adı verilen askeri cezaevinde işkenceyle öldüren iki sanık, ilk ifadenin ardından tahliye edildi.

Uğur Kantar'ın zorunlu askerlik yaptığı askeri birlikte işkence yaparak öldürmekle suçlanan ve "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası istemiyle yargılanan Ayhan Arslan ve Fırat Keser, 32 ay sonra ifade verdi, ardından tahliye edildi.

İŞKENCEYLE ÖLDÜRÜLDÜ

Kuzey Kıbrıs'ta askerlik yaparken "Disko" olarak tabir edilen Disiplin Cezaevi'ne konulan Uğur Kantar, gardiyanlar tarafından dövülmüş, Temmuz sıcağında kelepçeli bir biçimde "güneşte bekletme ve susuz bırakma" işkencelerine maruz kalmıştı. Durumu ağırlaşan Kantar, 25 Temmuz 2011 tarihinde kaldırıldığı Ankara GATA'da, 77 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra, 12 Ekim 2011 tarihinde yaşamını yitirmişti.

Olayın ardından Türk Ceza Kanunu'nun 95. maddesinde yer alan "neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence" suçundan Girne Askeri Mahkemesi'nde dava açıldı.

İddianamede, Kantar'ın işkence gördüğü Disiplin Cezaevi'nde gardiyan olarak görev yapan Ayhan Arslan ve Fırat Keser'in "neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence" suçundan cezalandırılması istendi.

Gardiyan Recep Tekin "beş kez kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kasten yaralamak", Cezaevi Müdürü Ayhan Şentürk ise "ihmal suretiyle görevi kötüye kullanmak" ile suçlandı. Gardiyanlar Süleyman Özdoğan, Özkan Belmen ve Ahmet Yurdusevdi hakkında da "görevi kötüye kullanma" suçlamasında bulunuldu.

İddianamede Uğur Kantar'ın dışında Disiplin Cezaevi'nde tutulan 19 asker de mağdur olarak yer aldı.

Girne Askeri Mahkemesi'nde bugün görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Ayhan Arslan ile Fırat Keser ve avukatları ile Kantar ailesinin avukatı ÇHD üyesi Teoman Özkan katıldı.

'KAFASINI YERE ÇARPTI'

32 ay sonra ifade veren tutuklu sanıklar Ayhan Arslan ve Fırat Keser, Kantar'ı işkence ile öldürdükleri suçlamasını reddetti, "Kafasını duvara çarptı, ayıltmak için su döktük, sandalyeden düşmesin dile kelepçeledik. Bayılınca da hastaneye kaldırdık" iddiasında bulundu.

Yargılama sonunda, delillerin toplandığını belirten mahkeme, sanıkların tutukluluk süresini dikkate alarak tahliye kararı verdi.

Davanın avukatı Teoman Özkan, "Hukuki her türlü usulsüzlüğün yaşandığı Uğur Kantar davasında tutuklu sanıkların 32 ay sonra ifadeleri alındı ve uzun tutukluluk süresi bahane edilerek, işkence suçundan tutuklu sanıklar hakkında oy çokluğu ile tahliye kararı verildi" dedi.

'KOMUTANIM NE OLUR VURMAYIN'

İddianameye göre, Kantar'ı ölüme götüren olay şöyle yaşandı: "Uğur Kantar, 7 günlük cezasını çekmek üzere 18 Temmuz günü Tümen Disiplin Ceza ve Tutukevi Müdürlüğü'ne konuldu. Kantar'ın bu sırada su içme ve tuvalete gitme ihtiyacı karşılanmadı. Kantar'ın gardiyan Ayhan Arslan ile görüşmek istediğini söylemesi üzerine, gardiyan Fırat Keser, Kantar'ı yakasından tutarak, 'Babamın oğlu musun, senin derdin nedir, sen dayağı hak ettin' dedi ve Kantar'ı dövmeye başladı. Başına da vurulan Kantar bu sırada sanık gardiyan Keser'e sürekli, 'Komunatım ne olur yapmayın, vurmayın' diye bağırdı.

Daha sonra bina içine alınan Kantar, gardiyan Ayhan Arslan'ın vurması sonucu yere düştü. Kantar içeride de 'Komutanım ne olur vurmayın' diye bağırmaya devam etti. Yerden kalkmayı başararak banyo bölümüne kaçan Uğur Kantar, burada da gardiyanlar tarafından bayılıncaya kadar dövüldü.

'KALK, KALK NUMARA YAPMA'

Olayın ardından sanık gardiyan Ayhan Arslan, dışarıda bulunan hükümlülere seslenerek, Kantar'ı üç kişinin almasını söyledi. Banyoya giren hükümlü Mehmet Selman Bektaş, Kantar'ın üzerinde sadece alt kamuflaj pantolonu olacak şekilde yerde sırt üstü baygın bir şekilde yattığını, üst kısmının çıplak olduğunu ve ayağında botu ve çorabının olmadığını gördü. Bu sırada, sanık gardiyan Arslan, Kantar'a 'Kalk kalk numara yapma' diye bağırıyordu.

ELLERİ ARKADAN KELEPÇELENDİ

Banyoya giden hükümlüler Hasan Coşkunlar ile Hasan Ergül, Kantar'ın taşınmasına yardım ettiler. Gardiyan Arslan, baygın halde olmasına rağmen Uğur Kantar'ı doktora sevk etmek yerine güneş altında bir sandalyeye oturttu. Sandalyeden düşen Kantar, bu kez elleri arkadan kelepçelenerek sandalyede sabitlendi. Kantar, baygın ve elleri arkadan kelepçeli bir şekilde güneşin altında bekletildi.

Kantar'ın numara yaptığını düşünen gardiyanlar, üzerine su dökerek ayıtlamaya çalıştı. Ancak Kantar'ın kendine gelmemesi üzerine, 25 Temmuz günü saat 13.00 sıralarında Lefkoşa Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ancak, Yüzbaşı Hüseyin Erdönmez, ertesi gün saat 09.10 sıralarında askeri savcılığı arayarak bilgi verdi. Uğur Kantar, durumunda iyileşme olmaması üzerine 26 Temmuz günü saat 20.30'da Ankara GATA'ya getirildi. Uzun süre yoğun bakım ünitesinde tutulan Uğur Kantar, 12 Ekim günü yaşamını yitirdi." (ANF)