Dün akşam Bahçelievler Adnan Kahveci Bulvarı’nda yaşanan saldırının ardından Kocasinan Polis Merkezi Asayiş Büro Amirliği’nde tam bir hukuk skandalı yaşandı. Avukatların ısrarlarına dayanamayan polisler, en sonunda karakolu bırakıp gitmeyi uygun gördüler.

SoL Portal'daki habere göre, dün gece İstanbul Bahçelievler'de Gezi Parkı direnişine destek amacıyla yapılan eyleme bir grup saldırmış ve 5 yurttaşı yaralamıştı.

Saldırıda yaralanan Ramazan Biçer ve görgü tanıkları F.Ö.D ile İ.A. saldırıya ilişkin ifade vermek üzere Bahçelievler Polis Merkezi’ne müracaat ederek şikayette bulunduktan sonra, dört saldırganın Kocasinan Polis Merkezi Asayiş Büro Amirliği’nde gözaltında tutuldukları bilgisi verilmesi üzerine teşhis işlemi için buraya yönlendirildiler. Tanıklardan İ.A.’nın verdiği bilgiye göre, saldırı esnasında saldırgan grubun elebaşı olan ve bıçakla bir genci yaralayan şahıs polis merkezinin dinlenme odasında iken, teşhis işlemi esnasında teşhise tabi tutulmaksızın salıverildi.

OLAYI TERS-YÜZ ETTİLER

Ancak skandallar bununla da sona ermedi. Teşhis tutanağını imzalamadan önce okumak isteyen şikayetçi, tanık ve avukatlar olayın akışının beyanlarının tam tersi yansıtıldığını gördüler. Hem şikayetçi hem de tanıkların anlatımına göre, 41 AU 220 plakalı beyaz bir Mercedes’in içinden çıkan üç kişi yakınlardaki Londra Kafe isimli kafeden çıkan yaklaşık 20 kişilik bir grupla birleşerek saldırmış olmasına rağmen, teşhis tutanağında aracın plakasının belirlenemediği ve gerçekte saldırıya uğramış olan grubun Londra Kafe’ye saldırdığı yazıyordu. Ayrıca, hukuken teşhis esnasında teşhise tabi tutulanların fotoğraflarının çekilmesi ve çekilen fotoğrafların teşhis tutanağına eklenerek teşhis edilen şahıslar üzerinde herhangi bir şüpheye mahal verilmemesi gerekirken, polisin herhangi bir fotoğraf çekmediği ve dolayısıyla teşhis tutanağında da fotoğraf bulunmadığı tespit edildi.

Avukatların bu konuda polisi uyarması üzerine görevli polisler, “biz bu şekilde çalışıyoruz ister kabul edersiniz ister çekip gidersiniz“ diyerek cevap verdi. Bunun üzerine avukatlar tarafından nöbetçi savcı ile telefonla irtibat kuruldui ancak yapılan tüm bu hukuksuz uygulamalar savcıya aksettirilmesine rağmen avukatlar savcı tarafından baştan savıldı.

POLİS KARAKOLU BIRAKIP GİTTİ!

Bu durum karşısında müşteki tanıklar ve avukatlar söz konusu hukuka aykırı işlemleri teşhis tutanağının altına şerh düşerek imzalamak istedi ancak polisler buna da engel oldu. Önce şerh beyanını savcıya okuyup onay almak isteyen polisler avukatlar tarafından savcının böyle bir yetkisinin olmadığını, avukatın her tutanağa tespit ettiği hususları geçirme veya şerh düşme hakkı bulunduğu ve bu hakkın savcının keyfiyetine bırakılamayacağı yönündeki tepkileri üzerine savcı ile konuşma bahanesi ile teşhis tutanağını da alarak karakoldan ayrıldılar.

Şikayetçi, tanıklar ve avukatlar yaklaşık bir saat polis merkezinin bahçesinde polislerin geri dönmesini bekledikten sonra asayiş büro amirliğinin bulunduğu kata çıkarak kapalı olan kapıyı uzun süre çaldılar. Fakat kapıyı açan olmadığı gibi, karakol binasının nöbetçi amirliğinde görevli polis memuru tarafından nöbetçi savcının asayiş büro amirliğinde görevli polislere teşhis tutanağını tarafların imzadan imtina ettiği şerhi düşülerek savcılığa götürülmesi talimatı verdiği bildirdi.