PKK'ya yakınlığı ile bilinen Fırat Haber Ajansı'na yapılan açıklamada şöyle denildi:

"Bu durumda güçlerimiz, saldırılar karşısında kendisini daha etkili savunacak, fakat saldırmayan, operasyona çıkmayan ve halka yönelmeyen güçlere karşı askeri eylemde bulunmayacaktır. Önümüzdeki sürecin nasıl bir karakter kazanacağı konusunda AKP hükümeti ve devlet güçlerinin yürüteceği politikaların etkili olacağı açıktır."

Eylemsizliği bitirme nedenleri

Açıklamada ayrıca 6.5 ayı aşan eylemsizlik sürecinde hükümet tarafından 'güven verici' bir adım atılmadığına dikkat çekilerek eylemsizlik sürecinin bitmesinin gerekçeleri şöyle sıralandı:

13 Ağustos 2010 tarihinden bu yana geçen 6,5 ayı aşkın bir süre içerisinde hükümetin, güven verici hiçbir adımı ve ciddi taahhüdü olmadığı gibi, öncelikli olarak yapılması gerekenler konusunda da tam tersi bir tutum içine girmiştir.

1- Mevsim koşulları nedeniyle çatışmalarda bir azalma olduysa da Kürt siyasetine karşı operasyonlar artarak sürdürülmüştür.

2- KCK davasında anadilde savunma hakkı dahi engellenerek bugüne kadar tek bir kişi bile bırakılmamış ve siyasi yaklaşımlarla oyalama ve pes ettirme taktiği uygulanmıştır.

3- Abdullah Öcalan'ın şartlarında hiçbir değişiklik yapılmadığı gibi sürdürülen diyaloglar müzakere düzeyine vardırılmamış ve sonuç alıcı kılınmamıştır.

4- Her gün toplu mezarlar açılmasına ve tüm ısrarlara rağmen, sürecin ilerlemesi yönünde Adalet ve Hakikatleri Araştırma Komisyonları kurulmamıştır.

5- Kürt halkının siyasal iradesi önünde bir engel olan yüzde 10 seçim barajı düşürülmediği gibi, Kürtlerin meclise girmemesi için AKP yeni hilelerle yeni yasalar çıkararak meclisteki Kürt temsilcilerinin en az sayıya indirilmesi için her türlü çabayı göstermiştir. Bu biçimde Kürt iradesinin tam olarak yansımadığı bir meclisin de yapacağı anayasanın dengesiz olacağı ve sorunu çözmeyeceği şimdiden görülmektedir.

Bu süreci yakından takip eden başta aydınlar, yazarlar, demokratik çevreler, liberal kesimler de takdir eder ki, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun demokratik özerklik temelinde çözümü için tek taraflı olarak sürdürdüğümüz ateşkes ve değişik çabalarımız karşılık bulmamıştır. Bu yüzden demokratik çözüm için geliştirdiğimiz eylemsizlik süreci, AKP hükümetinin izlediği inkar-imha politikaları nedeniyle geçerliliğini yitirmiştir. AKP hükümeti uzattığımız eli karşılıksız bırakarak süreci boşa çıkarıp anlamsızlaştırmış ve sonlandırmıştır.

Özellikle girmekte olduğumuz Mart ayında 8 Mart Dünya Kadın Gününde ve Kürt ulusal değerleri açısından kutlu bir gün olan Newroz sürecinde halkımızın geliştireceği normal, doğal kitlesel etkinliklere hükümetin yaklaşım politikası önemli olacaktır. Bu konuda ilgili olan tüm çevrelerin sürece sorumlu ve duyarlı yaklaşmaları büyük önem taşımaktadır.