10 ay önce Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda, hiçbir önlem alınmadan gerçekleştirilen Kurbağalıdere dip temizliği çalışmaları sırasında İBB’ye ait hafriyat kamyonunun altında kalarak hayatını kaybeden Şule İdil Dere soruşturmasında İBB ve kamyon şoförünün de bağlı bulunduğu İSTAÇ A.Ş.  kusurlu bulundu.

İki kurumu kusurlu bulan bilirkişi raporunun ardından sorumluların yargılanması için İstanbul Valiliği’nden izin bekleniyor.

12 Mayıs 2016'da Kadıköy Yoğurtçu Parkı yaya-bisiklet yolunda hafriyat kamyonu tarafından ezilerek öldürülen Şule İdil Dere (23) soruşturmasında bilirkişi raporu tamamlandı. Ocak 2017’de tamamlanan İş Sağlığı Güvenliği bilirkişi raporuna göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve iştiraki İSTAÇ A.Ş. “müteselsilen kusurlu” bulundu. İki kurumun yetkilileri ve şoför (Mümin Kılıç) “asli kusurlu” bulundu. Aynı raporda Şule İdil Dere için “kusurlu değil” denildi.

İSTANBUL VALİLİĞİ’NDEN YARGILAMA İZNİ BEKLENİYOR

Şule İdil Dere’ye çarpan kamyonun İBB’ye ait olduğu, kamyon şoförünün İBB iştiraki olan İSTAÇ A.Ş. çalışanı olduğu savcılıkça belirlendi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İSTAÇ A.Ş. ile yürüttüğü Kurbağalıdere dip temizliği çalışmasında detaylı iş planı yapıldığı halde bu plana yaya can güvenliği tedbiri alınmasının dahil edilmediği görüldü. Savcılık, kusurlu bulunan İBB personeli arasında devlet memuru olan yetkililerin yargılanabilmesi için İstanbul Valiliği’ne başvurdu. Şimdi tüm gözler yargılama izni için başvuruya cevap vermesi beklenen İstanbul Valiliği’ne çevrildi. Valiliğin yargılama izni vermesi halinde devlet memuru olan sorumlular da dahil edilerek iddianame hazırlanması ve davanın açılması mümkün olacak.

 “ÖNLEM ALINSAYDI ŞULE İDİL HAYATTA OLACAKTI”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kurbağalıdere’de dip temizliği planı kapsamında yaya can güvenliği tedbiri almadığı da bilirkişi raporuyla ortaya çıktı. Bilirkişi raporunda “İBB Deniz Hizmetleri Müdürlüğü asıl işveren sayılacağı, yüklenici İSTAÇ A.Ş.’nin altişveren sayılacağı, birlikte yaptıkları iş ve işyeriyle ilgili İş Sağlığı Güvenliği önlemlerini almaları gerekirdi” denilerek “zorunlu olan İş Sağlığı Güvenliği önlemleri alınsaydı böyle bir elim kaza yaşanmamış olabilirdi” denildi.

Raporda, “kazanın asıl nedeninin kazaya sebep olan işyeri ortamının risk değerlendirmesi yapılmadığı, tehlikelerin ortadan kaldırılmadığı” belirtilerek işi planlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve yüklenici İSTAÇ A.Ş.’nin “yayalar ile birlikte kullanılan yolda yayaya çarpmanın büyük risk olarak ilk başta yer alması dikkat çekici olup tedbir alınması en önemli risk gruplarından biri olduğu, gerekli işaret, tabela ve talimatların yazılmadığı, kamyon için yolun bölünmediği, ... önlemlerin alınmadığı, tehlikeli bölgeleri sınırlandırmadığı ve işaretlemediği” sonucuna varıldı.

Soruşturma aşamasında bu gelişmeler yaşanırken, çalışmaların sürdüğü Kurbağalıdere-Yoğurtçu Parkı’nda hafriyat taşımak için tek yolun Şule İdil Dere’nin hayatını kaybettiği yaya-bisiklet yolu olmadığı da görüldü. İBB Deniz Hizmetleri Müdürlüğü, balçık taşıma işini Şule İdil Dere’nin hayatını kaybetmesinden sonra deniz yoluyla yapmaya başladı.

Şule İdil Dere’nin hayatını kaybetmesinin ardından geçen 10 ayda aile sorumluların yargılanmasını bekliyor; “Bu durumu anlamakta gerçekten güçlük çekiyoruz. Bize “sabırlı olun” diyorlar. “Yargılama henüz başlamadı. Yargının işleyişi böyledir. Yargılamanın kuralları vardır hukuk içerisinde kalın” diyorlar. Öyle de yaptık, sabrettik. 10 ay oldu. Biz sabrederken, biz adalet arayışımızı sürdürürken İstanbul'da kamyonlar bir yılda 20. canı aldı. Olayın oluş şeklinin, sorumluların bu kadar açık ve belli olduğu bu olayda davanın başlamamasını, İBB ve İSTAÇ A.Ş.’nin suçu birbirine atmasını, savcılığın “hazırlık soruşturması devam ediyor” açıklamasını sabırla takip ediyoruz.

Ancak iki ay sonra 1 yıl olacak. İdil’i bizden bir şehrin büyükşehir belediyesi 3 dakikada aldı, 1 yılda bu şehrin belediye başkanı ve valisinin sorumluların yargılanması için 10 ay beklemesini anlamakta güçlük çekiyoruz. Davanın başlamasına kadar geçecek bundan sonraki zamanın adaletin yerini bulmasına mı yoksa sorumluların sorumluluklarının silikleştirilmesine mi yarayacağını kestiremiyor, geçen zamanın sorumsuzluğu beraberinde getireceği endişesini yaşıyoruz”.