İZMİR - Ermeni Yazar Sevan Nişanyan, Şirince'de yaptırdığı Nişanyan Evleri'nin yıktırılmak istenmesinin 'etnik ve siyasi' temelleri olduğunu belirterek, "Devlet kendisine başkaldıranı ya sindiriyor ya da yanına alarak etkisiz hale getiriyor. Başkaldıran bir Ermeni olunca ikisini de yapamıyor. Beni sindiremediler, yanlarına da alamazlardı zaten... Çünkü ben bir Ermeniyim" dedi.

Dilbilimci ve yazar Sevan Nişanyan’ın İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı Şirince köyünde otel olarak işlettiği 12 bağ evine yıkım kararı çıktı. Nişanyan’ın daha önce restore ettiği 4 tarihi köy evinin yıllardır uygulanmayan yıkım kararları da, İzmir İl Genel Meclisi’nin aldığı karar uyarınca yıktırılacak. Nişanyan, hakkında şu ana kadar 18 dava açıldı, toplamda 50 yıla yakın hapis isteniyor.

Yıktırılması kararlaştırılan Nişanyan Evleri Türkiye’de küçük otelcilik sektörünün öncüsü olarak tanınıyor.

Kendisine karşı bir 'linç kampanyası' geliştirildiğini belirten Nişanyan ANF'den Umut Akpınar’ın sorularını cevapladı.

NEDENİ ERMENİ OLMAM

*Başınıza gelenleri anlatır mısınız? Ne oldu?

-Şirince’de bugüne dek yaptığım toplam 16 evi yıkmaya karar vermişler. Bu açıkça bir linç kampanyası. Bürokrasi bu ülkede zaten büyük bir engel. Yapmayı bilmezler, ama yıkmaya gelince hepsi aslan.

Bu yetmedi, hepsi imarla ilgili konulardan son iki yılda toplam 18 tane ceza davası açtılar. 50 yıla yakın hapis cezası istiyorlar. Her dava sonunda üst limitlerden 3 yıl 5 yıl, cezalar alıyorum.

*Peki neden açılıyor bu davalar?

-Bunun nedeni çok açık; öncelikle Ermeni olmam, etnik kimliğim yani diğer nedeni ise yazdıklarım.

Nesin Vakfı için inşa ettiğim Matematik Köyünü durdurmak ve yıkmak için çok uğraşmışlardı, güçleri yetmedi. Kuyrukları acımıştır elbet.

BUNU YAPAN ERMENİ İSE CEZASIZ KALMAZ

*Kitabınızın bu davalarla ilgisi olduğunu düşünüyor musunuz?

-Kesinlikle olduğunu düşünüyorum. Bu yaşadıklarım Yanlış Cumhuriyet adlı kitabımla başladı. Daha sonra Taraf Gazetesi'ndeki siyasi yazılarım tabi bunu tetikledi. Son olarak da geçen sene Ermeni meselesi üzerine yaptığım konuşma birilerini ciddi şekilde rahatsız etti. Türkiye’nin kokuşmuş kutsallarına dil uzatıyorsun, hem üstelik Ermenisin. Cezasız kalır mı sizce? Devlet otoritesini sorgularsanız cezalandırılırsınız. Hele hele bunu yapan bir Ermeni ise, bu kesinlikle cezasız kalmaz. Çünkü Türk devlet geleneğinde şu vardır; eğer birisi başkaldırıyorsa onun başını ezersin ama ezemiyorsan yanına alırsın ve sindirirsin ama bunu yapan bir Ermeniyse durum çok farklı oluyor. Çünkü ezemiyorsun, yanına da alamıyorsun ne yapacaksın? Bu şekilde linç etmen gerekiyor.

BÜROKRASİDE BİR SÜRÜ KORKAK ADAMIN ELİNDE OYUNCAKSIN

*Yaptırdığınız evler mimariye uygun mu peki? Burası sonuçta koruma kararı olan bir yer.

-Şirince’deki evleri öylesine bir bürokratik açmaza soktular ki, yasal çerçevede kıpırdamama imkan yok. Şirince'de yaşayan köylüler 27 yıldır tek bir çivi çakarken devlete danışmak zorunda kalıyor. Ancak devlet de kımıldayıp buraları restore etmediği için görüyorsunuz birçok ev yıkıldı, yıkılıyor. Ayrıca ben defalarca restorasyon işlemi için izin almaya gittim. Bürokraside bir sürü korkak, içten pazarlıklı adamın elinde oyuncaksın. Ya pes edecektim ya da bürokrasiye meydan okuyacaktım. Ben ikincisini seçtim ve evlerin restorasyonunu yaptırdım. Tabi bunu yapan bir tek ben değilim. Bu köydeki bütün evler köylülerin kendi çabalarıyla restore edildi. Yani kaçaksa bütün evler kaçak restore edildi. Ama sadece bana dava açıldı.

*Son olarak bir kule yaptırdınız. Adını da 'Hodri Meydan Kulesi' yaptınız. Neden böyle bir kule inşa ettirdiniz?

Bu kuleyi İzmir Valisi olan zatı muhteremin açıklamaları üzerine yaptırmaya karar verdim. Sayın vali benim evlerin mutlaka yıkılacağını söylemişti. Bu konu hakkında basın benden görüş almak istedi. Konudan haberdar olunca bu kuleyi yaptırmaya karar verdim. İsmini de Hodri Meydan Kulesi koydum.

Bu kuleyi bürokratik teröre cevap olması açısından inşa ettirdim. Bu kule nefis bir kule oldu. Kimse inanmıyor en az 500 yıllık olmadığına. Bu kuleye benzer kuleler keşke köyde birkaç tane daha olsaydı.

BİR AVUÇ ÇAPULCUNUN İNSAFINA BIRAKMAYACAĞIM

*Peki yıkım için gelirlerse ne yapacaksınız?

-Buradaki tüm evlerimizin yıkım kararı verildi. Burada çok emek var. Bir avuç çapulcunun insafına bırakmayacağım. Bu binalar benim çocuklarım gibi. Her birinde sonsuz emek vardır, yaratıcılık vardır, içtenlik vardır, fedakârlık vardır. Topluma sunulmuş bir güzellik vardır. Yıkmaya gelirlerse emin olun kanımın son damlasına kadar direneceğim. Bu evler benim çocuklarım gibi. Çocuklarınıza zarar verilse ne yaparsanız ben de onu yapacağım.

ANF