Cumhuriyet Gazetesi yazarı Özgür Mumcu, siyasi davaların iktidarın pekişmesi için şart olduğunu yazdı.

Ergenekon davasında Yargıtay’ın verdiği kararın, siyasi davaların akıbetini siyasi belirlediğini ifade eden Mumcu, “Siyasi davalar varsa hukuk devleti yoktur. Siyasi davalarda hukukun en temel usul kuralları bile ihmal edilir, neticeyi yukarılardaki bilek güreşleri belirler. Siyasi davalara, hâlâ bir yargılama varmış havası verilmesinin sebebi ise, otoriter rejimin ilanı için şartların tamamen olgunlaşmaması” dedi.


Özgür Mumcu’nun Cumhuriyet’te yayınlanan “Adalet neyin temeli?” başlıklı yazısı şöyle:


Ergenekon davasında Yargıtay’ın verdiği karar, siyasi davaların akıbetini siyasi dengelerin belirlediğini bir kez daha gösterdi. İktidarın kendini güvenceye almak için Cemaatin taşeronluğuyla yürüttüğü süreç, siyasi ittifakların değişmesi sonucunda tarihe karıştı.

Siyasi bir davaydı. İnsanlar senelerce haksızca içeride tutuldu, hayatlarını kaybetti. Yargılamanın hukuka uygun seyretmediği hızla ortaya çıktı ve fakat bu durum seyredilmekle yetinildi. Neticede o vakitler Ergenekon da, Balyoz da, Odatv de, diğer siyasi davalar da iktidarın pekişmesi için şarttı.

Hakikaten kontrgerillayı aydınlatabilecek olan Mehmet Ağar ve Ayhan Çarkın gibilerinin yargılandığı davanın kamuoyunda neredeyse duyulmadan kaybolup gitmesi, iktidar blokunun aslında “derin devletle” bir meselesi olmadığının da açık bir işareti.

Siyasi davalar varsa hukuk devleti yoktur. Siyasi davalarda hukukun en temel usul kuralları bile ihmal edilir, neticeyi yukarılardaki bilek güreşleri belirler. Siyasi davalara, hâlâ bir yargılama varmış havası verilmesinin sebebi ise, otoriter rejimin ilanı için şartların tamamen olgunlaşmaması. İnanılsın ki o gün gelirse, yargının kimi zaman verdiği olumlu kararlara rastlanmayacak. Mesela kararları tanınmamakla tehdit edilen Anayasa Mahkemesi’nin dahi ya varlığı sorgulanacak ya üye kompozisyonu değiştirilecek.

Ergenekon davasında Yargıtay’ın kararı malumun ilamıdır ve iyidir. Ancak bu siyasi davalar döneminin bittiğinin bir göstergesi değil. Sadece siyasi bilek güreşinde yaşanan yeni safhanın ve siyasi ittifaklar sistemindeki değişikliklerin bir sonucu.

Siyasi davalar tüm hızıyla devam ediyor. Dün, Çağlayan’da birkaç saat arayla hem MİT TIR’ları davasının, hem de barış için akademisyenler davasının duruşması bu sebeple görüldü.

Bu davalar, başkanlık yolunda koşturan rejimin önünde gördüğü engelleri ezmek gibi siyasi bir işleve sahiptir. Zamanında Ergenekon davasının savcısı olduğunu söyleyenler, bugün de bu davaların fahri siyasi savcılarıdır.

Hukuk devleti açısından değişen bir şey yok. Bir ittifak bitti, başka ittifaklar kuruluyor. Bunlar da başka siyasi davalara sebep oluyor. Kaybeden, içine girdiği bu tuzaktan kurtulamayan insan haklarına dayanan hukuk devleti ilkesi.

Dokunulmazlıkların kaldırılması da aynı tuzağın bir parçası. Şayet gerçekleşirse yeni bir siyasi davalar dalgasıyla karşılaşacağız.

Yargı, iktidar tarafından siyasi kavgalarda bir araç olarak kullanılınca haliyle adalete güven kalmıyor. Milli güvenlik, devletin bekası, iktidarın güçlenmesi adına bu davaları sürdürenler, adalete güven kalmayınca toplumsal sözleşmenin zayıfladığını akıldan çıkarmamalı. “Adalet mülkün temelidir” boş laf değildir. Adaleti sarsan bu davaların arkasındakiler aslında neyin temelini sarstıklarını çok geç olmadan etraflıca düşünmeli.