BİANET / Figen Kopuz

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Gezi direnişi sırasında kolluk kuvvetlerinin neden olduğu hak ihlalleriyle ilgili basın toplantısı düzenledi.

Dernek üyelerinden Ahmet Cihan, Hürriyet Şener, Nejat Taştan ve Ümit Efe’nin söz aldığı toplantıda, hak savunucularının maruz kaldığı şiddetten de bahsedildi.

İHD’nin kurulduğu andan itibaren, Ankara direnişçisi Ethem Sarısülük de dahil 18 üyesinin öldürüldüğünün belirtildiği açıklamada, “orantısız gücün” yumuşatıcı bir ifade olduğu, Gezi direnişinde yapılanların işkence tanımına girdiği belirtildi.

Ümit Efe kalp ameliyatı geçirdiği için eylemlere katılamadığı halde üç kez gaza maruz kaldığını söyledi, gaz kullanımının tüm halkı etkilediğine dikkat çekti. Alanda herkes çekildikten sonra tespit için bulundukları sabah 05:00 civarında polislerin akreple İstiklal Caddesi’ndeki mağazaların camlarını kırdığına şahit olduklarını söyledi. Derneğin kapısının izin olmamasına rağmen defalarca kez zorlandığını, atılan gaz bombası nedeniyle itfaiyeyi aradıklarını ancak polis emir vermeden müdahale edemeyeceklerini söylediklerini belirtti.

Avukat Ahmet Cihan 16 Haziran’da İHD binası önünde polise gaz bombası kullanmaması için ricada bulunduğunu, dernekte yaralı ve hastaların olduğunu söylemesine rağmen iki robocop giyimli polisin kendisine saldırdığını ve gaz bombası attıklarını, küfürlere maruz kaldığını ve ayak kemiğinin kırıldığını belirtti.

Cihan ayrıca yapılan yasal değişikliklere rağmen hükümetin, idarecilerin kendi yasalarını uyguladığını, demokratik hakkını kullanmak isteyenlere karşı baskı ve ötekileştirici bir dilin kullanıldığını belirtti. Bu mücadelenin bir insan hakları savunucusu olmak dışında vicdani bir görev olduğunu hatırlattı.

Nejat Taştan da olayların tüm Türkiye’nin gözü önünde olduğunu, bu mücadelenin insan hakları savunucusu olmak dışında vicdani bir görev de olduğunu hatırlattı.

Türkiye’nin yürüttüğü barış sürecine uygun olarak uluslararası normlara uyulması, ifade ve gösteri hürriyetine saygı duyulması gerektiğini belirtti.

Taştan, olaylar sırasında sivil polisin fotoğraf çekmesine izin vermediğini “seni alırız” diye tehdit edildikten sonra Taksim Polis Merkezi’ne götürüldüğünü, eski polis kayıtlarına bakılarak “kafana sıkmamışlar ben sıkarım” diyerek tekrar tehdit edildiğini belirtti. Taştan o polislerden şikayetçi oldu.

Hürriyet Şener şunları söyledi: “İnsan hakları savunucuları cesaretleri, ısrarları ve tutarlılıkları nedeniyle katledildiler. İşkence cezasız bırakıldı, devlet işkencecileri korudu, devlet teröründe sadece araçlar değişti. Polisler para ödülü ve destan yazdınız, deyişleriyle maddi ve manevi olarak desteklendiler. Hak ihlalleri hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzda dava açılacak mı, amirlerle ilgili soruşturma başlatılacak mı ve de caydırıcı cezaların verilecek mi?”

Hak savunucuları, suç delillerinin polislerce toplandığını, suçlu polislerin serbest bırakıldığı otoriter bir polis devletiyle karşı karşıya olduklarını eklediler.