Oya ARMUTÇU - Fevzi KIZILKOYUN / Hürriyet

Gezi olaylarının ardından polisin yargı kararı olmaksızın kimlik kontrolü ve üst araması gibi artan uygulamaları büyük tartışma yarattı.

Hürriyet’e konuşan Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri, genel bir arama emrinin çıkartılmadığını savunurken, Türkiye Barolar Birliği (TBB) yargı kararı olmaksızın üst araması yapılmasını insan hakkı ihlali olarak değerlendirdi.

‘Önleme araması’ olarak bilinen bu düzenleme, 2 Haziran 2007’de Polis Vazife ve Selahiyat Kanunu’nun 9. maddesinde yapılan değişiklikle hayata geçmişti. Böylece polise, ‘tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla’ gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yargı kararı olmaksızın mülki amir izniyle arama yetkisi tanındı. Polise, kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kağıtlarını ve eşyasını arayabilmesi sağlandı.

EMNİYET: KEYFİ ARAMA YOK

Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri, polisin keyfi bir aramasının söz konusu olmadığını belirterek, şöyle konuştu: “İdari olaylar için mülki amirliklerden izin alınıyor. Adli olaylar için ise savcılık ve mahkeme kararları gerekiyor. Genel bir arama kararı yok. Sadece günlük olaylara ve durumlara göre yetkili makamlardan izinler alınıyor. Toplumsal olaylar için de mülkü amirliklerden alınan izinler doğrultusunda arama yapılıyor. Polisin keyfi bir araması söz konusu değil. Tüm aramalar yetkili yerlerde alınan izinler doğrultusunda yapılıyor.”

TBB: TACİZ AMAÇLI OLUYOR

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ise şunları söyledi: “Polisin yargı kararı olmaksızın üst araması yapması insan hakkı ihlalidir. Bu bazen taciz amaçlı da olabiliyor. Polisin yetkilerinin tamamını orantılı kullanması gerekir. Çünkü önleme araması ile tanınan yetki istisnai bir yetkidir. İstisnai olarak tanınan yetkilerin de gerçekten istisna şeklinde ve çok dikkatli kullanılması gerekir. Örneğin ABD’de bir polisin zenci bir Amerikalı’ya, derisinin rengi sebebiyle keyfi kimlik sorduğu tespit edilirse bu ‘ırkçılık suçu’ kabul edilir. Polis ırkçılıktan yargılanır hem de tazminat öder. İnsanların siyasi düşüncelerinden, mezheplerinden, dini inançlarından, derilerinin renginden, cinsiyetlerinden etnik kökenlerinden dolayı ayrımcılık anlamına gelecek özel bir uygulama yapılıyorsa bu elbette kabul edilemez. Bu tip uygulamalar en hafifinden görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. Bu suçun mağduru keyfi arama yapan, kimlik soran polis hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunabilir. Tazminat talep edebilir.”

AYM’DEN DE GÜVENCE

Anayasa Mahkemesi (AYM) ise Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’na konulan ve aramalarda ‘usulüne göre verilmiş hakim kararı’ aranacağı ibaresinin iptali için yapılan başvuruyu 2006’da reddetti. Polisin izinsiz ve keyfi üst ve kimlik araması yapamayacağı AYM’nin bu kararıyla da güvence altına alındı.