Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçelerinde öğretmenlere ‘İlçeyi terk edin’ mesajının ardından akşam saatlerinde bölgeye yoğun bir askeri sevkiyat başladı. Bir kısım öğretmen ilçeyi terk ederken, bazıları da kalmayı tercih etti.

Kalmayı tercih eden öğretmenler adına Haberdar.com'dan Bahar Kılıçgedik'e konuşan Şırnak Eğitim Sen Eşbaşkanı Serhat Uğur, askeri sevkiyat yapıldığını doğrulayarak, yoğun sevkiyatın şaşkınlığı ve yaşadıkları tedirginliğini anlattı.

Uğur, “Ben 1990’lı yılların kuşağıyım. 36 yaşındayım. Kardeşlerimize, çocuklarımıza bunu anlatarak büyüdük. Bana anlatılanlardan daha kötü bir zamandayız. Bana anlatılanların misli yaşanıyor burada. 1990’larda ben okuluma yine de gidip geliyordum. Bütün zorluklara rağmen, ama nasıl bir öfke nasıl bir hazırlık, nasıl bir süpürme mantığı, nasıl bir nefret. Biz bunu anlamakta zorlanıyoruz. Yarın bu topluma ne diyecekler. ‘Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır’ diyorlar. Tarihimizde ilk defa böyle bir sevkiyat görüyoruz. İnanılır gibi değil” diyor.

 
KENTİ YOK ETMEYE Mİ GELİYORLAR
 
Askeri araçların neredeyse sonunun görülmediğini söyleyen Uğur, “Bir savaş ortamındayız sanki. Öyle bir hava hissediyoruz ki sanki bir kenti yok etmeye geliyorlar. Böyle bir şey olabilir mi. Bu Filistin’de olsa bütün dünya ayağa kalkardı. Haberleri izliyoruz, buraya dair tek bir cümle yok. Silopi ve Cizre şuan neredeyse yok edilmekle karşı karşıya. Sanki kendilerini 10-15 günlük sokağa çıkma yasağına göre ayarlamışlar” diyerek kamuoyuna sessiz kalmayın çağrısında bulundu.
 
O ÇOCUĞUN ÜZERİNDE SADECE ÜNİFORMASI VARKEN ÖĞRETMENİ DEĞİLİM
 
Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, öğretmenlere ‘hizmetiçi eğitim’ kapsamında ilçelerine gitmeleri yönünde mesaj atmasının ardından büyük bir çoğunluğun ilçeleri terk ettiğini anlatan Uğur şunları söyledi:

”Tarihte ilk defa 10 yıllık öğretmenim ilk defa böyle bir şey yaşadım. Bir SMS mesajı atıldı. Bütün öğretmenlere, adeta kenti terk edin dendi. Bunu DAİŞ kafa kesmeden, saldırmadan önce videolar, mesajlar gönderiyor ya ona benzettik. Esadullah mı gelecek diyoruz. Avukat arkadaşlarımız Milli Eğitim Bakanlığı’nı aradı. Bakanlık ‘Bizim böyle bir yazımız yok’ diyor.

Mesajı atan ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde bir bürokrat. O mesaj trafiği sürekli kullanılıyor ve idarecilere atılan bir mesaj. Mesajın sonunda bunu öğretmen arkadaşlara ulaştırın diyor. Bilemiyoruz artık yok dedikleri yazı sonradan mı gelecek, her halükarda uydururuz mu diyecekler. Öğretmenlere ‘hizmetiçi eğitim’ denilerek ilçe dışına çıkırılmasına ilişkin “ilk defa sonu olmayan ne zaman biteceği belli olmayan bir seminerle karşı karşıyız. İçerik ne konu ne belli, süre belli değil. Milli eğitim burada suç işliyor.

Öğretmenlerin önemli bir kısmı gitti. Kalan arkadaşlarımız var. Ben gitmeyeceğim. Sadece o çocuğun üzerinde üniforma varken onun öğretmeni değilim ve gitmiyorum diyen arkadaşlarım da var. Nevşehir, Niğde, İstanbul, Antalyalı arkadaşlarımız var ve ‘Hayır gitmiyoruz’ diyorlar"
 
ÖĞRENCİLERİMİZİ HAYATTA TUTMAK İÇİN BURADA DURACAĞIZ
 
Askeri sevkiyat ve öğretmenlerin ilçeyi terk etmesinden sonra insanların nasıl bir psikolojide olduğunu da anlatan Uğur, “Bunlar öğretmenlerini de buradan çektiyse varın siz düşünün ne olacak’ diyor.

"Hedeflenen steril bir kıyım mıdır acaba, homojen bir kıyım mıdır. Bu çağrıya uymayan onlarca yüzlerce öğretmen arkadaşımız var. Öğretmenler olarak gitmeyi düşünen arkadaşlarımız varsa gitmeyin çıkmayın. Okullarınızı, öğrencilerinizi terk etmeyin diyoruz.

Biz sadece o çocukların üzerinde üniforma varken, onların öğretmeni değiliz. Biz hayatı da, hayattaki zorluklarla baş etme yollarını da anlatan öğretmenleriz aynı zamanda ve bugün bu halkın öğretmenleri zor durumda. Onları hayatta tutmak için de burada duracağız. Sadece onlara Tarih, Coğrafya dersleri öğretmekle yükümlü değiliz. Öğrenciler bizim gözlerimizin için bakıyor. Biz gidersek geldiğimizde onların gözlerinin içine nasıl bakacağız. Sözde bu çocukları savaştan uzak tutalım diye de bir politika var ama tam tersi bir uygulama var"