Al Monitör yazarı Sibel Hürtaş, başkanlığı öngören anayasa değişiklik referandumunu ve HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın aralarında bulunduğu 12 HDP vekilinin cezaevine uzanan sürecini yazdı.

Hürtaş, “Başkanlık sistemi tartışmalarına 2 yıl önce “Seni başkan yaptırmayacağız” diyerek dâhil olan Selahattin Demirtaş, başkanlık sisteminin onaylanacağı anayasa referandumu öncesinde 11 milletvekili ile birlikte cezaevinde. Avukatların tahliye başvurularını reddeden mahkeme, Demirtaş’ın yargılamasını referandum sonrasına bıraktı. Demirtaş için istenen rekor cezadan daha önemlisi, Türkiye’nin en büyük anayasa değişikliğinin onaylanacağı referanduma muhalefet partisi lideri ve milletvekilleri cezaevinde tutulurken ve olağanüstü hal uygulaması tüm ülkede sürerken gidiliyor olması” dedi.

Sibel Hürtaş’ın Al Monitor’de yayınlanan, “Demirtaş’a 143 yıla kadar hapis istendi” başlıklı yazısı şöyle:

Kürtleri Parlamento’da temsil eden Halkların Demokrasi Partisi Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, 17 Mart 2015 tarihinde yaptığı grup toplantısının en önemli özelliği, Meclis tarihinin en kısa konuşması olarak kayıtlara geçmesiydi. Demirtaş, kürsüye çıktı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek, üç kez “Seni başkan yaptırmayacağız” dedi. Bu sözler başkanlık sisteminin tartışmaya açıldığı son iki yılda muhalefetin söylemine damga vurdu.

Demirtaş, bu sözleri söyledikten sonra girdiği iki seçimde de büyük başarı sağladı. HDP eş başkanlığı sırasında sık sık Kürt sorununun çözümü için silahların susması çağrısında bulunan Demirtaş, Ankara siyasetinin ağır havasında televizyonlarda saz çalıp türkü söyleyen ve esprileriyle dikkatleri üzerine çeken bir siyasetçi oldu. Kürtlerin dışındaki kesimlerden de oy almayı başardı ve 6 milyon seçmenin oyunu alarak, HDP’yi 80 milletvekili ile Meclis’e taşıdı. Onun bu başarısında kuşkusuz AK Parti Hükümeti’nin Kürt sorunun çözümü için başlattığı sürecin de katkısı vardı. Çözüm sürecinin sona ermesi ile birlikte Kürt cephesinde yaşanan çatışmalı sürecin son halkası, HDP Eş Başkanı Demirtaş’ın 5 Kasım günü evi basılarak gözaltına alınması oldu.

Üç aydır cezaevinde olan Demirtaş hakkındaki iddianame hazırlandı. Savcı, Parlamento’daki dört siyasi parti liderinden biri olan ve geçmişte cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan Selahattin Demirtaş’ı bugün “terörist” olmakla suçluyor.

Savcı, Demirtaş’ı iddianamedeki ifadeyle “Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu illerinde Bağımsız Birleşik Demokratik Kürdistan’ın kurulması için” kurulan illegal KCK’nın siyasi sorumlusu olmakla, legal alanda kurulan Demokratik Toplum Kongresi’nin de yöneticisi olmakla suçluyor. Savcının iddianamede sunduğu deliller ise Demirtaş’ın KCK’lılar ile yaptığı telefon konuşmaları, KCK’dan gönderildiği öne sürülen bir mektupta isminin geçmesi ve bir gazetede yayımlanan Demirtaş’ın KCK’lılarla çekilmiş fotoğrafı.

Selahattin Demirtaş’ın avukatı Mehmet Emin Aktar, Al-Monitor’a yaptığı açıklamada, bu delilleri “komik” olarak niteliyor. Ortam dinlemeleri ve telefon dinlemelerinin hukuksuz elde edilen deliller olduğunu söyleyen Aktar, “Ne Demirtaş’ın ne de HDP’nin ayrı bir Kürdistan kurmak gibi bir hedefleri yoktur. Tersine onların Türkiyelileşme, Türkiye ile entegre olma politikaları vardır” diyor.

