PKK'nin silahlı kanadı olan HPG (Hezen Parastina Gel - Halk Savunma Güçleri), Bingöl’de 9 Ekim günü polis yetkililerine düzenlenen saldırı ardından infaz edilenlerin sözkonusu saldırıyla hiçbir ilgilerinin olmadığı yönünde açıklama yaptı.

HPG, yaptığı yazılı açıklamada, “9 Ekim günü Çewlik'te (Bingöl) yaşanan olayla ilgili olarak 10 Ekim günü gerekli açıklama tarafımızdan yapılmıştı. Yapmış olduğumuz bu açıklama geçerliliğini korumaktadır” dedi.

ANF'de yer alan açıklamada, “Ancak aynı gün Çewlik'in Dêrahînê (Genç) ilçesindeki olayla bu olayın herhangi bir ilişkisi yoktur. Her iki olayın birbiriyle hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen, en üst düzeyde Türk devlet yetkilileri, 'Bingöl'de polislerimizi vuranlar öldürüldü' diyerek kamuoyunu ve toplumu yalan-yanlış bir şekilde bilgilendirmişlerdir. Oysa Türk devletinin elindeki teknik imkanlar, her iki olayın ilişkisinin olup olmadığını kısa sürede kanıtlayabilecek düzeydedir. Buna rağmen her iki olayı birbiriyle bağlantılandırma tamamen bir çarpıtma ve sahtekarlıktır” denildi ve şu bilgiler paylaşıldı:

9 Ekim günü bir görev amacıyla Erzurum eyaletinden Amed eyaletine geçmek isteyen Bahoz Amed (Ramazan Özmarkar) arkadaş, yanında gençlik biriminden Emre Ekinci ve Ömer Topal olduğu halde ilişkiye geçtikleri yurtsever ve demokrat bir insan olan Ali Bozan ile birlikte yola çıkmışlardır.

Bu arkadaşlarımız sivil kıyafetli olup, yanlarında savunma amaçlı 2 silah dışında herhangi bir şey bulunmamaktadır. Ancak bu hareketleri polisin bilgisi dahiline girmiştir. Bu grubun nereden nereye hareket ettiğini bilen devlet güçleri Dêrahînê'de pusu kurmuşlardır. Çewlik'teki polislerin ölümüne karşılık bilinçli ve planlı bir biçimde dur ihtarı yapılmadan arkadaşlarımız infaz edilmişlerdir.

Olayın gerçeği budur; bu olayın Çewlik'teki polis olayıyla hiçbir alakası yoktur. Türk devlet güçleri bilinçli bir biçimde pusu kurarak bir gerillamızı, değerli 2 genç sempatizanımızı ve emekçi bir yurtsever insanımızı katletmiştir. Bilinçli bir biçimde yapılan bu katliamın üstünü örtmek için, 'Bingöl olayını yapanları vurduk' diyerek kamuoyunu yanlış yönlendiren Türk devlet yetkilileri bu olaydan sorumludur.