Hapishanelerdeki işkence iddialarına Silivri'deki 9 No'lu Ceza İnfaz Kurumu ile Tekirdağ'daki 1 No'lu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu'ndaki 3 olay da eklendi.

İşkenceye uğradığı iddia edilen iki kadın mahkumun avukatları, yaşananları "göğüs uçlarına iğne batırılarak ve sıvı akıncaya kadar sıkılarak" diye anlattı.

Olayın aktarıldığı hapishane müdürünün ise, "Gardiyanlarımız erkek, sorumlu olmayız" diye yanıt verdiği ileri sürüldü.

CNN Türk'te yer alan habere göre darbe girişiminin ardından hapishanelerde ve şüphelilerin gözaltında tutulduğu yerlerde kötü muamele ve işkence yapıldığı iddiaları gündemde.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nda "FETÖ propagandası" denilerek iktidar partisi üyelerince reddedilen işkence iddiaları, en son anamuhalefet partisi CHP'nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından TBMM'deki grup toplantısında dile getirildi.

Darbe girişimi bağlamında ileri sürülen bu iddialar sadece FETÖ şüphelileri ile de sınırlı değil. Geçtiğimiz haftalarda İzmir Aliağa'daki Şakran Cezaevi'nde kadın mahkumların işkence gördüğü iddialarına bir yenisi de Silivri'den eklendi.

SİLİVRİ’DE İŞKENCE İDDİASI

‘FETÖ’ soruşturmalarının başlamasıyla kaldıkları hapishanelerde, bu soruşturmaların şüphelilerine yer açmak için sevk edilmeye başlanan mahkumlar, yaşadıkları kitap sınırlaması, hastaların tedaviden yoksun bırakılması gibi biz dizi sorun daha buna eklenince, uygulamaları protestoya başladı.

İddiaya göre buna buldukları karşılık da işkence oldu.

Halkın Hukuk Bürosu, 10 Ekim'de Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesinden Silivri'deki 9 No'lu Kapalı Kadın Hapishanesine sürgün edilen müvekkillerinin, kadınlık onuru da aşağılanarak işkenceye tabi tutulduklarını açıkladı.

'GÖĞÜS UÇLARI SIVI AKINCAYA KADAR SIKILARAK…'

Hukuk bürosundan yapılan açıklamada, müvekkilleri Sevcan Adıgüzel'in, slogan attığı ve havalandırmadan kendi rızasıyla içeri girmek istemediği için işkenceye maruz kaldığı belirtilerek, şunlar anlatıldı:

"Kafası duvarlara vurulmuş, bu esnada müvekkilimizin burnundan kan gelmiş, yine müvekkilimizin göğüs uçlarından sıvı akıncaya kadar sıkılarak hem işkence yapılmış hem de kadınlık onuru aşağılanarak taciz edilmiştir. Yine müvekkillerimize hücre içinde bulunan dikiş iğneleri batırılarak acı çektirilmiştir. Müvekkillerimizin anlatımına göre bu işkenceyi yapan gardiyan o kadar ileri gitmiştir ki diğer kadın gardiyanların uyarısıyla durdurulmuştur. Müvekkillerimiz halen bu işkencenin fiziki ve psikolojik etkisini taşımaktadır." Kübra Sünnetçi adlı müvekkillerinin de aynı hapishanede işkenceye uğradığı iddia edilen açıklamada, "Kolları arkaya doğru ters çevrilerek kelepçelenmiş, bu haldeyken kolları bükülmeye, daha fazla acı çektirilmeye çalışılmış, sonra aniden yere atılarak, büyük ihtimalle bileğinin kırılmasına yol açılmıştır. İhtimal diyoruz çünkü üzerinden iki gün geçmesine rağmen, şişen sağ kolunda tam olarak ne olduğunun tespiti yaptırılmamıştır. Müvekkil hayat deneyimiyle bileğinde kırık olduğunu düşünmektedir" denildi.

'YERE YATIRIP ARALIKSIZ VURDULAR'

Tekirdağ'daki 1 No'lu F Tipi Hapishanesinde de 59 yaşındaki mahkum Ali Osman Köse'nin işkence gördüğünü aktaran Halkın Hukuk Bürosu avukatları, açıklamalarında, şunları aktardı:

"06 Ekim 2016 Perşembe günü, sayım sırasında bir eli cebinde müvekkilimizi yerlerde sürükleyen işkenceyi günlük sıradan bir iş gibi içselleştirmiş olan gardiyana müvekkilimizin karşılık vermesi üzerine kalabalık bir gardiyan grubu müvekilimizin üzerine saldırmışlardır. İşkenceciler, özellikle göğüs bölgesine aralıksız bir biçimde vurmuşlar, müvekkilin kendinden geçmesine yol açmışlardır. Bu işkencenin üzerinden bir hafta gibi bir süre geçmesine rağmen müvekkilimizin gözaltlarında morartılar ve darp izleri gözlenmiştir."

'KİTAP, SOHBET VE TEDAVİ TALEP EDİYORLAR'

Müvekkillerinin talep ettiklerinin hakları kapsamında olduğunu ve hemen çözülebilecek türden olduğunu belirten hukuk bürosunun avukatları, bunlara işkenceyle karşılık verilmesinin insanlık suçu olduğu uyarısında bulundular. İşkenceye uğratılan mahkumların, yerine getirilmesinin Adalet Bakanlığı ve hapishane idarelerinin görevi olduğu belirtilen taleplerinin ise şunlar olduğunu açıkladı:

"Kitap yayın sınırlamalarına son verilmesi; 10 saatlik sohbet hakkının uygulanması; sürgün sevklere son verilmesi; kanser hastası Mesude Pehlivan'ın tedavisinin sağlanması ve tahliye edilmesi."

'GARDİYANLAR ERKEK SORUMLU OLAMAYIZ'

Silivri 9 No'lu Kapalı Hapishanesi'nin erkek tutuklu ve hükümlülerin tutulması esasına göre düzenlenmiş olduğu belirtilen açıklamada, kadın mahkumların burada olanaksızlıklar içinde tutulduğu ve erkek gardiyanların tehdidi altında olduğu ileri sürüldü.

Hukuk bürosunun avukatları, bu olaylara ilişkin görüştükleri hapishane müdüründen, "Söyleyin direnmesinler. Burası erkek hapishanesi, gardiyanlarımız da erkek. Olacaklardan biz sorumlu olmayız" yanıtı aldıklarını iddia etti.

Yetkililerin işkence vakalarını reddeden açıklamalarının doğru olmadığı iddia edilen hukuk bürosunun açıklamasında, olayların tanıklarla ve Adli Tıp raporlarıyla sabit olduğunu belirtti.

İşkencelere son verilmesi istenen açıklamada, işkencenin insanlık suçu olduğu ve zamanaşımına uğramadığı hatırlatıldı.