Hürriyet yazarı Mehmet Yakup Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Her gecekondunun bahçesine sığdığı kadar ağaç dikilerek, bir farklılık ortaya konmuştur. O gecekonduların çoğu, bugün şehirlerimizi istila eden beton, demir binalarından daha özgündür, daha kişiliklidir" ifadesiyle ilgili olarak "Hatırlıyor mu bilmiyorum ama İstanbul’u, 1994 yılının mart ayından beri aralıksız bugüne kadar bizzat kendisi yönetti" dedi.

Yılmaz, "Demek ki o zaman, bu inşaatlar konusunda da yanılmış" ifadesini kullandı.

Mehmet Yakup Yılmaz'ın "'Ayak sesleri' meselesi" başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:

Popülist siyaset, Türkiye’de de çözemediği sorunların üstesinden gelebilmenin yolunu Batı karşıtlığını körüklemekte buluyor. Öte yandan demokratik haklarımızın teminatları açısından da durumumuz son derece vahim. Bakın referanduma bile olağanüstü hal altında gidiyoruz. Referandumda “hayır” denmesini isteyenlerin seslerinin duyulmaması için her türlü baskı var.

Valiler toplantıları yasaklıyorlar, afiş asılmasını engelliyorlar, sesini çıkarana bir suç yapıştırmaya hazır bir savcılar ordusu tetikte bekliyor. Son seçimlerde yüzde 10’un üzerinde oy almış bir partinin neredeyse bütün yöneticileri ile milletvekillerinin önemli bölümü tutuklu.

Seçilmiş belediye başkanlarının yerine memurlar atandı. Yargının bağımsızlığı Anayasa değişikliği referandumda kabul edildiği takdirde tamamen yok olacak. Bireysel haklarımızın teminatı yok, idari kararlar ile en temel haklarımızı elimizden alabiliyorlar. Demokrasinin ve insan haklarının üzerine doğru gelen ayak sesleri duymamız gerekiyorsa, bu seslerin Türkiye’de de çıktığını görmemiz gerek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şehirlerimizi beton, çelik ve cam yığını binaların işgal ettiğini söyledi. “Şehirciliğimizdeki bu ara dönemi de kısa sürede geri bırakarak insan fıtratına uygun yapılarla tanışacağımız günler inşallah yakındır” dedi.

Cumhurbaşkanı, hatırlıyor mu bilmiyorum ama İstanbul’u, 1994 yılının mart ayından beri aralıksız bugüne kadar bizzat kendisi yönetti. Belediye Başkanlığı görevinden alındığında yerine vekilini bırakmıştı, Başbakan olduktan sonra da İstanbul’un her şeyiyle “usta” sıfatıyla kendisi ilgilendi. Ve İstanbul’un beton, cam, çelik gökdelenlerle doldurulması da kendi Başbakanlığına rastlıyor.

Şehirlerimizin çoğunda da onun sözünden bir adım çıkmayan belediye başkanları yönetimde. Bugün sahip olduğu fikirlere, keşke o vakit sahip olabilseydi. Ama biliyorsunuz kendisi sıkça yanılıyor, yanıltılıyor.