ABD Savunma Bakanı Ashton Carter'ın geçen haftaki "Rakka'nın izolasyonuna yönelik çalışmalara başlamış bulunuyoruz" şeklindeki sözleri, Suriye ve Irak'taki ABD destekli güçlerin IŞİD'i nihai olarak bitirmek amacıyla eşgüdümlü operasyonlara yakında başlayabileceğine dair gelen ilk resmi açıklama oldu.

Carter operasyonun kimlerle gerçekleşeceği konusunda ise "Belirlediğimiz ve etkin kıldığımız, yetkin ve motivasyonu yüksek yerel güçler bu operasyonu yapacak. IŞİD'in nihai yenilgisi Suriye dışından gelen bir güçle sağlanamaz; yalnızca bizim etkin kıldığımız Suriyelilerle sağlanabilir" dedi.

ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Peter Cook ise operasyonun haftalar içinde başlayacağını duyurdu.

Suriye'nin kuzeyindeki Kürt güçlerinin Rakka operasyonuna katılması konusunda ise ABD ve Türkiye'den ise farklı açıklamalar geliyor.

TOWSEND: KISA VADEDE TEK AKTÖR YPG

ABD'nin Irak'taki üst düzey komutanı Korgeneral Stephen Townsend 26 Ekim'de yaptığı açıklamada "YPG, Rakka'yı izole edecek gücün bir parçası olacak" dedi.

Townsend "Suriye'de kısa vadeli zaman çizelgesinde yer alabilecek gücü bulunan tek aktör Suriye Demokratik Güçleri ve YPG onun önemli bir kısmını oluşturuyor" ifadelerini kullandı.

Buna karşılık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Savunma Bakanı Fikri Işık, geçen hafta Rakka'da YPG'nin değil Türkiye'nin olması gerektiğine yönelik açıklamalar yaptı. Başbakan Numan Kurtulmuş ise 31 Ekim'de yaptığı açıklamada Rakka operasyonunun Fırat Kalkanı operasyonu tamamlandıktan sonra başlaması gerektiğini söyledi.

BBC Türkçe'den Onur Erem’in sorularını yanıtlayan Suriye'nin kuzeyindeki Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim ise YPG'nin Demokratik Suriye Demokratik Güçleri çatısı altında Rakka harekâtına katılacağını söyledi.

"Oradaki demokratik yönetim kurumları açıklama yaptı, biz buna hazırız dediler. YPG de bunun içindedir ve katılacaktır" diyen Müslim, Rakka'nın YPG için önemini ise şöyle anlattı: "Rakka bizim burnumuzun dibindedir. Kuzey Suriye'ye gelen saldırılar hep Rakka'dan geliyor. Cizir'e de yakın, Kobane'ye de. Kendimizi savunmak için Rakka'da IŞİD'in bulunmaması gerekir. Rakka güvenlik gerekçesiyle bizim için çok önemlidir".

SALİH MÜSLİM: TÜRKİYE DAİŞ’İ DESTEKLEMEYE GELİR

PYD lideri, Türkiye'nin Rakka operasyonuna dâhil olacağını ise düşünmüyor. "Türkiye'nin buralara yaklaşmaması gerekir. AKP'nin hem iç hem dış politikası bütün Orta Doğu'yu karıştıracak ve bunun zararı Türkiye'ye dokunacak. Bütün dünya biliyor ki IŞİD'i destekleyen, onu saldırtan ülke Türkiye'dir" diyor. Bir de iddiası var Müslim'in: "Türkiye Rakka'ya gelirse DAİŞ'i desteklemek için gelir, ona karşı savaşmak için değil. Musul'a girme isteği de orada IŞİD'i desteklemek içindir".

'SDG İLE ÇATIŞMA YAŞANABİLİR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "El Bab'ı aldıktan sonra Minbic'e yöneleceğiz" açıklamasına karşılık Müslim, bugüne kadar Türkiye'nin desteklediği grupların Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ittifak yapan yerel güçlerle çatıştığını söyledi, Türkiye'nin Minbic'e ilerlemesi durumunda SDG ile çatışma çıkabileceği uyarısı yaptı.

PYD Eş Başkanı, YPG'nin Rakka operasyonunda SDG içinde hareket edeceği ve kenti IŞİD'in elinden aldıktan sonra silahlı güçlerin kendi bölgelerine çekileceğini de söyledi. "Bunun Minbic ve Şeddadi'de örnekleri vardır. Yerel yönetimler, yerel gruplar güvenliği sağlıyor".

Salih Müslim, Rakka'nın IŞİD'den alınmasından sonra Kuzey Suriye Federasyonu'na dâhil olup olmayacağına ise kentte oluşacak yerel yönetimin karar vereceğini vurguladı.

Müslim'e göre, Türkiye'nin Suriye'de bulunması "işgal": "Türkiye'nin tankları, topları Suriye'dedir. Bu tam manasıyla işgaldir. Bu yüzden her ülke buna karşı çıkıyor. Sadece Kürtler değil, bütün Suriyeliler karşı çıkıyor."

