Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)  Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu, Sur’da yaşanan yıkımla ilgili hazırladığı raporu açıkladı.

Remzi Budancir'in artigercek.com'da yer alan haberine göre rapor, sokağa çıkma yasağının başladığı 2015 yılından bu yana alınan uydu görüntülerine dayanıyor.

Raporun içeriğinde yer alan uydu görüntüsü, yaşanan yıkımın nasıl ilerlediğini gözler önüne seriyor.

Diyarbakır Mimarlar Odasında düzenlenen basın açıklaması ile açıklanan raporda çarpıcı detaylar yer aldı. Elektrik Mühendisleri Odası Şube Başkanı Mehmet Orak Mehmet Orak, sadece Sur değil, yıkımın yaşadığı diğer yerleşim yerleri ile ilgili rapor çalışması yaptıklarını söyledi. Rapor hazırlarken bir çok sıkıntı yaşadıklarını anlatan Orak, “Yıkımın üçüncü yılına girdik. Yıkımın yaşandığı alanlara giremedik. Uydu görüntüleri TMMOB olarak talep etmemize rağmen bize verilmedi. Bize çok zorluk yaşattılar. Kendi imkanlarımızla uydu görüntülerini, havadan çekilen görüntülerle çalışabildik” diye konuştu.

Mimarlar ve Mühendisler Odası Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Herdem Doğrul Herdem Doğrul’da çalışma yaparken yaşadıkları sorunlara değindi. Sadece Diyarbakır’da değil, Yüksekova ve Cizre’nin de aralarına bulunduğu, yıkımın yaşandığı diğer yerleşim yerlerinde de çalışma yaptıklarını anlatan Doğrul, “Arkadaşlarımız çalışma yaparken gözaltına alındı. Aslında göz altı değil, keyfi muamele ile zırhlı araçlara bindirildi. İdil yoluna bırakıldı.  Çalışma yapılmasına müsaade etmemek için ellerinden geleni yaptılar. Sur raporu, yaptığımız çalışmanın sadece bir parçası. Diğer yerleşim yerleri ile birlikte genel bir rapor çalışması yapıyoruz” diye konuştu.

SUR ONARILABİLİRDİ

Sur’daki yıkım süreci ile ilgili konuştu. Surdaki yıkımın iddia edildiği gibi sadece çatışmalardan kaynaklanmadığını ifade eden Doğrul, “Sur’a dönük yürütülen askeri operasyon, 9 Mart 2016 tarihinde İçişleri Bakanlığı’nın resmi açıklamasıyla sona erdi. Toplamda 103 gün süren operasyon sırasında ağır tahribata uğrayan Suriçi her şeye rağmen, 693 yapıda hasar meydana gelmişti. Bu hasarlı yapılar basit onarımla, ciddi bir çalışmayla kurtarılabilecek durumdaydı. Fakat böyle olmadı. Yani Sur’da asıl yıkım, çatışma ve savaşta değil, çatışmanın ardından yaşandı. Yasaklı 6 mahallenin, tescilli yapılarla birlikte, yüzde 95’i yıkıldı” dedi.

SUR’DAKİ YIKIM ASKERİ YÖNTEM NEDENİ İLE YIKILDI

Sur’daki yıkımın ‘Riskli Alan’ olduğu gerekçesi ile değil, ‘Askeri yöntem’ amaçlı gerçekleştirildiğini ifade eden Doğrul, “13 Ekim 2015 tarihi ile bu gün arasında uçurum var. Sur’daki yıkım yaşanan çatışmadan savaştan değil, yürütülen yıkım çalışmasından dolayıdır.  Yasaklı 6 mahallede yüzde 72’lik bir alan yıkılmış, hiç bir şey kalmamıştır. Hasır’lıda yüzde 97’lik bir yıkım  var. bu yıkım askeri yöntem olarak kullanılmış. Sur’a girme yolu olarak zırhlı araç ve tankların geçişi için alan açılmıştır” dedi.

TARİHİ YAPININ ÜZERİNE KARAKOL YAPILMASI KARARI ALINDI

Suriçi’n de yıkımı yapılan yerlerde 6 karakol yapılmanın kararlaştırdığını ifade eden Doğrul, İskenderpaşa Mahallesinde, tescilli olan tarihi bir yapı yıkılarak üzerine karakol yapılmasının kararlaştırıldığını söyledi. Sur’daki yıkımın güvenlik politikası ile geçekleştiğini ifade eden Doğrul, şunları söyledi:  “6 Mahallede 22 bin 300’i aşkın insan yerinden edildi. Bunların nereye gittiği, ne yaptığı takibi yapılmadı ilgili kurumlar tarafından.  Bizim bu yıkımı durdurmaya gücümüz yetmedi. Mahcubiyet ile bu raporu hazırlıyoruz. Sur’da 2 Aralıkta yıkım vardı, bir yandan da yeni yapım çalışması var. Sur’da yıktığınız yere yeni bir şey yapmanız çok zor. Sur’un havasını solumuş bir insan, Sur’da yeni inşa yapsan da memnun kalması mümkün değil. Burayı görmeyen, Ankara’dan, İstanbul’dan gelenler Sur’da inşat yapıyor. İstanbul Büyükşehir belediyesinden olanlar var. Bunlar Sur bilmez. Gidin bakın, Sur’da betonarme yapılar yapılıyor. Bu yapılar tamamen bir ucubedir.  Sur, 1950’den bu yana  kentsel SİT alanıdır. Kentsel dönüşüm diyorlar, mevcut durum kültürel soykırımdır.”  

