Kemal GÖKTAŞ
http://kemal-goktas.blogspot.com/


Hrant Dink cinayeti davasında sanıkların işlediği suçu "terör" kapsamından çıkararak adli suç muamelesi yapan İstanbul özel yetkili 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "pankart açma, yürüyüşe katılma, cenazeye katılma ve slogan atma" gibi eylemlere "terör" suçundan ceza verdiği ortaya çıktı.

BAŞKAN'IN SAVUNMASI
Hrant Dink cinayeti davasına bakan 14. Ağır Ceza Mahkemesi, savcılığın iddianamesinde "terör suçundan" hüküm kurulmasını talep etmesine rağmen, sanıkların bir örgüt oluşturduğuna ilişkin delil bulunmadığı gerekçesiyle bu suçtan beraat kararı vermişti. Mahkeme, 6 çocuğun yaralandığı McDonald's bombalaması, bir papazın darp edilmesi ve Hrant Dink'in öldürülmesi eylemlerini terör eylemi saymayarak adli suçlardan hüküm kurması büyük tepki çekti.
Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz bu kararı savunurken "örgüt suçundan ceza verilmesi için PKK, DHKP-C gibi varlığı kanıtlanan, emniyet kayıtlarında yer alan örgütlerden birine bağlı olarak eylem yapılması gerektiğini, Dink cinayetinde de örgüt olduğu konusunda delil bulamadıkları" demişti.

CİNAYET TERÖR DEĞİL, BUNLAR TERÖR
Bu açıklamalara rağmen Eryılmaz'ın başkanı olduğu 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 23 Mart 2011'de verdiği bir karar yargıdaki büyük çelişkiyi de ortaya koydu. Söz konusu karara konu dava şöyle gelişti:
Dink davasında örgüt olduğu görüşüyle kararı temyiz edeceğini açıklayan özel yetkili savcı Hikmet Usta, sanık Bülent Sorgun hakkında açtığı davanın iddianamesinde örgüt üyeliği suçundan ceza isterken şu eylemleri "terör suçu" olarak değerlendirdi:
'Nevşehir'de Alevi derneklerince düzenlenen etkinliklere katılmak, AKP İstanbul İl Başkanlığı önünde TAYAD'lı (Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği) üyeleriyle birlikte 'Tecride karşı direnişin 6. yılında tecride son' yazılı pankart açmak, bu eylemde megafonla grubu yönlendirmek, yurtdışında ölen DHKP-C'nin lideri Dursun Karataş'ın cenazesine katılmak, tabutunun başında beklemek ve suçluyu (Karataş'ı) öven sloganlar atmak.'
Dink cinayetini terör suçu saymayan mahkeme, Bülent Solgun'un hiçbir şiddet içermeyen bu eylemlerini ise TCK'nın (Türk Ceza Kanunu) "silahlı terör örgütü üyeliği" başlıklı 314/2. maddesi kapsamında gördü. Mahkeme, Solgun'u terör örgütü üyesi olduğu ve örgüt propagandası yaptığı gerekçesiyle 7 yıl 1 ay hapse mahkum etti.

YASADA KAYITLI ÖRGÜT KRİTERİ YOK

Eryılmaz'ın, Dink cinayetini terör eylemi kapsamında görmemesini sanıkların oluşturduğu grubun "emniyet kayıtlarında yer alan örgütlerden olmaması" gerekçesine dayandırmasına rağmen TCK'da böyle bir kriter de bulunmuyor.

KANUNA GÖRE TERÖRÜN TANIMI

Ceza Kanunu'nun örgüt suçlarını düzenleyen 220. maddesinde ise örgüt sayılmanın kriteri "Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kurmak" olarak belirtiliyor.
Terörle Mücadele Yasası'nın "terör tanımı" başlıklı 1. maddesinde de şu tanım yapılıyor:
"Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir."