53 kişinin yaşamını yitirdiği Reyhanlı Katliamı’nın davasına Ankara’da devam ediliyor.

Adana’da başlayan, özel yetkili mahkemelerin kapatılmasıyla Hatay’a, oradan da güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya taşınan davanın 7. duruşması bugün (27 Nisan) saat 10.00’da Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Katliamla ilgili açığa çıkan belgelerle, Reyhanlı Katliamı’nda kullanılacak olan patlayıcı yüklü iki aracın markası, rengi ve plakası bilinmesine rağmen, bugün yargılanan sanıkların bir kısmı hakkında teknik ve fiziki takip olmasına ve Katliamın gerçekleştiği öne sürüldü.

Sendika.Org’un haberine göre, Ankara’da  9’u tutuklu 33 sanığın yargılandığı dava dışında katliamın gerçekleşmesinde sorumluluğu olan Hayat eski İl Emniyet Müdürü ve diğer polisler hakkında “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla açılan iki dava açıldı.

Emniyet yetkilileri hakkında açılan ilk davada polislerin sorumluluğu MİT ihbarının iletilmesindeki ihmal ile sınırlı tutulurken ikinci davada istihbari çalışmaların ve önleyici tedbirlerin alınmasında gerekli çalışmaların yürütülmemesi olarak kayda geçti.

Reyhanlı Katliamı’nın ardından Diyarbakır, Suruç ve Ankara Katliamları yaşanmasına rağmen Emniyet teşkilatının ve MİT’in sorumluluğunun basit bir ihmal veya görevi kötüye kullanma ile sınırlı olmadığı Reyhanlı’da açığı çıkan belgelerle bir kez daha ortaya çıktı.

TEKNİK ARIZA YOK İHMAL VAR

Dava dosyası dosya kapsamında kamu görevlileri ile ilgili olarak yürütülen “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla dava açılmıştı.

Polislere ilişkin hazırlanan iddianamede savcılık tarafından polislerin yargılanması  istemiyle hazırlanan iddianamede, polislerin gelen ihbarları işleme koymaması nedeniyle görevlerini ihmal ettiği söylendi.

Hatay İl Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan istihbaratın Polnet’te yaşanan arıza nedeniyle ilçe emniyete ulaşmadığı iddia edilse de yapılan soruşturma kapsamında ilçe emniyetlerine birçok istihbarat bilgisinin aktarıldığı ancak bu istihbaratların yeterince değerlendirilmediği belirtildi.

8 Mayıs 2013 tarihinde ayrıntılı yazılı bir ihbar metni Hatay İl Emniyet Müdürlüğü’ne ulaştı. İhbar üzerine MİT bombalı saldırıyı yapacak araç hakkında ayrıntılı bir bilgiyi yazılı olarak tekrar Hatay İl Emniyet Müdürlüğü’ne iletti. Ancak Hatay İl Emniyet Müdürlüğü diğer birimleri arayarak herhangi bir bilgilendirme yapmadı.

EMNİYET BİRİMLERİ BİRBİRİNDEN HABERSİZ

“Görevi kötü kullanma” suçundan dolayı hakkında açılan soruşturma kapsamında Hatay İl Emniyet Müdürü Ragıp Kılıç her ne kadar üzerine düşen görevi yaptığını iddia etse de yapılan incelemeler sonucu 2012-2015 yılları arasında TEM ve İstihbarat Şube arasında koordinasyon problemi olduğu belirtildi.

Yapılan ihbarlar doğrultusunda MİT dış makam notuyla bombanın patlayacağı aracın Hatay’da olmak ihtimalini dile getirdi. Ancak Hatay İl Emniyet Müdürlüğü bütün birimleriyle arama yapmadı, sınırlı olarak yapılan uygulamalarla yetinildi ve şüpheli şahısların yakalanması için savcılıkla herhangi bir işbirliği yapılmadı. Ve bomba yüklü araçlar Reyhanlı’ya herhangi bir güvenlik kontrolüne takılmadan girdi.

Davayı takip eden avukatlardan Sevinç Hocaoğulları Reyhanlı Katliamı Davası’na ilişkin değerlendirme yaptı:

Hrant Dink’in katledilmesinden yıllar sonra yapılan teknik incelemelerde bir kısım emniyet mensubunun Trabzon’dan cinayetin işlediği noktaya kadar katil Ogün Samast’ı adım adım izlediği orata çıktı.

Ve bugün bu emniyet mensupları Hrant Dink dosyasında ihmalden değil doğrudan cinayetin asli faili olmaktan yargılanıyorlar . Reyhanlı ya da 10 Ekim gibi katliamlar göz göre göre gelirken emniyet ve istihbarat birimlerinin tavrı sadece ihmal değil katillere yol vermek olarak değerlendirilmelidir.

Bugün Ankara Katliamı öncesinde de ihbarlar olduğu ve intihar eylemcisi ile kimi diğer sanıkların teknik takipte olduklarını öğreniyoruz. Bu katliamların tamamının aydınlatılması ve yeni katliamların yaşanmaması için kamu görevlileri de dahil olmak üzere sorumluluğu olan herkesin yargılanması, katliamla ilişkisi olan kamu görevlilerinin koruma altına alınmaması gerekiyor.

(Kaynak: Sendika.Org)