Güldane Kılıç- Demokrat Haber

İstihbarat analisti Neil Hauer, Rusya ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad muhalifi Türkiye arasında İdlib eyaletinin kuzeyindeki çatışmalı bölgede bir çatışmasızlık bölgesinin oluşturulması konusunda ortak bir zeminde giderek uzlaşmaya başladıklarını öne sürüyor.

Hauer, "Kazakistan -  Astana'daki uluslararası müzakerelerinin bir sonraki turunun başlamasıyla İdlib eyaletinin kuzeyindeki çatışmalı bölgeler için iddialı bir plan öneren Rusya ile Türkiye arasında bir ortaklaşma zemini oluşmaya başladı. Moskova ve Ankara başlangıçta,  Mayıs ayı başlarında Astana'da yapılan erken müzakereleri takiben, Suriye'deki rejim muhaliflerinin çatışma alanlarının ana cephelerini kapsayan dört " çatışmasızlık bölgesi " üzerinde anlaşmaya vardı" ifadelerini kullandı.

İstihbarat analisti Neil Hauer, Syrıa Deeply’de yayınlanan makalesi şöyle:

Rusya ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad muhalifi Türkiye arasında İdlib eyaletinin kuzeyindeki çatışmalı bölgede bir çatışmasızlık bölgesinin oluşturulması konusunda ortak bir zeminde giderek uzlaşmaya başladıkları öne sürülüyor.

İslam Devleti (IŞİD) Suriye'deki başlangıç noktalarına doğru çekilirken, Suriye’deki oyunun sonunun ne olacağı hala belirsizliğini koruyor.

ABD ezici bir güçle Rakka’yı ele geçirme operasyonuna odaklanmışken, Suriye'nin geri kalanı için yapılacak planlar, görünüşte olası bir üçlü tarafından ele geçirildi: Esad yanlısı Rusya, İran ve Esad Muhalifi Türkiye…

Kazakistan -  Astana'daki uluslararası müzakerelerinin bir sonraki turunun başlamasıyla İdlib eyaletinin kuzeyindeki çatışmalı bölgeler için iddialı bir plan öneren Rusya ile Türkiye arasında bir ortaklaşma zemini oluşmaya başladı.

Moskova ve Ankara başlangıçta,  Mayıs ayı başlarında Astana'da yapılan erken müzakereleri takiben, Suriye'deki rejim muhaliflerinin çatışma alanlarının ana cephelerini kapsayan dört " çatışmasızlık bölgesi " üzerinde anlaşmaya vardı.

Şimdi bu çatışmasızlık alanlarını korumak için kara kuvvetleri oluşturma noktasında daha da yakınlaşıyorlar.

Yakın tarihli tüm Rus-Türk görüşmeleri, bu dört bölgenin en büyük ve şimdiye kadarki en tartışmalı bölgesi olan İdlib üzerinde yoğunlaştı. İki ülke 22 Haziran'da, anlaşmayı uygulamak için Rus ve Türk askeri personel göndermeyi planladıklarını açıkladı.

Türk kuvvetleri, ülkenin güney sınırı boyunca konuşlandırdığı bazı birliklerini 21 Haziran'da Kuzey Halep eyaletindeki Azez ve Marea kasabalarına geçirdikleri gözlemlendi

Bu durum, hem kendilerine karşı doğrudan bir Türk askeri operasyonundan endişelenen Afrin Kantonu’nun Suriyeli Kürtleri provoke etti.

Öte yandan, El-Kaide’ye bağlı Hayat Tahrir el-Şam İdlib’de, Ankara'nın kuvvetlerinin bir diğer olası muhalifidir.

Türkiye’nin askeri sevkiyatına sebep olacak herhangi bir somut gösterge ortaya konmadı ancak olası İdlib konuşlandırması için askeri zemin mevcut.

RUS “ASKERİ POLİS”İN GİRİŞİ

Bölgeye konuşlandırılan Rusya'nın kara kuvvetleri, normal ordu birimlerine farklı bir şekil verebilir. Aralık ayından bu yana Rusya, Çeçenya ve İnguşetya'daki Sünni Müslüman bölgelerinden çıkarılan sözde " askeri polisler " den yararlandı.