TAŞTEKİN: SURİYE’DEKİ TÜRKMENLER BİLE İŞGALCİ GÖRÜYOR

Türkiye'nin bölgede "işgalci" olarak algılandığını söyleyen bir diğer isim ise Suriye üzerine kitapları bulunan gazeteci Fehim Taştekin.

Fehim Taştekin, Türkiye'nin ordusunu kullanması durumunda Rakka'ya kadar ilerleyebilecek gücü olduğunu fakat esas meselenin Türkiye'nin bölgede ittifak kurduğu Sultan Murat Tugayı gibi gruplarla ilerlemek istediğini söylüyor.

Taştekin'e göre, bu grupların Nusra Cephesi veya Ahrar uş-Şam gibi gruplarla bir ortaklık kurmadığı takdirde Rakka'ya kadar ilerleme kaydetmeleri mümkün değil.

"Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal!" ve "Rojava: Kürtlerin Zamanı" adlı kitapların da yazarı olan Taştekin ayrıca ABD Savunma Bakanı Carter'ın da "IŞİD'in nihai yenilgisi Suriye'ye dışarıdan gelen bir güçle sağlanamaz" derken Türkiye'yi kastediyor olabileceğini düşünüyor: "Aynı şey Irak için de geçerli. Yeni konsept, dışarıdan bir gücün gelmemesi. Hem Rusya ve Suriye'nin vereceği tepkiyi biliyorlar hem de dışarıdan gelen gücün işgalci olarak karşılandığını... ABD bunu kendisi Irak'ta tecrübe etti. Türkiye'nin böyle bir hamlede bulunması, IŞİD dışındaki güçlerin de Türkiye'yi işgalci olarak görmesine yol açar. Şu anda Türkmen gruplar bile Türkiye'nin Suriye'deki müdahalesini işgal olarak görüyor".

Taştekin'e göre, Türkiye ve desteklediği güçlerin Minbic'i alması, ABD'nin "kırmızı çizgisi": "Türkiye'nin desteklediği gruplar Minbic'e inerken ABD'nin sınır olarak gösterdiği nehirde durdular. ABD, Türkiye'nin nehri geçmesine izin vermesi için Kürtlerle geliştirdiği politikasını çöpe atması gerekir. ABD'de devam eden seçim kampanyasına bakınca Kürtlerle ortaklıklarının hangi aday seçilirse seçilsin yürüyebileceği görülüyor.

"Eğer Türkiye ABD'ye rağmen böyle bir hamle yaparsa hem ABD'yle karşı karşıya gelmek gibi bir durum söz konusu olabilir, hem de bölgedeki güçlerin direnişiyle karşılaşabilir."

'SURİYE VE RUSYA İLE KARŞI KARŞIYA GELEBİLİR'

Mİnbic'e ilerlemenin ABD ile karşı karşıya gelme riski taşıdığını söyleyen Taştekin, El Bab'a ilerlemenin de Rusya ve Suriye ile karşı karşıya gelme tehlikesi barındırdığının altını çiziyor.

ABD'nin Arap aşiretleri bir araya getirerek bir ordu yaratma hayalinin bulunduğunu fakat bunu gerçekleştirme ihtimalinin düşük olduğunu anlatan Taştekin, "YPG'siz bir Rakka operasyonunun mümkün olmadığını düşünüyorum. ABD'nin 20 bin askere ihtiyacı var ve YPG olmadan bunu sağlayamaz. ABD'nin başka seçeneği yok. Fakat YPG de Türkiye tehdidi nedeniyle Rakka tarafına çok fazla güç kaydırmak istemiyor" diyor.

Taştekin, YPG'nin Rakka operasyonuna katılması durumunda Türkiye'nin bu operasyona girmesinin çok zor olacağını, içerde YPG'ye yönelik kullanılan söylemin üstüne böyle bir adımın gelmesinin ancak YPG'ye farklı bir isim altında göstererek mümkün olabileceğini düşünüyor.

ABD'den gelen "Rakka operasyonu yakında başlayacak" açıklamalarına ise kuşkuyla bakıyor Fehim Taştekin: "Operasyonun kısa sürede başlayacağını düşünmüyorum. ABD'deki başkanlık seçimleri öncesinde bir hazırlık yapabilirler. Ama Rakka'ya girmek, Rakka'da düzen kurmak savaşların büyüğü olacaktır. Bu açıklamaları hem kendi kamuoylarını etkilemek hem de Rusya'nın önünü almak için yaptıklarını düşünüyorum. Rusya Halep'te yeni bir hareket başlattı. Eğer orayı hızla temizleyebilirlerse Rakka'ya yönelecekler. ABD burada erken davranıp Rusya'nın önünü kesmek istiyor."

(Kaynak: BBC)