Antalya'da silahla ateş açarak 3 polisi öldüren ve kendisi de polislerce öldürülen şizofreni hastası Çağrı Danışman'ın ailesinden, 3 polisin ailesine ödenen 212 bin liralık tazminat talep edildi.

İsmail Saymaz’ın Radikal’deki haberine göre, Antalya’da, şizofreni hastası Çağrı Danışman, elindeki silahla üç polisi öldürmüş ve kendisi de polislerce açılan ateşle öldürülmüştü. İçişleri Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) üç polisin ailesine ödediği 212 bin TL’lik tazminatın tahsili için Danışman’ın ailesi ve kardeşinden tahsili için dava açtı. Danışman ailesinin avukatı Munip Ermiş, akıl hastası gencin sağ yakalanmış olması halinde kendi eyleminden bile sorumlu tutulamayacağını ve bu nedenle aileye dava açılmaması gerektiğini vurguluyor. Öte yandan üç polisin ölümüne ilişkin idari soruşturma raporunda, hiçbir kamu görevlisine kusur atfedilmedi. Oysa polislerin üzerinde çelik yelekleri yoktu.

Antalya’da, şizofreni hastası Çağrı Danışman, 4 Ekim 2012’de devriye görevi yapan motosikletli iki polise ateş etmiş, bu ilk ateşte Mehmet Çolak adlı polis ölmüş, arkadaşı yaralanmıştı. Danışman, kovalamaca sırasında Abdullah Bülbül ve Mustafa Kılınç adlı polis memurlarını da öldürmüştü. Otomobili terk edip yaya olarak ormanlık alana kaçan Danışman, iddiaya göre, çatışmada vurularak öldürülmüştü. Danışman Ailesi’nin avukatı Munip Ermiş, ekspertiz raporuna göre, vurulduğu yerde bulunan 13 kurşun kovanının tamamının polislerinden silahından çıktığını ve akıl hastası gencin yakalandıktan sonra öldürüldüğünü iddia etmişti.

İÇİŞLERİ VE SGK PARASINI İSTİYOR

Hayatını kaybeden üç polisin ailelerine 204 bin 30 TL tazminat ödemesi yapan İçişleri Bakanlığı, masrafın Danışman Ailesi’nden tahsili için Antalya 9. asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Üç polisin ailelerine maaş bağlayan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) da 8.600 TL 42 kuruşluk kurum zararını Danışman’ın anne, baba ve kardeşinden tahsil için Antalya 1. İş Mahkemesi’nde dava açtı.

Avukat Ermiş, mahkemeye sunduğu savunmada, Danışman’ın ağır şizofreni hastası olduğunu, yüzde 80 oranında malul sayıldığını, askerlik hizmetinden muaf tutulduğunu belirtti. Ermiş, Medeni Kanun’a göre, “fiil ehliyetine haiz olmayan birinin hukuksal sorumluluğunun olamayacağına” dikkat çekti.

Ermiş ayrıca, Danışman’ın üç polisin ölümünden sonra işkence edilerek kemiklerinin kırıldığını, daha sonra yerdeyken silahla vurularak infaz edildiğini iddia etti. Telsizden “Terör saldırısı” anonsu yapılmış olmasına rağmen ikinci olayda can veren Mustafa Kılız ve Abdullah Bülbül’ün üzerlerinde koruma yeleği dahi olmadığını vurgulayan Ermiş, “Ruhsal rahatsızlığı olan kişilere müdahalede uzman ekiplerin olması gerekir. Olaya genel asayişle görevli ve bu konuda eğitimi olmayan polislerin sevki büyük bir hatadır. Bu durum ağır sorumluluk ve ihmalin davacı idarenin kendisinde olduğunu açıkça görülmektedir.”

Ermiş, şizofreni hastası Danışman’ın sağ yakalanması halinde bile kendisine dava açılmayacağını belirterek, “Bir akıl hastası hakkında ancak tedavi görmesi sağlanabilir. Ne hukuki tasarrufundan ne de fiili ehliyetinden söz edilebilirdi” diyor. Bu nedenle ailenin de sorumlu tutulamayacağını vurgulayan Ermiş, “Akıl hastalarının işlediği suçlarda ancak devletin sorumluluğundan bahsedilebilir. Devlet kendi sorumluluğunu ailenin üzerine yıkıyor” diye konuşuyor.