Özel olarak terörle mücadele eğitimi almış olan bu birimler,  Suriye'deki hassas görevlerin tamamlanmasını sağlamak için operasyon birimi olarak konuşlandırıldı; Bu operasyon biriminin görevi Halep’teki tahliyeleri denetlemek ve Minbiç'deki Türk-Kürt çatışmalarını engellemek.

Günlük Rusya gazetesi Kommersant'a göre, Moskova şu ana kadar bu askeri - polisin performansından memnun.  Rus yetkililer geçtiğimiz günlerde İdlib’i güvenli hale getirmek için daha fazla sayıda askeri- polis gönderilebileceğini ileri sürdü.

250 Çeçen askeri polisi kısa bir süre önce Suriye’deki üç aylık rotasyonunu tamamladı ve kısa süre içinde başka bir birimle değiştirilmek üzere evine döndü.

Çeçen spetsnaz birliklerinin kendilerini Idlib eyaletinde yeni bir  (hatta birkaç)tabur olarak konuşlandırmaları için zamanla oldukça uygun

ORTA ASYA’NIN KATILIMI

Rus-Türk müzakerelerinin belki de en ilginç yönü, Idlib bölgesinin iki muhtemel kaynaktan barış gücü birliklerinin güvence altına alınabileceği fikriydi: Kazakistan ve Kırgızistan.

22 Haziran'da yapılan bir dizi açıklama bu olasılığı artırdı. İlk açıklama Rus tarafından yapıldı. Sonra Türkiye cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalin, Orta Asya cumhuriyetlerinden olası bir durumda  " 300 veya 500 Kırgız ya da Kazak askeri Suriye’ye gönderilebilir "açıklamasıyla bu durumu daha da ileri bir boyuta taşındı.

Bu öneriler, hemen Astana ve Bişkek tarafından reddedildi ve Kazakistan dışişleri bakanı Kairat Abdurakhmanov " böyle bir detayı içeren hiçbir görüşme yapılmadığını " söyledi.

Kırgızistan’ın açıklamaları ise yoruma daha açıktı:

Kırgızistan cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev, 20 Haziran'da Putin ile yaptığı görüşmeye ilişkin konuşmayı reddetti ancak Devlet Güvenlik Konseyi Başkanı Temur Jumakadyrov, Rusya, Belarus ve Sovyet sonrası Orta Asya'nın beş ülkesi de dâhil olmak üzere kurulmuş bir askeri ittifak Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (CSTO) son zamanlarda çatışmasızlık bölgeleri hakkında görüşmeler yaptığını söyledi.

Yerel aktivistlerden gelen tepkiler de oldukça şiddetliydi. Tanınmış bir Kırgız yorumcusu Suriye'ye katılımın Kırgızistan’da iç savaşa son verebileceğini söyledi. Söz konusu Kırgız aktivisti Adil Turdukulov, Bişkek'deki  Kırgız birliklerinin Suriye'deki iç savaşa dâhil olmasının Kırgız cihatçılar ile savaşmasına ve bunun da Orta Asya ülkelerine yayılmasına neden olabileceğine dair endişelerini dile getirdi.

Moskova, ise  " kimsenin birlik göndermek" zorunda olmadığını açıkladı ve görüşmeler Kollektif Güvenlik Antlaşması Örgütü  (CSTO)  çerçevesinde sürüyor, diye açıklama yaptı.

İLİŞKİLERİN DÖNÜŞÜMÜ

Vladimir Putin ile Recep Tayyip Erdoğan arasındaki yakın bir tarihte olası bir yakınlaşma Türkiye’nin Kasım 2015'te Suriye'de bir Rus jetini düşürmesinden sonra pek olası gözükmüyordu.

Geçtiğimiz 18 ay boyunca Türkiye'nin dış politika önceliklerini yeniden değerlendirmeye başlamasıyla birlikte bu dönüşüm gerçekleşti.

Rusya'nın Esad'ın müdahalelerine verdiği destek, Türkiye'ye, Suriye'deki cumhurbaşkanını devirme konusundaki temel amacının artık gerçekçi olmadığını gösterdi.

