Kamuoyunda 'Devrimci Karargah' davası olarak bilinen SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan'ın da içinde bulunduğu tutuklu sanıkların yargılandığı davaya devam edildi.

İSTANBUL- SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan ile eski polis şefi Hanefi Avcı'nın da içinde bulunduğu tutuklu sanıklar, sabah saatlerinde Beşiktaş Adliyesi'ne getirildi. Adliye çevresine yoğun polis yığınağı yapılırken, adliyenin bulunduğu sokağa kimlik kontrolü yapılarak insanlar alındı. Bazı tutuklular, adliyeye girişinde "Yaşasın devrim ve sosyalim", "Kahrolsun faşizm" sloganlarını attı.

İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına, 19'u tutuklu 20 sanık katıldı. Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, diğer tutuklulardan ayrı, duruşma başladıktan sonra salona getirildi. Dün olduğu gibi, sanık sırasında etrafı jandarmalarla çevrili olarak oturdu. Duruşmaya, sanıkların avukatları ile yakınları, aynı zamanda SDP Onursal Başkanı Akın Birdal katıldı. Duruşmaya, uyuşturucu davasında yargılanan eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan da Hanefi Avcı için gelerek bir süre kaldıktan sonra ayrıldı.

'İDDİANAME HAYATIN AKIŞINA AYKIRI'

Duruşmada SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan savunmasını yaptı. "Bu davada yargılanan SDP'nin yasal faaliyetleridir" diyen Turan, iddianamenin hayatın olağan akışı ile uyum içinde olmadığını söyledi. Türkiye sosyalist hareketinde legal, illegal ne kadar parti, grup varsa iddianameye doldurulduğunu kaydeden Turan, iddianamenin fantastik olduğunu kaydetti. Turan, Türkiye sosyalist hareketin yıllardır oluşturamadığı birliğin, bu iddianamede oluşturulduğunu söyledi. İddianamenin hayatın olağan akışına aykırı olmasının bir başka boyutunun da Hanefi Avcı'nın da bu dosyada yargılanması olduğunu belirtti. Avcının, egemen güçler tarafından av haline getirildiğini kaydeden Turan, Avcı ile yargılanmanın itibarsızlaştırma olduğunu, bunu kabul etmediklerini kaydetti. SDP Genel Başkanı, davanın, toplumsal muhalefeti etkisizleştirme amacı taşıdığını ifade etti, aynı zamanda demokrasi açısından son derece tehlikeli bir durum yaşandığını söyledi.

SOSYALİSTLERİN BAŞARAMADIĞINI, SAVCI BAŞARDI

Esasen hazırlanan iddianame ile yapılan yargılamada Türkiye'de ne kadar legal ve illegal sosyalist hareket varsa bu iddianameye dâhil edilmek istendiğinin altını çizen Turan, "Türkiye sosyalist hareketi, sosyalistlerin birliği konusunda başarısız olmuştur. Ama bu iddianame bunu sağlamıştır" sözleriyle iddianamenin çelişkisini de ortaya koydu. Turan, yine birlikte yargılandıkları Hanefi Avcı'ya ilişkin ise yine "Fantezi bir iddianamenin örneği olarak av haline getirilmiş Avcı, bu sıralarda bizimle birlikte oturtuluyor. Ama bu itibarsızlaştırma operasyonunun kabul etmeyeceğiz" dedi. Turan'ın savunmasında önemle üzerinde durduğu nokta ise haklarında hazırlanan iddianame başı ve sonunun olmaması nedeniyle tüm devrimci ve demokratların üzerinde Demokles kılıcı gibi sallanmakta olduğu oldu. Turan, buna dönük tepkisini savunmasında şöyle dile getirdi: "Bu operasyona kim karar verdiyse, tam anlamıyla toplumsal muhalefet güçlerini etkisizleştirmeyi hedeflemiştir. Bu da Türkiye demokrasini açısından büyük bir tehlikedir."

"Devrimci Karargah" adlı illegal örgüt ile ilişkilendirilmelerine somut hiçbir delil olmadığını kaydeden Turan, kavramsal benzerlikler üzerinden iddianamenin kaleme alındığını, SDP'nin de Devrimci Karargah'ın da "devrim, sosyalizm, cephe" gibi kavramları kullanmasının, aralarındaki sözde ilişkiye dayanak yapıldığına işaret etti. Turan, bu kavramları bütün sosyalist hareketlerin kullandığına dikkat çekti. Turan, böyle olağanüstü zeka ile SDP'nin Moğolistan Komünist Partisi ile de ilişkilendirilebileceğini kaydetti.

İddianamede, 2005 yılında Bedreddini hareketinin SDP'ye katılmasıyla Devrimci Karargah ile SDP'nin bütünleştiğinin iddia edildiğini hatırlatan Rıdvan Turan, bu şekilde SDP'nin 6 yöneticisinin yargılandığını, ancak bu kişilerin SDP'ye sonradan katılmadığını, kuruluşundan itibaren olduğunu belirtti. Turan ayrıca Bedreddini Hareketi'nin illegal olmadığını söyledi.

