Halkbank'ın eski genel müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davada Reza Zarrab, ifade vermeye başladı.

ABD'de eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın yargılandığı davada tanıklık yapan Reza Zarrab 4. kez hakim karşısında. Zarrab Halkbank eski Genel Müdür Süleyman Aslan ile arasındaki telefon görüşmeleri ve hayali gıda ticareti hakkında bilgi veriyor.

Duruşma, Zarrab ile Halkbank'ın eski genel müdürü Süleyman Aslan arasındaki bir telefon konuşmasının ele alınmasıyla başladı.

Zarrab, söz konusu konuşmada hayali gıda ticaretini görüştüklerini söylüyor.

Aslan konuşmada, İran'dan gönderilen meblanın ile gıda ticareti için gösterilen miktarın birbirini tutmadığını anlatıyor. Sarraf ise gerekirse ödemeleri 5'er milyon dolar olarak bölebileceğini söylüyor; Aslan bunun daha iyi olacağını belirtiyor.

Süleyman Aslan'ın Zarrab'a attığı bu mesaj mahkemede okundu: Bu miktarlar gıda ihracı için uygun olmayabilir

Savcı: Buradan ne anladın?

Zarrab: Burada söylemek istediği; İran'dan transfer edilecek miktar çok büyük olduğu için, gıda ticareti miktarı ile açıklanamaz.

Zarrab bunun üzerine transferleri 5 milyon dolar'lar halinde yapabileceğini söylüyor.

Aslan da bunun daha iyi olacağını söylüyor.

Zarrab devamında "hayali gıda ticaretinin" takibinin yapılamaması için neler yapıldığını anlatıyor.

Bunun için Süleyman Aslan ile ticaretin gerçekmiş gibi görünmesi için defalarca konuştuklarını anlatıyor.

Reza Zarrab "hayali gıda ticareti" sırasında iki belgede hata yapıldığını açıkladı. Birincisinin miktarın fazlalılığı ile ilgili olduğunu söyledi. İkinci hatanın ise buğday ticareti belgelerinde malın orijinini Dubai olarak göstermeleri olduğunu açıkladı.

Bunun üzerine savcı sordu: Bu neden bir hata olsun?

Zarrab: Çünkü buğday Dubai'de yetişmiyor.

Geçen duruşmada yayınlanan ses kaydında da Mehmet Hakan Atilla, Zarrab'a Dubai'de gıda üretimi yapılmadığı için nasıl ticaretini yapacaklarını sormuş, Zarrab da Dubai'deki toptancılardan temin edilen gıdaların İran'a gönderileceğini ifade etmişti.

Reza Zarrab, tutuklu sanık Mehmet Hakan Atilla ile direkt konuşmaları hakkında mahkemede ifade veriyor:

Zarrab, Atilla'nın gıda ticaretinin gerçek görünmesi konusunda endişeleri bulunduğunu ve kendisine "Yükleme belgelerinin daha titiz hazırlanmalı" dediğini aktardı.

Burada verdiği örnekte de Zarrab, Atilla'nın kendisine, "Yalnızca 14 ton taşıyabilen bir gemide 25 ton var yazılmasın" dediğini aktarıyor.

Reza Zarrab "hayali gıda ticareti" sırasında iki belgede hata yapıldığını açıkladı. Birincisinin miktarın fazlalılığı ile ilgili olduğunu söyledi. İkinci hatanın ise buğday ticareti belgelerinde malın orijinini Dubai olarak göstermeleri olduğunu açıkladı.

Bunun üzerine savcı sordu: Bu neden bir hata olsun?

Zarrab: Çünkü buğday Dubai'de yetişmiyor.

Geçen duruşmada yayınlanan ses kaydında da Mehmet Hakan Atilla, Zarrab'a Dubai'de gıda üretimi yapılmadığı için nasıl ticaretini yapacaklarını sormuş, Zarrab da Dubai'deki toptancılardan temin edilen gıdaların İran'a gönderileceğini ifade etmişti.

Zarrab, Atilla'nın gıda ticaretinin gerçek görünmesi konusunda endişeleri bulunduğunu ve kendisine "Yükleme belgelerinin (konşimentolar) daha titiz hazırlanmalı" dediğini aktardı.