O zamandan bu yana Ankara, varlığına tehdit olarak gördüğü konular üzerine yoğunlaştı: Güney sınırındaki Kürdistan İşçi Partisi ( PKK ) ile bağı ve ideolojik uyumu olacak olan Suriye Kürt devletinin doğuşunu engellemek ve bu oluşumu zayıflatmak.

Erdoğan ve Türk seçkinler, Birleşik Devletlerin Kürtlerin bu hedefe ulaşmasına yardım etmeyeceğine güvenemiyorlar. ABD’nin Suriye Kürtlerine desteğini Ankara, en iyi ihtimalle Türk kaygılarının ihmal edilmesi veya en kötü ihtimalle de aktif karşıt olarak yorumladı

Türkiye ve Rusya, Suriye ihtilafını büyük oranda çözmek istiyorlar, ilki hala büyük bir mülteci yükü taşımaktır, ikincisi ise Moskova'nın çıkarları için hiçbir şey ifade etmeyen, uçsuz bucaksız sınırdaki rejim saldırılarını desteklemek istenmemesi

İZLENMESİ GEREKEN FAKTÖRLER

Astana'daki bu hafta yapılacak müzakereler, İdlib'deki barış gücü askerlerine yönelik planlarla ilgili ayrıntılar da dâhil olmak üzere, tüm bu konularda Rus-Türk işbirliğini hayati önem taşıyor.

Rus askeri kaynaklarından alınan bilgiye göre Rusya, muhtemelen Tacikistan ve Özbekistan da dâhil olmak üzere diğer Orta Asya üyelerinden Suriye'ye barış güçleri gönderilmesi için ilave Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (CSTO)Ülkelerinden yararlanmaya çalışabilir.

Eski Sovyet Orta Asya’dan binlerce vatandaş Suriye'deki aşırılık yanlısı gruplarla savaşmak için Suriye’ye geçiş yaptılar. Fransa ve İngiltere’nin Irak’ta yaptığı gibi, ev sahibi devletlerin savaş alanlarında onları yok etmeye ya da evlerine geri dönmelerini engellemeye çalışması mümkündür.

Bir diğer önemli soru da, Suriye'nin kuzeyindeki Suriye Kürt topraklarında çıkan Türk saldırılarına ilişkin söylentiler.

RUSYA TÜRKİYE’YE YEŞİL IŞIK MI YAKTI?

Kürt kaynakları, Rusya'nın Afrin'deki askeri varlığını geri çekerek Türkiye'ye İdlib konusunda ki işbirliğinin karşılığında çatışma için yeşil ışık yaktığını  öne sürdü.

Afrin tartışmalı olmaya devam ederken, Afrin'deki bazı kaynaklar Rusların kalacağını iddia ederken, Türk uzmanlar, Moskova'nın Ankara'nın Suriye Kürt kantonu karşısında yapacağı herhangi bir operasyona yeşil ışık yakacağını belirtti.

Moskova, Güney Suriye'deki çatışmasızlık bölgesi hakkında ABD ve Ürdün’ün anlaşmasını sağlamak için çok çalışıyor ve Amman’la önemli bir ilerleme kaydetti.

Moskova’nın üzerinde iyi düşünmüş detaylı planlarını uygulamak için halen birçok engel var: Suriye'nin güneydoğusunda kalan ve ABD-İran arasındaki çatışmalar ve rejim güçleri ile Kürt güçleri arasındaki mücadele, Kremlin'e müttefiklerini kısıtlayıcı zorlukları hatırlatıyor.

İdlib’de kendisinde tam olarak ne olacağını veya on binlerce isyancı savaşçının orada olacağını da kestiremiyor.

Bununla birlikte, Moskova, Türk desteğiyle, Suriye'nin yakın geleceğini belirleme gücünü ele geçirmiş görünüyor.

Washington, Suriye stratejisinde bocalıyor görünüyorken, Rusya, Suriye'nin en köklü bazı çatışma bölgelerine yönelik bir karar almak ve vizyonunu oluşturmak için yeni keşfettiği NATO müttefikleriyle ilerlemeye hazırlanıyor.

Bu makale SYRIA DEEPLY’den çevrilmiştir, ulaşmak için tıklayınız.