ACALE KAMULAŞTIRMA KARARI İLE YIKIM BAŞLADI

Sur ile ilgili hazırlanan raporu Şehir Plancıları Odası Diyarbakır Şube Eş Başkanı Fatih Tekin açıkladı. Müzakere sürecinin 2015 Temmuz ayında sona ermesinin ardından, Diyarbakır Valiliğinin ‘Sur’da özyönetim ilanını’ gerekçe göstererek 6-7 Eylül, 13-14 Eylül, 10-13 Ekim tarihlerini kapsayan sokağa çıkma yasağı ilan  ettiğini  anlatan Tekin, raporun detaylarını paylaştı:

13 Ekim, 2015’te sona eren 2’inci yasaktan sonra bu mahallelerde 706 işyeri ve konutun hasar tespit çalışması yapıldı. 693 yapının basit onarımlarla hasarının giderilebileceğini tespit edilmiştir. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerden tespit edebildiğimiz kadarıyla Kurşunlu Camii, Hacı Hamit Camii, Paşa Hamamı, Mehmet Uzun Evi, Ermeni Katolik Kilisesi, Dört Ayaklı Minare gibi kimi tescilli yapıların ağır hasarlı olduğu görüldü. Yapılan bütün açıklamalar, itirazlar, açılan davalara rağmen maalesef alana girilemedi ve tahribatın artışının önüne geçilemedi.

21.03.2016 tarih ve 2016/8659 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. Maddesine dayanılarak Suriçi’ndeki 7714 parselin 6292’si için Acele Kamulaştırma kararı alındı. Kalan parseller önceki kentsel dönüşüm sürecinde kamulaştırıldığı için bu karara dahil edilmedi. Acele kamulaştırma kararına dayanak olarak da 2012’de alınan ‘Riskli Alan’ kararı gösterildi fakat bu durumun kendisi de Kamulaştırma Kanunu’na aykırıdır.

KARAKOL YOLLARI İÇİN 59 TESCİLLİ YAPI YIKILACAK

Yıkım süreci devam ederken, Aralık 2016’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2012’de hazırlanan Suriçi Koruma Amaçlı İmar Planı ile ilgili revize kararı aldı. Planda yapılan değişikliklere bakıldığı zaman da görüyoruz ki değiştirilen maddelerin en temel gerekçesi olarak ‘güvenlik’ öne çıkmakta. Revize planda, Suriçi’nde 6 adet karakol yapımı, yol genişletilmesi gibi değişiklikler mevcut. Örneğin; Tahir Elçi’nin katledildiği Yenikapı Sokak(Dört Ayaklı Minare Sokağı), revize planda Yenikapı Caddesi olarak geçiyor. Temelde inşa edilecek karakolları birbirine bağlayacak ring yolu olarak kurgulanan bu sokak genişletmesi, Suriçi’nin kentsel sit olarak tescilini sağlayan sokak dokusunun kaybolmasına neden olacağı gibi, bu sokakların bulunduğu alanlarda da 59 adet tescilli ve tescile değer yapıların yıkılmasına neden olacaktır. (…ki mevcutta zaten çoğu yıkılmış durumdalar)

Alipaşa Mahallesi'nde bulunan 276  ve 277 nolu adaların tamamı, Fatih Paşa mahallesinde bulunan 647 No’lu adanın tamamı, İskenderpaşa Mahallesinde bulunan 136 ada 24, 28, 31, 32, 33, 36, 37, 38, 39,41, 70, 71,74, 75, 89, 106, 107, 109 no’lu parseller,  Melik Ahmet Mahallesi'nde 322 Ada 57 No'lu parsel, Fatih Paşa Mahallesinde 189 Ada, 20 No'lu parsel, Hasırlı Mahallesinde 673 Ada 78, 79, 80, 84, 85, 86, 87, 88 No'lu Parseller konut alanı, İlköğretim Tesis Alanı veya yeşil alandan çıkarılarark  Emniyet Hizmet Alanına dönüştürülmüştür.

Söz konusu KAİPD ile getirilen kararların tamamının sadece güvenlik odaklı gerekçelendirildiği ve bu gerekçelerle Suriçi’nin savunma odaklı geliştirildiği ve bu yaklaşım ile de planlama bir savunma aracına dönüştürülmektedir. Söz konusu savunma odaklı yaklaşım diğer tüm değerleri de göz ardı etmekte ve genel şehircilik ilkelerine, disiplinler arası planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık teşkil etmektedir

17 TESCİLLİ YAPI EMNİYETE AYRILDI

Tarafımızca yapılan tespitlere göre yeni açılacak yollar ve Emniyet Hizmet Alanları olarak ayrılan alanlar içerisinde 17 adet tescilli yapı, 42 adet Korunmaya Değer Geleneksel Yapı olmak üzere toplamda 976 adet yapının plan kararı ile yıkımı öngörülmektedir. Tescilli yapıların korunacağı iddia edilen bu planda, yeni yolların açılacağı ve Emniyet Hizmet Alanlarının kurulmasına ilişkin alınan kararlara rağmen, bu yapıların nasıl korunacağı ile ilgili bir açıklama bulunmamaktadır.

Kaynak: Artıgerçek