İSTANBUL - Silopi’de polisin şiddet kullanımı sonrasında polisi tokatlamasıyla gündeme gelen ve başbakan tarafından hedef gösterilen BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, “Benim o kişiyle kişisel bir sorunum yok. O tokat sabır taşının çatladığı yerdi ve devletin oradaki zihniyetineydi” dedi.

Silopi’de ‘Demokratik Barış Çadırı’na yürümek isteyen kitleye yapılan tazyikli su ve gaz bombalı saldırının ardından güvenlik şube müdürüne attığı tokatla hedefi haline gelen Sebahat Tuncel ANF’ye konuştu. Eylem öncesinde müdahale olmayacağına dönük söz aldıklarını aktaran Tuncel, kimsenin yaşananların tamamını konuşmadığını, sadece tokat kısmıyla ilgilendiğini, ancak orada tam bir zulüm yaşandığını söyledi.

TALEPLERİMİZ COPLA KARŞILANIYOR

Kendisi ve parti yöneticilerinin bizzat hedef alınarak saldırıldığını ifade eden Tuncel, “Aslında Silopi’de olan şey diğer yerlerde de oldu. Basının çok görmediği bir noktaydı. Newroz’u halkımız büyük bir coşkuyla kutladı. İlk kez belki talepler bu kadar net dile getirildi. Demokrasi, barış ve özgürlükler için, halk artık bir statü taleplerini dile getirdi. Ardından da bu çadırlara yürüyüşler yapıldı. Bu çadırların amacı da Kürtlerin bu siyasi taleplerinin orada dile gelmesi içindi. Sadece ajitasyon çekilip gidilen bir alan değil, sürekli talep dile getirilen yerler olması açısından önemli çadırlar. Emniyet orada grubun önünü kesti. Hiç de uyarıda bulunmadı. Biz daha önce konuştuğumuzda, çadıra yürüyeceğimizi söylemiştik. Tamam demişlerdi. 10 bin kişinin katılımı vardı. Onlar da kesinlikle müdahale olmayacağını söylemişti. Oradaki diyaloglarımızda söyledik, bir milletvekili arkadaşımızın bacağını kırdılar daha önce. O eylemde kadınlar, çocuklar vardı. Çadıra kadar yürüyüp dağılacaktık. İzin vermeyeceklerini söylediler. Biz de tamam burada açıklamamızı yapıp döneceğiz dememize rağmen arkamızı döner dönmez saldırıya geçtiler. Öyle dedikleri gibi uyarı falan olmadı. Belediye başkanlarımız ve yöneticilerimize yönelik saldırıydı. Kadınlar bayıldı, çocuklar bayıldı. Gaz bombaları attılar. En küçük taleplerimiz karşısında, gaz bombası, jopla karşılaşıyoruz. Gittiğimizde kadınlar yerdeydi. Bayılmış durumdaydı. O öfkeyle gidip ne yapmaya çalıştıklarını sormak istedim” diye konuştu.

SİLOPİLİLER KENDİ SOKAKLARINDA RAHAT YÜRÜYEMEYECEKLER Mİ?

Güvenlik güçleri izin vermiş olsaydı hiçbir şey yaşanmayacağını ve açıklamadan sonra herkesin dağılacağını dile getiren Tuncel şöyle dedi: “O sokaklarda hiçbir şey olmayacaktı bıraksalardı. Orası Silopi halkının sokakları. Yürüyemiyorlar bile istedikleri gibi. Ardından da o bilinen süreç yaşandı. Medya da sadece sonuç bölümüyle ilgilendi. Kürt halkının yaşadığı bu eziyet, uğradığı zulüm görülmedi. Başbakanın hemen cevap verip hedef göstermesi de ironikti. Bu devletin, AKP hükümetinin Kürtlerin taleplerine cevabıdır. 4 talep üzerinden kitlemiz yürüyordu, taleplerimiz belli ve meşrudur. Ancak bu demokratik taleplere karşı bile bir hazımsızlık var ve en küçük talebimiz panzer ve gaz bombalarıyla karşılaşıyor.”

Medyanın olayı tek yönlü olarak manipüle ettiğinin altını çizen Tuncel, “Orada devletin halka yaptığını, milletvekiline yaptığını görmeyeceksin sonra da böyle hedef göstereceksin. Zaten dikkat ederseniz on bin kişi vardı ama o anda kimse yoktu yanımda. Herkesi yere sermişlerdi. O bir itirazın sonucuydu. Daha önce de Batman’da benzer saldırılar oldu. Nusaybin’de oldu. Yani nedir halkın taleplerine devletin bu öfkesi. Benim bu öfkem kimseye zarar vermiyor. Ama devletin öfkesi bir halka zarar veriyor. Tartışıp çözüm bulma zemini bırakmıyorlar” şeklinde konuştu.

BİR KÜRT KADINININ ÊDÎ BES E DEMESİYDİ

Meseleyi parti içinde tartışmaya bile gerek görmediklerini, zira devletin bölgede uyguladığı zulmün tüm partililer tarafından zaten bilindiğini aktaran Tuncel şöyle devam etti: “Parti içinde kendi aramızda öyle oturup değerlendirme yapılmadı. Ama kendi açımdan yani arzu ettiğimiz bir durum değildi. Ama orada devleti görmeyip, sadece sonuç bölümünün bir kısmını tartışmak kabul edilebilir bir durum değil. O yüzden de parti içinde tartışmaya gerek yoktu. Devletin vahşetine maruz kalınmış bir durum var. Eş başkanlarımızdan milletvekillerine, belediye başkanlarımıza kadar yapılan saldırılar kabul edilebilir bir durum değil. Tabi o planlanan bir durum değildi. Sanırım bir Kürt kadınının oradaki öfkesi devleti en çok feodal tarafının zoruna giden taraf. Bu devletin erkekçi ve feodal tarafını gösteriyor. Orada bir tokat atma durumu yok aslında, bir kadın olduğu için, nasıl olur da Kürtler bu kadar başı dik şekilde itiraz eder diye zorlarına gidiyor. Aslında bu Kürtlerin bu zulme karşı öfkesidir. Daha önce de bir sürü benzer durumlar yaşandı. AKP’lilerden falan. Ama onlar bir gündem yaratmadı. Ama burada başka bir şey var. Nasıl olur da bir Kürt kadını, bir sosyalist devlete itiraz eder. Sonuçta doğru yani benim şahsen o kişiyle bir meselem yok. O tokat devletin oradaki zihniyetinedir. Ona itirazdır.’’

SABIR TAŞI DA ÇATLAYABİLİYOR

Batmana milletvekili Bengi Yıldız, Van Milletvekili Özdal Üçer ve kendisiyle ilgili tartışma konusu olan son durumların bahsedildiği gibi bir gerginlik politikasının ürünü olmadığını, önceden planlanan durumlar olmadığının altını çizen Tuncel, “Ben devletin ortaya çıkardığı gergin ortama bir itiraz olarak görüyorum bu üst üste gelen son tartışmaları. Artık Edi bes e dediğimiz noktalardan birisi. Yoksa öyle planlanmış bir durum yok. BDP olarak 4 yıldır parlamentodayız ve barış, özgürlükler konusunda mücadelemizi yürütüyoruz. Yapılan saldırılara karşı sabırlı olmaya çalıştık. Ben sabır taşının çatladığı yer olarak düşünüyorum. Bazen sabır taşı da yaşananlar karşısında çatlayabiliyor. Mesele biraz bu” diye konuştu.

ANF