Burada verdiği örnekte de Zarrab, Atilla'nın kendisine, "Yalnızca 14 ton taşıyabilen bir gemide 25 ton var yazılmasın" dediğini aktarıyor.

Duruşmada bulunan muhabirlerden Pete Brush, Zarrab'ın Pazartesi günü vermeye başladığı ifadelerden, iddia makamının, "Halkbank eski genel müdür yardımcısı Atilla'nın perde arkasındaki düzenleyici olduğu" tezini yerleştirmeyi amaçladığı yorumunu açıkladı.

Brush, Reza Zarrab ile Mehmet Hakan Atilla arasındaki direkt konuşmaların buna dayanak olarak ortaya konulduğu yorumunu yapıyor.

Reza Zarrab'ın dördüncü gün ifadesi sürerken, eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın avukatları, ABD hükümetinin, Zarrab'ın ABD'deki cezaevinden Azerice olarak yaptığı telefon konuşmalarının kayıtlarını zamanında mahkemeye ve kendilerine ulaştırmadığını iddia etti.

Söz konusu telefon konuşmalarının avukatlara iletilen özetleri, duruşmayı takip eden The Daily Beast muhabiri Katie Zavadski tarafından paylaşıldı.

Zarrab ile bir erkek arasında geçtiği iddia edilen konuşmanın özeti şöyle:

"Erkek konuşmacı, İbrahim konuşmaları dinlerken, Sheyda adlı kadın avukatla görüştüğünü söyledi. Erkek, Sheyda'nın Mevlüt ve Bekir'le görüştüğünü, Beyefendi (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) ile de görüşeceğini ve gerekirse (dönemin ABD Başkanı) Obama'yı aramasını isteyeceğini söyledi.

(Cumhurbaşkanı) danışmanı bunun sadece Reza'nın sorunu olmadığını, ülke meselesi olduğunu söyledi. Yarın Sheyda, Bekir ile konuşup Beyefendi'ye de haber verecek.

Erkek, Zarrab'a İbrahim'in sürece dahil olacağını, Mevlüt, Bekir ve Beyefendi'nin başkanı arayacağını söyledi."

Bir diğer telefon konuşmasında ise Zarrab'ın hapishaneden çıkmak için yalan söylemek zorunda olduğunu ifade ettiği belirtildi.

Mahkemeye sunulan belgelerden, telefon konuşmalarının geçen yıl Ekim ve Kasım aylarında yapıldığı görülüyor.

Atilla'nın avukatları hükümetin kendilerine ilettiği telefon konuşması kayıtlarının Azerice özet olduğunu ve konuşmanın içeriğinin anlaşılmasının çok güç olduğunu bildirdi.

Duruşmada Zarrab'ın şirketi Volgam Gıda'ya ilişkin konuşuluyor.

ABD'li gazeteci Katie Zavadski, bugünki duruşmada ilk üç günde olmadığı kadar fazla zamanın Hakan Atilla konusuna harcandığı yorumunda bulundu. Zavadski, "Sarraf, Atilla'nın sürece nasıl dâhil olduğunu özetlemeye çalışıyor" ifadesini kullandı.

ABD'li gazeteci Katie Zavadski, mahkemede tartışılan bir konuşma metnine göre, Hakan Atilla'nın Zarrab'ı gıda nakliyelerini 'inanınılır" yapması konusunda uyardığını iddia etti. Zavadski'nin iddiasına göre, Atilla, Zarrab'a "Sadece 14 ton taşıyan bir teknenin üzerinde 25 ton taşıyoruz demeyin ya da buna benzer şeyler" dedi.

Zarrab ve Happani arasında geçen bir konuşma mahkeme salonunda konuşuluyor.

Daily Beast'ten Katie Zavadski, konuşmada Halkbank'ta gönderilen para konusunun görüşüldüğü belirtildi.

ABD'li gazeteci Adam Klasfeld, mahkeme salonunda dinletilen ses kaydının Süleyman Aslan'a verilen rüşvet ile alakalı olduğunu iddia etti.