İddianamede partilerinin Ergenekon ile ilişkisi olduğu iması olduğunu söyleyen Rıdvan Turan, SDP onursal başkanı Akın Birdal'ın Ergenekon tarafından vurulduğunu, SDP'nin Ergenekona karşı bedel ödeyerek mücadele ettiğini söyledi, "SDP'ye Ergenekon yaftası yapıştırmaya kimsenin gücü yetmez" dedi.

Turan, Orhan Yılmazkaya'nın evinde bulunduğu iddia edilen "SDP'de olmamızın anlamı" adlı belge için de "Ne zaman nerede, kim tarafından yazıldığını biz de avukatlarımız da bilmiyoruz. Sadece polis biliyor" dedi, belgenin komplonun bir parçası olarak polis tarafından konulduğunu ima etti.

Turan, SDP'nin 24 saat denetim altında olduğunu kaydetti, "Bu durumda nasıl askeri faaliyet yapabilir" diye sordu. Devrimci Karargah'ın askeri politik stratejiyi benimsediğini, SDP'nin ise açık faaliyeti esas alan bir stratejisi olduğunu söyleyen Rıdvan Turan, ayrıca Devrimci Karargah'ın bildirilerinde SDP'nin işbirliği ve güç birliği yaptığı siyasi partilerin oportünistikle suçlandığına dikkat çekti. Turan, Orhan Yılmazkaya'nın bilgisayarından çıktığı iddia edilen SDP metinlerinin, partinin herkesin kullanımına açık olan sitesinden alınmış olabileceğini söyledi.

İddianamede, partinin gazetesinde yazısı çıkan Kerem Zeytinli adlı kişinin Orhan Yılmazkaya olduğunun belirtildiğini kaydeden Turan, Kerem Zeytinli'nin gazetenin mailine bir yazı gönderdiğini, görüş açılarına uygun olduğu için yayınladıklarını, gönderdiği ikinci yazıyı uygun olmadığı için yayınlamadıklarını, bunun üzerine Kerem Zeytinli'nin bir daha yazı göndermediğini söyledi. Turan, Kerem Zeytinli Orhan YIlmazkaya olsa bile bunun Devrimci Karargah ile ilişkileri olduğunu göstermeyeceğini söyledi. Ayrıca, Orhan Yılmazkaya'nın Devrimci Karargah'ın lideri olduğunu, iddianameye göre SDP'nin de lideri olması gerektiğini belirterek, ancak Yılmazkaya'nın bu durumda kendi gazetesinde yazı yayınlayamadığını söyledi.

'BU DAVA BİR KOMPLODUR'

Gazi Mahallesi'nde Orhan Yılmazkaya'nın öldürülmesini protesto etmek için düzenlenen eyleme katılmanın delil olarak gösterilmesini de eleştiren Rıdvan Turan, sosyalistlerin yargısız infazlara her zaman karşı çıktığını söyledi, eylemin 19 örgüt tarafından yapıldığını belirtti.

Turan, davanın 141-142.madde yargılamasına döndüğünü belirterek, "Bu iddianame ile yargılanan SDP'nin açık meşru faaliyetleridir. Birincisi Kürt sorunun demokratik barışçıl çözümü için takındığı tavır, ikincisi birlik çabaları hedef alınmıştır" dedi, bu davanın bir komplo olduğunu söyledi.

Parti adına toplantı, panel ve eylemlere katılmasının, parti yöneticileri ile Beşiktaş'tan bir taksiye binmesinin, yine parti yöneticileri ile restorantta yemek yemesinin delil olarak gösterildiğini hatırlatan SDP Genel Başkanı Turan, 20 yıldır sosyalist mücadele yürüttüğünü, bu eylemler gibi yüzlercesine katıldığını söyledi. Turan, evinde Sultan Seçik, Erdal Bayrakoğlu ve Günay Kubilay ile fotoğrafının bulunmasının da delil olarak gösterildiğini hatırlattı, kızı doğduğunda eve gelen parti yöneticileri ile birlikte fotoğraf çektirdiklerini söyledi. İddianamede, çok sayıda kitap, sol dergi, örgütsel döküman bulunduğunun belirtildiğini söyleyen Turan, evinde 9 bin kitap olduğunu, hekim olduğunu, yazarlık yaptığını belirterek, bunlar kadar doğal bir şey olamayacağını söyledi. Turan, 17 yıldır aktif olarak hekimlik yaptığını, 10 yıldır aynı evde oturduğunu söyledi, illegal örgüt üyesi olamayacağını kaydetti.

Turan'ın ardından SDP Genel Başkan Yardımcısı Günay Kubilay savunma yaptı. Adını basından öğrendiği bir örgütün üyesi olmakla suçlandığını belirten Günay, bu durumdan rahatsız olduğunu belirtti. Demokrasi için Birlik Hareketi çalışmalarının da iddianamede suç olarak gösterildiğine dikkat çeken Günay, "Bu çalışmaları partim adına ben yürüttüm" dedi. Kubilay, Devrimci Karargah örgütü ile ilişkisinin olduğu iddialarını reddetti.

Kubilay'ın ifadesinin ardından duruşmaya ara verildi.

Devrimci Karargah Davası'nda 8 tahliye haberi burada >>>

(ETHA)