Gazeteciler Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu, '40 Satır 40 Katır' adlı kitapta, Ergenekon soruşturmasının gizliliğini ihlal ettikleri gerekçesiyle yargılandıkları davada beraat etti. Ahmet şık halen Ergenekon davasında tutuklu bulunuyor.

Mavioğlu, adliye önünde açıklama yaptı.

İSTANBUL - Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya başka bir suçtan tutuklu bulunan Ahmet Şık ve tutuksuz sanık Ertuğrul Mavioğlu ile avukatları Fikret İlkiz ve Can Atalay, müdahil avukatı Hakan Coşkuner katıldı. Şık ve Mavioğlu’nu savunmak için kalabalık bir avukat grubu da duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık, CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek, Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Sözcüsü Ferai Tınç ile çok sayıda gazeteci izledi. Tutuklu sanık Ahmet Şık, duruşmanın yapıldığı salona alkışlar ve "Ahmet çıkacak yine yazacak" sloganlarıyla girdi.

Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Gülden Filiz Tüysüz, Silivri 2 No’lu Cezaevi Müdürlüğüne yazılan müzekkereye yanıt geldiğini belirterek, sanık Ahmet Şık’ın bir önceki duruşmaya araç ve şoför yetersizliği nedeniyle getirilemediğinin bildirildiğini kaydetti.

Müdahil avukatı Hakan Coşkuner, dava konusu olan kitaplarda yazılanların gizliliği ihlal suçunu oluşturup oluşturmayacağının kendilerini çok fazla ilgilendirmediğini belirterek, müvekkili Hasan Ataman Yıldırım’ın, "Ergenekon" soruşturması kapsamında iki yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunduğunu anımsattı. Müvekkili hakkındaki davanın iddianamesinin 2009 yılı temmuz ayında kabul edildiğini ama iddianame kabul edilmeden önce bazı gazete, televizyon ve internet sitelerinde müvekkiline ilişkin soruşturmaya yönelik spekülatif haberlerin yer aldığını anlatan Coşkuner, bu kapsamda açtıkları tazminat davalarını kazandıklarını kaydetti.

Coşkuner, "Dava konusu kitaplar da gerçeği yansıtmayan bu spekülatif bilgilere dayanılarak yazıldığı için müvekkilim mağdur olmuştur, bu nedenle şikayetçiyiz ve sanıkların cezalandırılmasını istiyoruz" dedi. Sanıkların avukatı Fikret İlkiz ise son savunmasında, müdahil vekilinin beyanı dikkate alındığında, müdahilin davanın konusu olan gizliliği ihlal suçundan mağdur olmadığını, bu nedenle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 237. maddesinin şartlarının oluşmadığını söyledi. Gizliliği ihlal suçunun unsurları oluşmadığı için müvekkillerinin beraatını talep eden İlkiz, Silivri 2 No’lu Cezaevi Müdürlüğünden gelen yanıtın da yazılan müzekkereye yanıt olmadığını kaydetti.

-"KİTAP, NAİF BİR YOL GÖSTERME ÇABASIDIR"-

Son sözü sorulan sanık Ahmet Şık da içinde "Ergenekon" adı geçen her habere ya da kitaba soruşturmanın gizliliğini ihlal kılıfıyla açılan bu davanın, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek, davaya konu olan iki ciltlik kitabın, açık kaynaklardan, derin devleti yargıladığı iddiasında olan iddianame ve ek delil klasörlerinin titizlikle incelenmesinden ve gazetecilik deneyimlerinden yola çıkılarak kaleme alındığını söyledi. Kitabın aynı gerekçe ile açılmış bulunan birçok davada olduğu gibi "Ergenekon" soruşturmalarının kolluk kuvveti olan polisler ve savcılık tarafından henüz soruşturma sürerken sızdırılan bilgi ve belgelere dayanmadığını kaydeden Şık, şunları söyledi:

"Ergenekon soruşturmalarının zayıflığını, somut delillerden yoksunluğunu gizlemek için bu tür belgeleri belirli basın organları ve kimi gazetelere sızdırılmasıyla, şüpheliler hakkında suçlu olduklarına ilişkin rıza üretimi gerçekleştirmeyi amaçlayan bu tür sızdırmalar ve sorgulamaktan uzak habercilik, elbet başka bir tartışmanın konusudur. Ancak yazdığımız kitap, soruşturmaların zayıflığını ve iddia ettiği derin devleti gerçekten soruşturma konusu yaparak, gerçek suçluların gerçek suçlarından yargılanmasına ve Türkiye’nin bir cinayet şebekesi gibi çalışan derin devletinden temizlenmesine ilişkin naif bir yol gösterme çabasıdır. Vereceğiniz beraat kararında en azından bu mahkeme nezdinde bu çabayı anladığını ümit ediyorum."

Sanık Ertuğrul Mavioğlu da gizliliği ihlal etmediğini, bunu soruşturma aşamasında savcılık da bildiği halde haklarında dava açtığını ifade ederek, "Ahmet Şık ve ben, MİT, emniyet, özel yetkili savcılık, CIA ve okyanus ötesinden bilgi alan gazeteciler değiliz. Açık kaynaklardan yararlanarak bu kitabı yazdık. Kaynaklarımız arasında Başbakan ve Genelkurmay Başkanı da yoktur. Beraatıma karar verilsin" dedi.
Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Gülden Filiz Tüysüz, duruşma salonundan gazetecileri ve izleyicileri çıkardıktan sonra kararı açıkladı.