Ses kaydında, Happani'nin "Ne kadar göndereceksin?" sorusuna Zarrab'ın "Bilmiyorum, gıda ve diğerleri için ne gönderdiğimize bakalım. Toplamda onu temel alarak bir şey hesaplayalım ve gönderelim" dediği iddia edildi.

Duruşmaya iki dakika ara verilirken, Mehmet Hakan Atilla’nın avukatlarından itiraz geldi. Avukatlar, Zarrab'ın cezaevinde yaptığı konuşmaların kayıtlarını yayınlayıp, yalan söylemeye meyilli olduğunun bu kayıtlardan anlaşıldığını savunuyor.

Duruşmaya iki dakika ara verilirken, Mehmet Hakan Atilla’nın avukatlarından ses itiraz geldi. Avukatlar, Zarrab'ın cezaevinde yaptığı konuşmaların kayıtlarını yayınlayıp, yalan söylemeye meyilli olduğunun bu kayıtlardan anlaşıldığını savunuyor.

ABD cezaevlerinde yasal olarak dinlenen konuşmalardan birine ilişkin özette, Zarrab'ın bir erkekle görüştüğü belirtiliyor. Buna göre, telefondaki kişi Zarrab'a, ‘görüşmenin iyi geçtiğini ve bunun, bugüne dek yaptıkları en önemli şey olduğunu’ söylüyor. Bu kişi, Zarrab'ın avukatıyla konuştuğunu, ‘İbrahim’in de bu konuşmayı dinlemesine izin verdiklerini’ anlatıyor.

Zarrab ‘görüşmenin faydalı olup olmadığını’, telefondaki kişinin arayacağını söylediği kişiyi arayıp aramadığını soruyor.

Telefondaki kişi, ‘Mevlüt ve Bekir’le görüşeceğini, avukatı Şeyda’nın onlarla zaten görüştüğünü, söylemeleri belirtilen şeyi söyleyeceklerini, avukat Şeyda’nın Beyefendi ile görüşeceğini ve ona gerekirse Obama’yı aramasını önereceğini’ söylüyor. Daily Beast'ten Katie Zavadski'nin paylaşımına göre, paylaşımlar doğruysa, Zarrab'ın avukatı Şeyda, Zarrab hakkında Erdoğan'la irtibat halindeydi.

Rıza Sarraf davasında dosyada yer alan 5. tapede Zarrab'la bir kişi arasında geçen konuşmada “Beyefendi”nin Başkan Obama’yı arayacağı bilgisi yer alıyor. (Katie Zavadski‏)

Duruşmada Atilla ile Sarraf arasında geçtiği ifade edilen bir ses kaydı dinletiliyor. ABD'li gazeteci Adam Klasfeld, Zarrab'ın ses kaydı hakkında "Atilla ile altın ticareti hakkında konuştuk" ifadesini kullandığını iddia etti.

Zarrab, Atilla’yla altın ticareti konusunda görüştüklerini söylüyor. İhracatın bekletildiği bir durumda gönderimi durdurduklarını anlatıyorlar. (Adam Klasfeld‏)

Soru: Gönderimleri bitirmek için neden evraka ihtiyaç duydunuz?

Zarrab: Benim Halkbank hesabıma gelen tüm gönderimlerin her biri kapanmalıydı. Altın ticaretiyle ilgili olanlarsa altın ihracatına dair bir belgeyle kapatılmalıydı. (Adam Klasfeld‏)

Delil dosyasına eklenen bir diğer gümrük beyanatı açıklanıyor. Zarrab her kısmın ne anlama geldiğini açıklıyor, oralara ne yazıldığının açıklamasını ise henüz yapmadı. (Adam Klasfeld‏)

Gümrük beyanatında Sermayeh Döviz için bir paravan şirketten bahsediliyor.

Birleşik Arap Emirlikleri ile ilgili bir diğer gümrük beyanatı; fatura tarihi 08/03/2012 (Önce ay sonra gün şeklinde yazılmış)

Varış yeri İran olan bir diğer gümrük beyanatı, tarih: 21 Şubat 2013.

