RUKEN ADALI - MUŞ / ANF

Muş'ta 20 yıl önce 4 köylünün öldürüldüğü olay "PKK infazı" olarak yansıtılmak istendi ancak 20 yıl sonra hazırlanan iddianamede, "Bu bir JİTEM infazıdır" denilerek dönemin Muş Alay Komutanı Naim Kurt hakkında dava açıldı. Derileri yüzülen, gözleri oyulan köylüler daha sonra kurşun yağmuruna tutulmuş, cansız bedenleri su kenarına atılmıştı.

Köylüler arasında 'Şıh' olarak bilinen Mehmet Emin Bingöl, Mahmut Acar, Ali Can Öner ve Yakup Tetik'in cesetleri, 6 Kasım 1993 tarihinde Yenikent Göçmen Evleri mevkiinde su kanalı kenarına bırakılmış halde bulundu.

4 kişinin uzun namlulu silahlarla öldürüldükleri anlaşılırken, her birinin üzerinde en az 10 kurşun yarası tespit edildi; olay yerinde 45 adet kalaşnikof mermisi bulundu. Mehmet Emin Bingöl'ün boynunda asılı olan notta ise "Düşmana hizmet ve örgüte ihanetin sonu budur. Kahrolsun ajanlık, yaşasın PKK" ibaresi yazılıydı.

İnfazın ardından 20 yıl geçtikten sonra Van 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dönemin alay komutanı Naim Kurt hakkında "Birden fazla kişiyi aynı sebeple ve taammüden öldürme, halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik etme, cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma" suçlarından dava açıldı.

İddianamede yer alan bilirkişi raporuna göre, olay yerine sağ olarak getirilen 4 köylü, yüzü koyun yere yatırıldıktan sonra, 2-3 metre mesafeden uzun namlulu silahlarla vurularak öldürüldü.

İddianamede tanık anlatımları da yer aldı. Bu tanıklardan biri, dönemin CHP Muş İl Başkan Yardımcısı Abdülselam Kişi.

Yakılarak boşaltılan Kızılağaç köyünde kalan eşyalarını almak üzere gittikleri köyden Muş'a dönerken 53 kişi ile birlikte gözaltına alınan Kişi, 3 gün Muş İl Jandarma Komutanlığı'nda, 10 gün de Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılmıştı.

Kişi, şu ifadeyi vermişti: "Ölen şahıslardan Mahmut Acar ve Alican Öner de bizim gruptaydı, buradan Muş İl Jandarma Alay Komutanlığı'na götürüldük. Daha sonra Alican Öner, Mahmut Acar, Cihat Yiğit ve beni ayırıp içi su dolu bir odaya götürdüler. Burada Yakup Tetik ve 'Şıh' olarak bilinen Muhammet Emin de vardı. Hatta Şıh bana 'Bizi burada öldürecekler, keşke seni getirmeselerdi' dedi. Ben daha sonra gözümü açmayı başardım, toplam 6 kişi olduğumuzu gördüm. Bir ara tuvalet için izin isteyip dışarı çıktık. Koridorda benim tanımadığım ancak beni tanıyan bir asker beraber dışarı çıktığımız Alican Öner, Mahmut Acar, Cahit Yiğit ve beni ayrı bir odaya diğerlerinin yanına çıkardı. Bu asker, beni tanıdığı için 'Sizin terör ile işiniz olmaz' demişti. Yakup Tetik ve Mehmet Emin Bingöl o sulu odada kaldı."

O dönemde "Tim Ahmet" olarak Mahmut Yıldırım'la karşılaştığını da anlatan Kişi, "Benim karnıma yumruk atarak, seni öldürmemişler mi diye sordu. Ben de yok diye cevap verdim. Bir daha orada görmedim" dedi.

Kişi, 4 kişinin jandarma tarafından öldürüldüğünü düşündüğünü söyledi, "Çünkü bulundukları yer jandarma alayına 2-3 kilometre mesafededir ve asfalt yol kenarıdır. Buralarda askeri vurucu güçler vardır, örgüt mensuplarının buraya gelip infazı mümkün değildir" dedi.

'İKİ GÖZÜ OYULARAK ÇIKARILMIŞTI'

İşkenceyle öldürülen Mahmut Acar'ın yeğeni Erkan Acar da, cenazeyi almak üzere gittiğinde amcasının kafatasının yarısının olmadığını, vücudunda darp izlerinin bulunduğunu söyledi. Acar, gördüklerini şöyle anlattı: "Alican Öner'in iki gözü oyularak çıkarılmıştı. Şıh olan Mehmet Emin Bingöl'ün yüzünün bir tarafından sakalı derisi ile birlikte yüzülmüştü, kesici aletle yapıldığı belliydi, ayrıca bütün cenazeler yerlerde sürüklenmişti."

Tanık İhsan Esmer de, öldürülenleri Alay Komutanlığı'nda gördüğünü söylerken, tanık Şeyhmus Acar, ağabeyi Mahmut Acar'ın, "Mehmet Emin Bingöl ve Yakup Tetik perişan haldeler, işkence görüyorlar" dediğini aktardı.

NOT EYLEMİ GİZLEMEK İÇİN OLAY YERİNE BIRAKILDI

"Olayda bulunan notun, asker ya da polisler tarafından eylemin gizlenmesi amacıyla olay yerine bırakıldığının anlaşıldığı" belirtilen iddianamede, şöyle denildi:

"Bu bağlamda tutarlı tanık anlatımları, Yeşil (K) Mahmut Yıldırım'ın olay tarihinde bölgede bulunması, gözaltında bulunan şahısların bir kısmı ile görüşmesi eylemin JİTEM örgütü ile bağlantılı kişi veya gruplar tarafından işlendiği, şüpheli Naim Kurt'un da JİTEM örgütü ile bağlantılı olduğu, emir ve talimat aldığı ve örgüt hiyerarşisi içerisinde yer alarak PKK terör örgütüne yardım ettiklerine kanaat getirdiği maktulleri infaz ettirdiği sonucuna ulaşılmıştır."

İddianamede 4 köylünün infazının "JİTEM'in faaliyetleri kapsamında gerçekleştiği" açık bir şekilde yazıldı.

Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk duruşması görülen davada, sanık Naim Kurt, o dönemde Alay Komutanı olmadığını öne sürdü. Alay Komutanı'nın Savaş Aksoy olduğunu söyleyen Kurt, kendisinin ise yardımcısı olduğunu, olay zamanında Muş'ta bulunup bulunmadığını hatırlamadığını savundu. Mahkeme, infaz döneminde Muş Alay Komutanı'nın belirlenmesi için ilgili kurumlara yazı yazılmasına karar verdi.

Muş Barosu Başkanı Feridun Taş, dönemin DYP milletvekillerinin gözaltındaki kişilerin sağ kurtarılması için girişimlerde bulunduğunu, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ile de görüştüğünü hatırlattı, "Ancak o milletvekilleri bugün hayatta değiller. O nedenle Tansu Çiller'in tanık olarak dinlenmesi talebinde bulunduk. Ayrıca dönemin Muş Baro Başkanı'nın da girişimleri olmuştu. Onun ve diğer tanıkların dinlenmesi talebini ilettik. Mahkeme, dönemin alay komutanının belirlenmesinin ardından taleplerimizi değerlendirecek" dedi.

Davanın bir sonraki duruşması 24 Mart'ta Van 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.