Galatasaray Meydanı'nda 418. kez bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen gazeteci Nazım Babaoğlu'nun akıbetini sordu.

418. buluşmada, 1995’te kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak, 1992’de kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın oğlu Şerif Taşkaya ve Nazım Babaoğlu’nun kaybedilmesinin tanıklarından gazeteci Bayram Balcı da birer konuşma yaptı.

Meydan'da ilk olarak, kayıp Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız konuştu. Meclis'te kabul edilen Uludere Raporu'na tepki gösteren Hanife Yıldız, "Sanki orada köylüleri UFO'lar bombalamış da bir tek suçlu bulunamadı" dedi. Yıldız, "Dönüp dolaşıp gene bizleri suçlayacaklar" diye konuştu, ardından oğlunun adıyla kaleme aldığı mektubu okudu.

'HEP YALAN DUVARIYLA KARŞILAŞTIK'

Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Ali Ocak da, "Adalet karşısında hep yalan duvarıyla karşılaştık. Artık yalanlarla yaşamak istemiyoruz. Madem yeni bir süreç yaşanıyor diyorlar, ilk önce bizlerin acılarını dindirsinler" şeklinde konuştu.

'DEVLET GERÇEKTEN HELALLEŞMEK İSTİYORSA, AH'IMIZLA HESAPLAŞMALI'

Nazım Babağolu kaybedildiğinde Urfa'da çalıştığını söyleyen Gündem Gazetesi editörlerinden Bayram Balcı, tanıklığını anlattı:

"1990'lı yıllar, Kürdistan'da devlet örgütlerinin sınırsız terör estirdiği yıllardı. Urfa'da devletin ölüm listesinde 22 kişi vardı ve bunlardan sadece 1 kişi sağ kurtulabildi" diyen Balcı, "Nazım, geleceği olan bir gazeteciydi. Araştırıyordu, sorguluyordu. Özellikle Ortadoğu konusu ile yakından ilgiliydi. Kaçırıldığında Sedat Bucak'ın evine götürüldü. Ona sadece, 'Urfa’da Özgür Gündem gazetesini kimler okuyor?' diye sordular. Bu kadar gözleri dönmüştü" şeklinde konuştu. Tanıklığını anlatırken gözleri dolan Balcı, "Devlet gerçekten helalleşmek istiyorsa, bizlerin ah'larıyla da hesaplaşmak zorundadır. Türkiye devleti, analarımızın gözyaşı olmaktan vazgeçsin."

"BU NE BİÇİM DEVLET?"

Nazım Babaoğlu'nun annesi Makbule Babaoğlu da, ses kaydıyla kayıp yakınlarına seslendi. Anne Babaoğlu, oğlunun katillerinin bulunmasını, hükümetin elindeki yetkileri kullanmasını istedi, "Artık barış gelsin, biz analar barış istiyoruz" şeklinde konuştu.

Babaoğlu, “19 yıldır oğlum kayıp. Başvurmadığım yer kalmadı. Herkesin evladı var. Artık anaların ciğeri yanmasın. Biraz merhamet olsun.Eğer devlet isterse, benim oğlumun kemiklerini çıkartır bana verir. Bu ne biçim devlet? Ben devlete soruyorum. Benim oğlumun kemiklerini bana vermeden nasıl barış yapacaksınız?" dedi.

'BUCAK AŞİRETİNİN EVİNDE KAYBEDİLDİ'

418. oturma eyleminde kayıp yakınları adına basın açıklamasını Semra Çelebi yaptı. "Basın iktidarlara karşı değil, halka karşı sorumludur" diyen Çelebi, "Yakılan köyler, devletin yurttaşlarını öldürmek için kurduğu çeteler, ölüm kuyuları, toplu mezarlar, işkencede ölenler, infaz edilenler, gözaltına alınarak kaybedilenler büyük medya için haber değeri taşımadı. Ana akım medya halka karşı değil, iktidarlara karşı sorumlu davrandı" dedi.

Gerçeği yazan gazetecilerin ise hedef gösterildiğini ifade eden Çelebi, 19 yaşındayken gözaltına alınarak kaybedilen Nazım Babaoğlu'nun da bunlardan biri olduğunu anlattı.

12 Mart 1994 tarihinde Siverek'te bir haber için gittiğinde gözaltına alınan Gündem Gazetesi muhabiri Nazım Babaoğlu'nun dönemin DYP Urfa Milletvekili Sedat Bucak'a bağlı aşiret evine götürülerek kaybedildiğini anlatan Çelebi, o tarihten beri kendisinden haber alınamadığını belirtti. Tüm hukuki girişimlerin sonuçsuz kaldığını anlatan Çelebi, AKP hükümetleri döneminde de bir ilerleme sağlanamadığını ve engellemelerle karşılaşıldığını, konu ile ilgili yapılan haber ve kitapların soruşturmalara uğradığını aktardı.

"Meclis'teki gazetecilere sesleniyoruz, meslektaşınız Nazım Babaoğlu için ne zaman harekete geçeceksiniz?" diye soran Çelebi, Sedat Bucak, dönemin Urfa valisi ve üç dönemdir AKP Tekirdağ Milletvekilliği yapan Tevfik Ziyaeddin Akbulut, Mehmet Ağar, Doğan Güreş, Tansun Çiller, Murat Karayalçın, Süleyman Demirel gibi dönemin yetkililerinin suçlu olduğunu söyledi.

Eylem, 419. haftada buluşma sözüyle sona erdi. (ETHA, bianet)