Hakim Tüysüz, sanıkların isnat edilen suçtan, suçun unsurları oluşmadığı için beraatlarına karar verildiğini bildirdi. Sanık Ahmet Şık, mahkeme salonundan alkışlar eşliğinde çıkarak, cezaevi aracına bindi. Duruşmanın sonucunu adliye binasının önünde bekleyenler, Şık’ın bindiği cezaevi aracının önünü, önce yola oturarak, sonra da ayakta 10-15 dakika kesti. Katılımcılar bu sırada, "Ahmet bizim onurumuzdur", "Yansak da dokunacağız" şeklinde slogan atarken, Ahmet Şık da cezaevi aracının camından meslektaşlarına el sallayarak ve zafer işareti yaparak karşılık verdi.

DURUŞMA ÖNCESİ YÜRÜYÜŞ

Duruşma öncesinde bir yürüyüş düzenlendi. Kadıköy Altıyol'daki Boğa Heykeli önünde, ''Yansak da Dokunacağız'' pankartı arkasında toplanan gazeteciler, ''Özgür basın susturulamaz'', ''Ahmet Çıkacak yine yazacak'', ''Ahmet, Nedim onurumuzdur'' sloganlarıyla Bahariye'deki adliye binasına kadar yürüdü.

Yürüyüşte Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu İstanbul 1. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Sebahat Tuncel, İstanbul 1. Bölge Bağımsız Alevi Aday Turgut Öker de yer aldı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, davaya ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Ahmet Şık'ın tutukluluğunun bitmesini umduklarını söyledi. Bunun tam bir hak gaspı olduğunu ifade eden Tekin, ''Yazılmamış bir kitaptan dolayı bir insanın tutuklanması dünyada görülmemiş bir sistem'' dedi.

Tutuklamaların neden yapıldığını merak ettiklerini belirten Tekin, şunları söyledi: ''Kamuoyuna yansıyan, yazılmamış bir kitaptan dolayı bir insanın cezaevinde tutulması... Bu, Türkiye demokrasisinin en büyük ayıplarından bir tanesidir. Sayın Başbakanın kendisi de itiraf etmiştir. Sayın Başbakan itirafın ötesinde bir kitabı bombaya benzetmiştir. Bizim bildiğimiz, bombanın ham maddesi patlayıcıdır, kitabın ham maddesi de düşüncedir. Kitap ile patlayıcıyı eş değer gören bir başbakanın ülkesinde bu tür sorunlar yaşanır. 12 Haziran'dan sonra çürümüş sistemi ortadan kaldırmak için CHP olarak üzerimize düşeni yerine getireceğiz.''

'YANSAK DA DOKUNACAĞIZ'

Kadıköy Adliyesi önünde de gazeteci Ruşen Çakır, yürüyüşü gerçekleştiren gazeteciler adına bir basın açıklaması okudu. Gazeteci Ahmet Şık'ın 67 gündür ''Ergenekon'' terör örgütüne üye olmaktan tutuklu bulunduğunu belirten Çakır, bu iddiaya ilişkin hangi belge ve kanıtlar bulunduğunun hala belirsiz olduğunu söyledi. Ahmet Şık'ın, Ertuğrul Mavioğlu ile kaleme aldığı kitaplarda, Türkiye'deki derin devleti anlattığını ifade eden Ruşen Çakır, o kitapları yazdığı için yargılanan Şık'ın aynı yapıya, yani deşifre ettiği ''Ergenekon''a üye olmakla suçlandığını kaydetti.

Bazı Emniyet görevlilerinin Hrant Dink cinayetindeki ihmallerine vurgu yapan Nedim Şener ile Emniyet içindeki yapılanmaları mercek altına aldığı ''İmamın Ordusu'' çalışması toplatılan Ahmet Şık'ın bugün birlikte cezaevinde olmalarının rastlantı olamayacağını dile getiren Çakır, bugün bu iki gazetecinin ''Ergenekon''a üye olduğu iddiasının vicdana sığmadığı gibi insan aklına da ihanet olduğunu söyledi.

İleri demokrasinin hüküm sürdüğü söylenen Türkiye'de bugün 60'dan fazla gazetecinin tutuklu olduğunu, mahkemelerde 4 binden fazla gazeteci davasının sürdüğünü belirten Çakır, şöyle konuştu: ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan uluslararası basına, 'Tutaklanan gazeteciler, Hükümeti devirmek istedi' diyor. Bir kimsenin, Başbakan bile olsa, dava sürerken, bu tür bir yargıda bulunmaya hakkı olamaz. Ülkemizde zaten oto sansür gibi bir zorlukla uğraşan gazeteciler, buna ek olarak her an herhangi bir sebeple tutuklanma endişesi ile yaşıyor. Sonuçta ülkemiz yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceyi savunan herkes için her geçen gün güvenilir olmaktan daha fazla çıkıyor. Biz yalnız gazeteciler için değil herkes için adalet istiyoruz. Taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğiz ve biliniz ki yansak da dokunacağız.''

AJANSLAR