Savcının iddianamesinin büyük bir bölümü Selahattin Demirtaş’ın katıldığı eylem ve mitinglere ayrılmış. Demirtaş’ın Kürtlerin geleneksel bayramı olan Nevruz’u devletin yasaklamasına karşı halkla birlikte kutlaması, Kürtçenin okullarda okutulması için başlatılan anadilde eğitim kampanyalarına katılması, bir dönem Kürtlerin başlattığı alternatif Cuma namazlarına katılması, Kürt illerindeki sokağa çıkma yasaklarına karşı insanları protestoya çağırması ve PKK’lıların cenazelerine katılması suçlamalar arasında.

Demirtaş’ın avukatı Mehmet Emin Aktar, “Demirtaş Meclis’te ne söylemişse sokakta da onu söyledi. Buradaki suçlamalar yasama dokunulmazlığına aykırı” diyor. Demirtaş’ın ifadeleri de suç unsuru olarak görülmüş. Örneğin Türk güvenlik güçlerinin 2014 yılında Kürt illerine düzenlediği operasyonlar için “katliam” demesi, ölen PKK’lılar için “gerilla” demesi, cezaevinde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’a “halk önderi” demesi de ayrı birer suç kategorisi. Bu sözler de suç ve suçluyu övme kapsamında değerlendiriliyor.

En kritik suçlamayı ise Kobane olayları oluşturuyor. Hafızaları yoklamak gerekirse, 2014 yılında Suriye-Türkiye sınırında bulunan ve PYD tarafından demokratik özerklik sistemiyle yönetilen Kobane, IŞİD saldırısına uğramıştı. HDP, IŞİD saldırısının püskürtülmesi için Türkiye’nin Kobane’ye yönelik ambargosunun kaldırılmasını istedi, Türkiye’deki Kürtleri de buna karşı koymaya davet etti. Sokağa çıkan Kürtler ile aralarında IŞİD sempatizanlarının da bulunduğu gruplar arasında çatışmalar çıktı. 6-7-8 Ekim 2014 tarihlerinde üç gün boyunca süren ve 120 bin insanın katıldığı olayların faturası ağır oldu. 43 sivil ve 2 polis öldü, 1000’e yakın insan yaralandı. Olaylar sonunda Türk hükümeti, Kobane’ye koridor açtı ve Peşmerge’nin kente ulaşmasını sağladı.

Demirtaş iddianamede bu olayların sorumlusu, hatta “azmettiricisi” olmakla suçlanıyor. Demirtaş’ın avukatı Mehmet Emin Aktar, “Demirtaş, olaylar sırasında insanlara ‘şiddeti durdurun’ çağrısında bulundu. Hatta HDP, Kobane olaylarının araştırılması için Meclis’e önerge verdi, bu önerge AKP oylarıyla reddedildi. Bugün o olaylarda yaşamını yitiren 43 insanla ilgili davalarda failler bulunamamış, davalar sonuçlanamamıştır. Bu ölümlerin failini bulamayan devlet, Demirtaş’ı ve diğer milletvekillerini olaylardan sorumlu tutmaktadır” diyor.

Savcı, 500 sayfalık iddianamesinde Selahattin Demirtaş’a terör örgütü yöneticiliği, terör propagandası yapma, suçu övme, halkı kışkırtma gibi suçların da yer aldığı 12 ayrı suçlama yöneltiyor. Ve toplamda 143 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep ediyor. Tutuklanması nedeniyle Erdoğan’ı suçlayan Demirtaş ise “Erdoğan emretti diye başlatılan bu yargı tiyatrosuna figüran olmayı kabul etmiyorum. (…) Siyasi faaliyetlerim nedeniyle ancak beni seçen halkım ve seçmenlerim siyaseten sorgulayabilir” diyerek ifade vermeyi reddediyor.

Yazının tamamı burada.