Taraf Gazetesi yazarı eski asker Namık Çınar, 9 Ağustos 2010'da kaleme aldığı yazıda, devre arkadaşı olan ve teamüllere göre genelkurmay başkanı olması beklenen Org. Necdet Özel’i şöyle anlatmıştı: “Bugüne kadar ‘hiçbir zamanda ve hiçbir zeminde’ ‘politik’ bir duruş sergilememiş, burnunu siyasete sokmayı marifet sanan generallerden olmamıştır. Olmadığı ve olmayacağı bir başka şey de; herhangi bir kliğin ya da siyasal grubun ‘adamı olmak’tır...”

(İlgili yazının tamamı burada >>> http://www.demokrathaber.net/guncel/taraf-yazarinin-kaleminden-devre-arkadasi-ozel.htm )

Taraf yazarının ve bu arada birçok başka yazarın övgüyle söz ettiği ve uzun süre ordunun 1 numarası olması beklenen Necdet Özel hakkında çok önemli bir iddia daha var.

Bu iddiaya göre, Necdet Özel 1999’da kimyasal silah kullanarak 20 PKK’linin öldürülmesi operasyonunu yönetmiş. Bu nedenle de savaş suçlusu olduğu iddia ediliyor.

‘Kirli savaş’ diye adlandırılan o dönemde buna benzer çok sayıda olay yaşanmış ancak yeterince delil ortaya konamamıştı. Ancak bu defa, iddialar bizzat askerlerin operasyon esnasında çektiği görüntü ve ses kayıtlarına dayanıyor.

ANF’nin haberine göre, kimyasal silahların kullanıldığı operasyona dair görüntüler çatışmaya katılan bir asker tarafından sızdırılmış.

OPERASYONU NECDET ÖZEL YÖNETMİŞ

Türkiye'nin yeni Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in Şırnak'ın Ballıkaya (Bilika) köyü yakınlarında 20 PKK gerillasının kimyasal silahlarla öldürüldüğü operasyona komuta ettiğine ilişkin görüntüler ortaya çıktı.

İddiaya göre, 11 Mayıs 1999 günü Şırnak'ın Silopi İlçesi'ne bağlı Ballıkaya (Bilika) Köyü yakınlarında çıkan çatışmada TSK, kuşatmaya aldığı PKK gerillalarına karşı kimyasal silah kullanmış ve olayda 20 gerilla yaşamını yitirmiş.

Roj Tv’nin yayınladığı görüntülerde Bilika köyü yakınlarında bir yamaçta bulunan mağaraya yönelik olarak yoğun bir bombardıman yapıldığı görülüyor. Bombardımanın ardından mağaranın önünde dizilen cenazelerin başına gelen rütbeli bir subay olayda kimyasal silahların kullanıldığını şu sözlerle itiraf ediyor:

“Sivaslı Kangallı savaşçı. Bu yaralıydı. Bu vatandaş da Suriyeliymiş. Aşağıda 6 tane bayan var. Askerlerimiz içeriye gaz, el bombası atıldığı için şu anda zehirlenme tehlikesiyle karşı karşıyalar ama yine de canavarca, kahramanca içeri giriyorlar. Cesetleri çıkarmaya başladılar. İçeride bununla beraber 7 bayan var. Toplam 13 ceset var.”

Görüntülerde operasyonun şu anda Genelkurmay başkan vekilliğini yürüten ve önümüzdeki dönemde Genelkurmay başkanı olacak olan Necdet Özel tarafından komuta edildiği görülüyor.

Özel'in, küçük bir askeri birliği karşılarken şu anda Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı olan Zeki Çolak ile şu şekilde konuştuğu duyuluyor: “Tebrik ediyorum Zeki paşam. Biz komando tugayıyla da buraya geldik ama tabi orada olduğunu bilemiyorduk. Dün sabah itirafçıları aldırmıştım.”

Zeki Çolak bu kısa konuşma görüntüsünün ardından Özel'i en üst tepedeki mevziye götürüyor. Mevzideki dürbünden Özel çevreyi gözetliyor. Bu sırada yanındaki rütbelilerin ona mağarayı tarif ettikleri görülüyor.

Kimyasal gazlar kullanılan operasyonun üzerinden bir süre geçtikten sonra mağaranın içinden öldürülen bir grup gerillanın cenazeleri fotoğraflanmış.

Fotoğraflarda gerillaların üzerlerindeki elbiselerde herhangi bir yanma ya da patlamaya bağlı bir deformasyon gözükmemesi dikkat çekiyor.

ALMAN MECLİSİ’NİN DE GÜNDEMİNDE

Bilika'daki operasyon yaşandığı dönemde büyük yankı yaratmış ve konu Alman Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) tarafından Alman meclisinin gündemine getirilmişti.

PDS, kimyasal silah kullanma olayının sonuna kadar araştırılmasını isteyerek "NATO üyesi bir ülkenin 20'nci yüzyılın sonunda isyancılara karşı kimyasal silah kullanmasına müsaade edilmesi kabul edilemez" mesajını vermişti.

DIŞIŞLERİ BAKANLIĞI’NA MEKTUP

Almanya merkezli Hannover Çağrısı da operasyonla ilgili Dışişleri Bakanlığı Hümaniter İşler Sorumlusu Gerd Poppe'ye gönderdiği mektupta, olay yerinde tespit edilen gaz tüpleri ile gerilla cesetlerinin uluslararası kurumların araştırmasına açık olduğunu vurguladı ve Alman hükümetinin devreye girmesini istemişti.

Bu olayın açığa çıkması halinde 1925'te Türkiye tarafından da imzalanan Cenevre Sözleşmesi'nin vahim şekilde ihlal edilmiş olacağını hatırlatan Branscheidt, "Sizden hükümet tarafından aldığınız görev ve Dışişleri Bakanlığı'ndaki vazifeniz gereği, konu ile en azından 'hümaniter bir mesele olarak' ilgilenmenizi rica ediyoruz" demişti.

Olaya AP, Reuters gibi uluslararası haber ajansları da geniş yer vermişti.

ROJ TV’de yayınlanan ilgili iddiaları aşağıdan izleyebilirsiniz…