Referandumda “Hayır”ın çıkmasının ülkenin hayrına olacağını savunan Prof. Dr. Metin Günday, “1982 Anayasası faşist bir anayasaydı ama bu ondan daha beter. Osmanlı döneminden, 2. Mahmut’tan geriye giden bir değişikliktir. Bunun adı Padişah anayasadır” dedi. 

AKP ve MHP'nin birlikte Meclis'ten geçirdiği Anayasa paketini ve Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde yapılacak olan referandumu değerlendiren hukukçu Prof. Dr. Metin Günday ve Uluslararası Ceza Hukuku, Anayasa ve İdare Hukuku konularında yaptığı çalışmalarla tanınan Yar. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, referandumda çıkacak olan “Hayır” kararının ülkenin hayrına olacağını savundu. 

‘OHAL OLAĞANLAŞTI’

DİHABER'de yer alan haberine göre, OHAL’in Türkiye’de olağan hale getirildiğini belirten Prof. Dr. Günday, ülkenin yıllardır OHAL ve sıkıyönetim yasalarıyla yönetildiğini hatırlatmasında bulundu. Özellikle son dönemde ilan edilen OHAL ile birlikte her şeyin normal gösterilmeye çalışıldığını dikkat çeken Günday, “KHK’larla öyle düzenlemeler yaptılar ki, OHAL bir süreden sonra kaldırılsa bile onun etkileri devam edecek. Mesela bu süreçte KHK’larla kamu görevinden ihraç edilmiş insanlar, bir daha asla bu görevine dönemeyecek çünkü düzenlemeler o şekilde hazırlanmış. Ancak bunun bu şekilde olmaması gerekiyordu, yani bir kamu görevlisi OHAL süresince görevinden açığa alınabilir” dedi.

‘BUNUN ADI PADİŞAH ANAYASASIDIR’

Mecliste kabul edilen başkanlık yasasını öngören anayasa değişikliğiyle “tek adam” rejimi getirilmeye çalışıldığına vurguda bulunan Günbay, referandum da çıkacak “Hayır” kararının ülkenin hayrına olacağını söyledi. Günday, “Eğer anayasa değişikliği halktan da geçerse o zaman Türkiye bambaşka rejim altına girecek ve o zaman biz hep ‘tek adam’ rejimi ile yönetileceğiz. OHAL varken meclise gelen anayasa değişikliğini kimse tartışıp konuşamıyor zaten, mecliste bile muhalefet milletvekilleri tartışırken üzerlerine saldırılıyor.1982 anayasası faşist bir anayasaydı ama bu ondan daha beter. Osmanlı döneminden 2. Mahmut’tan geriye giden bir değişikliktir. Bunun adı Padişah anayasadır” ifadelerini kullandı. 

‘HAYIR ENGELLENECEK’

Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde ülkenin hep OHAL ile yönetileceği vurgusunda bulunan Günday, şu değerlendirmelerde bulundu: “ Türkiye’de iktidarda olduğu 15 yıl boyunca her konuda yanılan bir Cumhurbaşkanına tüm yetkilerin verilir mi? Anayasanın referandumdan geçmesi halinde artık OHAL ilan etmeye gerek kalmayacak çünkü o şekilde bir rejim kurulmuş olacak. Bu yasa ile yargının bütün yetkileri Cumhurbaşkanına geçmiş olacak. Türkiye bir sistem değişikliği değil tamamen rejim değişikliği ile karşı karşıyadır. Kimse bu süreçte özgürce ‘Hayır’ı için muhalefet edemeyecek ve bir vali çıkıp bütün toplantı gösterileri yasaklayabilecek.”

‘OHAL ARTIK SİYASİ İHTİYAÇTAN UZATILIYOR’

Uzatılan OHAL’i gerektirecek durumların olmadığına dikkat çeken Yar. Doç. Dr. Altıparmak da , OHAL’in siyasi ihtiyaçtan dolayı uzatıldığının altını çizdi. Mevcut OHAL ile 90’lı yıllar da ilan edilen OHAL arasında farkları anlatan Altıparmak, “Daha önce ilan edilen OHAL ile şuanda ki OHAL arasındaki fark, bu süreçte yapılan kanun değişiklikleridir. Yani OHAL kalktıktan sonrada bunlar geçerli olacak. O yüzden kimse gelecekte ne olacağını bilmiyor. Buna ilişkin alınacak kararlarda keyfi olmaya mahkum çünkü aslında bu kurallar bu süreçte öyle yazılmamalıydı. Kumu görevlerinden ihraç edilen kişilerin iç hukukta gidebilecek bir yol göremiyorum. Bunun için devlet ya kendisi karar verip bir düzenleme yapacak yada AHİM karar verecek” dedi.

‘SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEKİ BASKI BÜTÜNÜN PARÇASI’

OHAL süresi içerisinde kullanılacak yetkileri hukuken kestiremediklerini dile getiren Altıparmak,“ Farklı görüşlerin dillendirilmesine olabildiğince zorlaştıracaklar. Ama Ceza hukukunu mu yoksa idari yaptırımlarını mı kullanırlar bizde kestiremiyoruz. Ama ihraç edileceği korkusuyla herhangi birisi ‘hayır’ kampanyasını nasıl destek verecek yada yürütecek?” sözlerine dikkat çekti. Sosyal medya üzerinden artan gözaltı ve tutuklamalara da değinen Altıparmak, bununda bütünün içinde okunması gerektiğine işaret etti. Altıparmak, “Muhalif bütün medya organlarının kapatıldığı bir ortamda, insanlar elbette kendini sosyal medya üzerinden ifade etmeye çalışacak. Artık sosyal medya muhalif seslerin çıktığı tek ortam bunu kökten kapatamadıkları için zapturapt altına almaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu.