KCK operasyonu adı altında 8 bin Kürt çeşitli gerekçelerle tutuklanınca PKK de tutuklamalara başladı. Zaman zaman asker ve memurları kaçıran PKK geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da yol keserek, AK Parti Kulp İlçe Başkanı Veysel Çelik'i kaçırmıştı. Daha sonra da Çelik’i tutukladıklarını açıkladılar.

 

Yine geçtiğimiz Cuma günü Bitlis-Hizan karayolunda PKK tarafından gerçekleştirilen yol kontrolü sırasında 6 korucunun tutuklaması ardından, Çeltikli korucularının tamamı silah bıraktı.

 

Bitlis merkeze bağlı Çeltikli köyü yakınlarındaki Hemkok mevkiinde yol kontrolü eylemi gerçekleştirerek 15 aracı durduran militanlar köy muhtarı ve korucu Arafat Melek ile İlyas Demir, Davut Melek, Fesih Bodur, Sıddık Bodur ve Burhan Çapar adlı korucuları tutukladı. Eylem sırasında köy muhtarı da olan korucu Arafat Melek’e ait araç da ateşe verildi.

 

Konuyla ilgili ANF’ye bilgi veren bir korucu yakını olaydan bir gün sonra Çeltikli köyü korucularının tamamının silah bıraktıklarını söyledi. 3 buçuk ay önce de karakol Komutanlığının operasyonlara korucuları çıkarılmasına itiraz eden korucuların silah bırakma kararı aldıklarını belirten adının açıklanmasını istemeyen korucu yakını, Bitlis Valisi Nurettin Yılmaz’ın kendilerinin operasyonlara çıkarılmayacakları konusunda söz vermeleri üzerine kararlarını ertelediklerini söyledi.

 

Geçtiğimiz gün aralarında köy muhtarının da bulunduğu 6 korucunun PKK tarafından alıkonulmasının ardından operasyon başlatılacağı bilgisinin kendilerine ulaşması üzerine köydeki 42 korucunun tamamının silahlarını bıraktıklarını belirten korucu yakını,” Yakınlarımızın gerillalar tarafından alıkonulmasından sonra defalarca yetkililerle görüşmeye çalıştık ancak sadece karakol komutanı bize sabırlı olun demekten öteye gidemedi. Akrabalarımızın kaçırılmalarının ertesi günü askeri yetkililer operasyon başlatacaklarını söylediler. Operasyon düzenlenmesi halinde akrabalarımızın hayatlarının tehlike altına gireceğini bildirerek, köydeki 42 silah ve korucu kimliklerimizi Çeltikli Jandarma Karakolu’na teslim ettik. Bizler operasyon düzenlenmesini değil; yakınlarımızın müzakereler yoluyla kurtarılmalarını talep ediyoruz “ dedi.

 

Koruculuğu bırakma kararlarının 90’lı yıllara dayandığını belirten korucu yakını, 1991 yılında köylerinde 17 korucu olduğunu; bu korucuların Bitlis İl Jandarma Karakol Komutanlığı’na silahlarını teslim etmek için giderlerken araçlarının gerillalar tarafından durdurularak beraberlerindeki silahlara el konulduğunu söyledi. El koyma olayının ardından 3 korucu hakkında “yardım yataklık” suçlamasıyla dava açıldığını; dönemin Çeltikli Jandarma Karakol Komutanının kendilerine koruculuğu bırakmamaları halinde 3 kişinin salıverileceğini söylediğini belirten korucu yakını; tehdit ve şantaj ile silah almaya zorlandıklarını söyledi.

 

KORUCU FESİH BADUR’UN KARDEŞİ İHD’YE BAŞVURDU

Geçtiğimiz Cuma günü Bitlis-Hizan Karayolu’nun 26’ncı kilometresinde yol kontrolü yapan PKK’liler tarafından tutuklanan koruculardan Fesih Badur’un ağabeyi Cabbar Badur, İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) resmi başvuruda bulundu.

 

Konuyla ilgili açıklama yapan İHD Bitlis Temsilcisi Hasan Ceylan, Fesih Badur’un durumundan endişe eden ailesinin kurumlarına başvurarak Fesih Badur ile ilgili girişimde bulunmalarını istediğini söyledi. Badur ailesi adına Fesih Badur’un kardeşi Cabbar Badur, kardeşinin hayatından endişe duyduklarını belirterek İHD’den kendilerine yardımcı olmalarını istediklerini belirten Ceylan; konunun üzerine ivedilikle gideceklerini söyledi.

 

Fesih Badur ve diğer korucuların ailelerine sağ salim kavuşması için öncelikle bölgedeki operasyonların durdurulması gerektiğine işaret eden Ceylan hükümete kendilerine yardımcı olmaları çağrısında bulunarak şunları belirtti:

 

”Devlet ve Hükümet bu konuda bir girişimde bulunamıyorsa insan hakları kuruluşlarından girişimde bulunmalarını istemeli ve bize yardımcı olması gerekir. Biz insanların alıkonulmasına karşı olmakla birlikte alıkonulanların serbest bırakılması için girişimlerimizi sürdüreceğiz. Yaşanan şiddet ve savaş ortamının daha fazla derinleşmemesi için hükümet ve devletin Kürt sorununa kalıcı bir çözüm bulmalıdır. 30 yılı aşkın bir süredir devam etmekte olan ve her geçen yıl şiddetini daha da arttırmakta olan yorucu savaş bizlere göstermiştir ki, mevcut sorun askeri harekatlar ve operasyonlarla çözülemez.”