Rasim Ozan Kütahyalı Sabah'taki köşesinden Fethullah Gülen'e açık mektup yazdı. Kendisine Fethullahçı denmesine neden olan iddiaları yazmayı da ihmal etmeyen Kütahyalı'nın açık mektubu cemaatçi diliyle yazması dikkat çekti. Kütahyalı'nın köşe yazısı şu şekilde:

"Hocaefendi'ye açık mektup

Muhterem Hocam dün yayınlanan konuşmanızda siz de bu meselenin geldiği korkunç vaziyetten rahatsızlığınızı belirttiniz. Çok haklısınız. Şu an her gün daha da büyüyen bu yangını bir hamlesiyle söndürebilecek kudrette tek ama tek kişi var: O da sizsiniz Hocam.

***

Muhterem Hocam siz de çok iyi biliyorsunuz ki bu meselenin özü şu an konuşulan kamuflaj konular değildir. AK Parti hükümeti ile sizin manevi önderliğinizdeki Hizmet Hareketi'nin esas problemi devlet meselesine ilişkindir.

Sizin kesin ve net tek bir konuşmanızla bu mesele çözülebilir.

***

Hizmet Erlerinin devlet kademelerinde görev alması anaların ak sütü gibi haklarıdır. 'Cemaat devlete sızıyor, Cemaat devleti ele geçiriyor' diyen Ergenekonculara karşı cansiperane ve en etkili savaşanlardan biri ben oldum Hocam. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz.

Bana şu ana kadar yapılmış hakaretlerin çoğunluğu Hizmet'in haklarını savunmam sebebiyledir. Yangın yerine dönmüş bu ortamda bile yine söylüyorum: Hizmet mensupları devlete sızmaz, devlete girer ve istediği her pozisyonda çalışır.

***

Ergenekoncuların cemaat istihbaratı, cemaat polisi ve cemaat yargısı dediği şey Hizmet Erlerinin memur bürokrat ve yargı mensubu olabilmesiydi. Onlara göre Hizmet mensuplarının ve dindarların tamamı devletten kovulmalıydı. Sadece Laikçi Kemalist azınlık devlette olmalıydı. Ve bu azınlık da milletin seçtiği hükümetleri iktidar yapmamalıydı.

Seçilmiş hükümetler ya bu atanmış vesayetçilere teslim olacaktı ya da meşru hükümetlerin zarar görmesi, yıpranması ve sonuçta da devrilmesi için her şey yapılacaktı.

Ne tuhaftır ki şimdi bu azgın azınlık şu son olaylarda cemaat yandaşı bir pozisyon alıyor Hocam.

***

2007-12 arası bu millet bu vesayetçi düzene karşı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi liderliğinde ayaklandı ve bu düzeni yıktı.

Şüphesiz bu haklı isyanda Hizmet Erlerinin çok büyük payı var. Sizin manevi önderliğinizin önemi çok büyük. Hatta eski rejim yandaşları darbe davalarındaki gelişmelerden sizi sorumlu tuttu. Bana da o dönem verdiğim mücadele sebebiyle "Fethullahçı" dediler.

Hizmet Hareketi ile organik bir bağım yoktu ama bu sözden hiçbir zaman rahatsız olmadım. Hizmet Hareketi'ne bağlı olduklarını bugün artık kendileri de açıkça söyleyen polisler ve savcılar kelle koltukta mücadele ettiler. Hataları olsa da özünde çok haklı bir mücadeleydi bu...."

Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.