Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Şengal katliamı sonrası Türkiye'ye geçen Ezidilerin yerleştiği alanlara yaptığı ziyaret ve ziyarete ilişkin gözlem sonuç raporunu yayımladı.

Yayımlanan raporda; Silopi ve Midyat'taki kamplarda bulaşıcı hastalık riskinin yüksek olduğu, soğutucu ihtiyacının karşılanmaması nedeniyle günlük yaşamın özellikle bebekler ve yaşlılar açısından zorlaştığı, çadırların metrekare olarak yetersiz kaldığı, marketlerde gıda dışındaki temel ihtiyaç çeşitlerinin yetersiz olduğu gözlemi yapıldığı aktarıldı.

AVRUPA'YA YERLEŞME VE BU YÖNLÜ PLAN YAPMA EĞİLİMİ

Raporda, görüşülen ailelerin ruhsal durumlarına yönelik olarak da yoğun kaygı ve şok evresinde oldukları, birçoğunda akut stres belirtileri görüldüğü; ayrıca kaygı ve güvensizlik, çaresizlik, değersiz hissetme, nefret ve öfke gibi sorunların varlığına dikkat çekildi.

Raporda, kamplarda kalan Ezidilerin Avrupa’ya yerleşme ve buna yönelik plan yapma yönelimi olduğu ve kendilerine yardım getirilmesinin iyi hissettirdiği de belirtilirken, Ezidilerin YPG’ye yönelik minnetlerini sıklıkla ifade ettikleri de aktarıldı.

'KÖY EVLERİNDE KALANLAR BAĞIMSIZ YAŞAM ALANLARI OLUŞTURABİLİYOR'

Raporda, kapmlardaki duruma kıyasla Ezidi köylerinde günlük yaşam rutinine kısmen dönüldüğüne de dikkat çekildi:

"Biliyoruz ki travmanın yükünü azaltmanın en önemli unsurlarından biri yaşamın rutin döngüsüne dönmesidir. Ancak yakın zamanda bu mümkün görülmemektedir. Şu anki koşullarda Silopi kampının hem fiziksel hem de ruhsal açıdan uygun olmadığı; Midyat kampının fiziksel koşulları nispeten daha iyi olmakla birlikte ruhsal açıdan iletişim ağının bozulacağı, kendilerini özgür hissetmedikleri, sosyal dayanışma ağından uzak kalacakları ve aile mahremiyetinin sağlanmasının yetersiz olması ile; Cizre yerleşkesinde de Silopi’dekine benzer handikapların olduğu düşünüldü. Midyat ve Batman’daki Ezidi köylerinde gerek fiziksel özellikler açısından gerekse ruhsal açıdan düşünüldüğünde günlük yaşam rutinine kısmen dönebildikleri, kaygı düzeylerinin daha düşük olduğu gözlendi. Gözlemlerimiz sonucu, köy evlerinde kalanların bağımsız yaşam alanları oluşturabildikleri; Ezidi köyleri olması nedeniyle sosyal desteğin daha iyi olduğu; aidiyet duygusu ve uyumun daha iyi geliştiği  görüldü."

ÖNERİLER

TİHV, raporunda önerilerini ise şöyle sıraladı:

- Fiziksel-sosyal destek sistemlerinin koordinasyonun tek elden yürütülmesi, düzenli kayıt sisteminin oluşturulması, var olan maddi ve insan kaynaklarının tespiti, kullanılması ve planlanmasının sağlanması;

- Ezidi ailelere yönelik bilgi akışının açık, umut içeren reel cümlelerden oluşacak şekilde gerçekleşmesi, mümkün olduğu ölçüde yürütülen hizmetin her basamağında önceden bilgi akışının sağlanması;

- Güvenli ortam ve özel yaşam hassasiyeti; kendilerini olabildiğince güvende hissedebilecekleri alanların oluşturulması ve görevli, sosyal destek gönüllülerinin vb. mümkün olduğunca özel yaşam alanlarına girmemeleri, girilmesi gerektiğinde de (izin istemek, kendini tanıtmak ve az sayıda kişiyle girmek gibi) hassasiyet göstermeleri;

- Sağlık hizmetlerine yönelik ihtiyaç tespiti ve bu hizmetin sürekliliği, ruhsal durum tespiti ve takibi, bu kapsamda psiko-sosyal destek programlarının planlanması ve sürdürülmesi;

- Engelli, yaşlı ve kronik hastaların tespit edilip, gerekli ihtiyaçlarının karşılanması ve bu hizmetlerin devamlılığının sağlanması;

- Çocukların yaşlarına uygun aktivitelerin en hızlı şekilde düzenlenmesi;

- Erişkinlerin günlük yaşam rutinlerine dönüşleri için çalışmaların yapılması (yetilerini kazandıkça kendi yaşam düzenekleri ve diğerleri için sosyal destek ağında aktifleşmeleri);

- Kişilerin meslek ve yeteneklerinin tespit edilmesi ve bu alanlarında çalışmalara katılmalarının sağlanmasıdır (öğretmen, doktor, eczacı, inşaat vb ).

(Demokrat Haber / BA)

TİHV'in raporunun tamamına ulaşmak için tıklayınız