PKK’ye bağlı  Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargah Komutanlığı gerilla alanlarına yönelik hava saldırılarına ilişkin yaptığı açıklamada kayıpları hakkında bilgi verdi. Komuta Konseyi üyesi  Şervan Varto”nun (Önder Aslan) hayatını kaybettiği bildirildi.

Açıklama şu şekilde :

“Bu saldırıların bir sonucu olarak 1’i çocuk olmak üzere çok sayıda sivil insanımız yaralandığı gibi, bölge halkı maddi zararlara uğramış ve birçok alanda orman yangını başlamıştır. Yüksek duyarlılık ve tedbirlerinden dolayı gerillamız nicel anlamda ciddi kayıplar vermezken, Komuta Konseyi üyemiz “Şervan Varto” yoldaş şahadete ulaşmış, 3 yoldaşımız ise yaralanmıştır. Şervan Varto yoldaş, tesadüfen bulunduğu bir yere isabet eden bir roket sonucu şehit düşmüştür.

24 Temmuz günü AKP hükümetinin ve Erdoğan’ın siyasi ve askeri anlamda en büyük hatasını yaptığı gün olarak tarihe geçecektir. Kürt sorunu gibi Türkiye’nin en temel sorununun çözümünde 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı gibi önemli bir düzeye ulaşılmasına rağmen, bugün Erdoğan’ın ve AKP hükümetinin savaş kararı alarak hareketimize, halkımıza ve Türkiye demokrasi güçlerine dönük topyekun bir saldırıyı başlatmış olması Kürt halkına ve demokrasi güçlerine düşmanca zihniyetinin ve tutumunun bir göstergesidir. Açık ki bu karar, kesinlikle Türkiye toplumunun çıkarı düşünülerek değil, diktatör olma hırsıyla iktidar ve seçim hesapları uğruna alınmıştır. Kirli iktidar hesapları için Kürt ve Türk gençlerinin kanını dökme sürecini başlatan Erdoğan bu uygulamasıyla Kürt Özgürlük Hareketi’ni darbeleyerek zayıflatmayı, böylece HDP’yi barajın altına düşürmeyi, yine geliştirdiği savaşla tüm milliyetçi kesimlerin oylarını almayı ve diktatörlük hayallerini gerçekleştirmeyi arzu etmektedir.

Hareket olarak bizler Önder Apo’nun 2013 Newroz çağrısına hep bağlı kaldığımız gibi, Önderliğimiz üzerindeki tecride, siyasi soykırımlara, askeri operasyonlara, baraj ve karakol yapımlarına rağmen tek taraflı ateşkes pozisyonunda durmayı görev bildik. Esas olarak Ağrı-Diyadin saldırısı ve 30 Haziran hava saldırısı ateşkesin sonlandırıldığı anlamına gelmesine rağmen, yine de tarafımızdan kararlı bir biçimde bugüne kadar ateşkes pozisyonunu sürdürmeye özen gösterilmiştir. Suruç’ta gerçekleşen katliama misilleme amacıyla bazı yerel birimlerin yaptığı kısmi misilleme eylemleri ateşkesin tarafımızdan bozulduğu anlamına gelmediği gibi, zaten bu eylemler bir merkezi karardan ziyade tepkisel çıkışlar biçiminde gelişmişlerdir.

Ancak şu anda Türk devleti tarafından yürürlüğe konulmuş bulunulan topyekun savaş saldırısıyla bizlerin tek taraflı olarak ateşkesi sürdürmemizin koşulları da ortadan kaldırılmıştır. Gelişen saldırılara karşı kendimizi savunma hakkımız temelinde topyekun saldırıya karşı topyekun direniş geliştirerek özgürlük ve demokrasiyi savunma görevi tarihsel bir görev olarak önümüze çıkmış durumdadır.

Tüm kamuoyu, Türkiye toplumu, yurtsever halkımız ve demokrasi, barış, kardeşlik yanlısı kesimler bilmeli ki, biz her şart altında özgürlük ve demokrasi çizgisinde kararlı durmayı bilecek bir hareketiz. Bugün önümüze kapsamlı bir mücadele ve direniş süreci gelmiş bulunmaktadır. Bu yeni ve zorlu mücadele döneminde başarı şansımızın her zamankinden çok daha yüksek olduğu açık ortadadır. Halkımızın örgütlü mücadelesi ve gerillamızın kararlı-güçlü performansı, AKP ve Erdoğan’ın şahsında Türk sömürgeciliğinin yenilgisini kesin bir olguya dönüştürecektir. Türkiye toplumunun hiçbir değer yargısıyla kesinlikle bir sorunumuz olmadığı gibi, bu savaş bir PKK ve Türk devleti savaşı olmaktan ziyade, Erdoğan diktatörlüğü ve Kürdistan halkı ile Türkiye demokrasi güçlerinin savaşı durumundadır. Kürdistan gerillası, tüm Türkiye toplumunun demokrasi ve özgürlük savaşçıları olarak halkıyla ve demokrasi güçleriyle birlikte kazanmayı kesinleştirecek güce, performansa ve yetkinliğe sahiptir. Bu açıdan içine girilen yeni mücadele döneminin büyük bir tarihi direniş ve zafer yürüyüşü olacağı kesindir.

Erdoğan ve şürekası kurnazca ve alçakça bir biçimde hareketimizi DAIŞ’le aynı kefeye koyarak dünya kamuoyunu aldatma manevraları yapmaktadır. Bununla demokrasi güçlerine ve Kürdistan halkına karşı geliştirdiği soykırım savaşının üstünü örtmeye çalışmaktadır. DAIŞ’le gerçekleştirdiği kirli ittifaklar açığa çıktıkça zorlanan ve DAIŞ eliyle bizi yenemeyenler, şimdi DAIŞ’in gölgesi altında faşizm ve katliam uygulayarak devrim hareketini geriletmek istemektedir.

Uluslararası güçler şunu iyi bilmeli ki, bölge halklarına musallat olan DAIŞ’e karşı kahramanlık destanları yaratan gerillalarımıza dönük Türk devletinin ve AKP hükümetinin şarlatanca gerçekleştirdiği saldırganlığına ve barış sürecini bozup savaşı halklarımıza dayatmasına onay vermelerinin hiçbir etik anlayışla alakası yoktur. Her şeyi çıkar çerçevesinde esas alan uluslararası güçlerin şimdiye kadar DAIŞ’le kirli ittifaklar yapıp halkımıza saldıran AKP rejimine ortak olmamaları ve halkımızın haklı talepleri karşısında durmamaları gerekir.

Tüm hukukunu ayaklar altına alarak Önderliğimiz üzerinde tecrit ve işkence sistemini uygulayanlar, halkımız ve gerillamızın Önder Apo çizgisinde zafer yürüyüşünü durduramayacaklardır. Kahraman şehitlerimizin yolunda ilerleyen devrim güçleri, faşist-ırkçı zihniyet sahiplerinden hesap soracak, tarihin bu önemli aşamasını büyük bir zafer direnişine dönüştürecek ve kazanmayı bilecektir. AKP ve Erdoğan’ın kirli hayalleri kursaklarında kalacak, halklarımızın özgür ve demokratik geleceği yolunda yürütülen mücadele, tüm faşist bariyerleri yerle bir edecektir.”