Soru: Gerçekte altın hangi ülkeye gönderildi? Zarrab: Gerçek ticari faaliyete konu olan tüm altın Birleşik Arap Emirlikleri’ne ihraç edildi. (Adam Klasfeld‏)

Konuşmanın Atilla’nın evrak işini halletmesiyle ilgili olduğunu söylüyor.

Zarrab “Bir sorun vardı ama çözüldü. Altının nihai varış noktası İran mı yoksa Dubai mi henüz belli olmadığı için önce evrakta çözülmesi gerekiyor” diyor. (Adam Klasfeld‏)

Zarrab: “Diyordum ki, gümrük beyanatında geçişler Dubai üzerinden olmalı.”

Yeni ses kaydı dinletildi: Soru: Bankada bu konuyla ilgili kimle konuşmuştun?

Zarrab: Daha önce Süleyman Aslan’la konuşmuştum, ve ayrıca Hakan Atilla’yla da konuştum. (Adam Klasfeld‏)

Tapede Zarrab: “Abicim başka yolu yok. Mevzuat böyle.” Zarrab ses kaydını açıklıyor: “Abdullah’a, bu konunun bana bağlı olmadığını anlatmaya çalışıyorum.” (Adam Klasfeld‏) Soru: Hangi mevzuata atıfta bulunuyorsun?

Zarrab: Ambargo mevzuatı.

Soru: Hangi ambargo?

Zarrab: ABD’nin yaptırım ve ambargosu. (Adam Klasfeld‏) Zarrab Türkiye’de mali şube tarafından gözaltına alınmasını anlatıyor.

Soru: Türkiye’de hiç hapse girdin mi?

Zarrab: Evet, daha sonrasında tutuklanarak hapse gönderildim. Sonra tahliye edildim… Zarrab: Kısmen… (Adam Klasfeld‏) Soru: Bu ödemeler rüşvet miydi?

Zarrab: Evet sayın hakim.

Soru: Tahliye edilmek için bir ödeme yaptın mı?

Zarrab: Avukatlarım geldi, konuştuk ve tahliye edildim.

(Bu noktada GM Süleyman Aslan değil ondan sonra gelen kişi Ali Fuat Taşkesenlioğlu) (Adam Klasfeld‏)

Zarrab: Halkbank Genel Müdürüyle. Soru: Halkbank’ta kimle konuştun? Tahliyesinin ardından Zarrab Halkbank’a gitmiş.

Reza Zarrab, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında tutuklanıp 28 Şubat 2014'te serbest bırakılmasının ardından yaşananları anlatıyor.

Zarrab: Türkiye’de serbest bırakıldıktan sonra gıda ticareti yapan şirketin sahibi olarak görünmem doğru olmazdı.

Zarrab: Ali Fuat’a rüşvet teklif etmedim, o da benden böyle bir şey istemedi. Ticarete eski yöntemle devam ettim... Altın ve gıdayla.

Soru: [Dönemin Halkbank Genel Müdürü] Ali Fuat’a [Taşkesenlioğlu] rüşvet verdiniz mi?

Zarrab: Türkiye’de serbest bırakıldıktan sonra gıda ticareti yapan şirketin sahibi olarak görünmem doğru değildi.

17 Aralık’tan sonra hiçbir Halkbank yetkilisine rüşvet vermedim.”

Reza Zarrab'ın ifade verdiği duruşmanın öğleden sonraki oturumunda Zarrab, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında tutuklanıp 28 Şubat 2014'te serbest bırakılmasının ardından yaşananları anlatıyor.

Duruşmaları takip eden Adam Klesfeld, bu tarz delillerin "dramatik" gözükmese de savcıların tanık ifadesiyle birleştirerek "resmi netleştirmeleri" için çok önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Reza Zarrab'ın altın ticareti mekanizmasının İran ayağındaki Sermayeh Bank ve bankanın döviz alım satımlarını gerçekleştiren firması Sermayeh Exchange ve Dubai'deki Rostamani Exchange ile Zarrab arasındaki yazışmalar da dosyaya delil olarak eklendi.

Yazışmalarda hesap dökümleri ve uluslararası para transfer işlemleri için için geliştirilmiş SWIFT sistemi mesajları yer alıyor.