Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, ilk değerlendirmesini Ramazan ayında yaşanan saldırılarla ilgili yaptı. Demirtaş şöyle dedi:

Ramazan aylarında fiili bir ateşkes oluşuyordu en azından.  Maalesef bilemiyoruz. Anlamaya, tahlil etmeye, politikalar üretmeye çalışıyoruz. Biz blok olarak ölümlerin durması çağrısını iki tarafa da yapıyoruz. Hükümet askeri operasyonları durdurmalıdır. PKK eylemlerini durdurmalıdır. İki tarafta tetikten ellerini çekmelidir. Kesinlikle Ramazan ayı ve sonrasında birbirini öldürmekten vazgeçmelidir. Siyaset de çözüm oluşturabileceğine dair güçlü mesajlar vermelidir, sadece BDP değil hükümet de bu mesajları güçlü bir şekilde vermelidir.

‘SOKAK SALDIRILARI GELİYORUM DİYORDU’

Hakkâri kent merkezi, Yüksekova ilçesi ve Bingöl Karlıova’da gündüz saatlerinde gerçekleştirilen ve Hizbullah örgütü’nün 90’lı yıllardaki saldırılarını andıran olayların adeta ‘geliyorum’ dediğini anlatan Demirtaş, şöyle devam etti:

Şüphesiz ki bir insanın öldürülmesi hiç kimseyi sevindiremez. Bu son yaşanan ölümler de hani tabiri caizse geliyorum diyen ölümlerdi. Hâlbuki barış çok kolay çok mümkündür. Yani Türkiye'de talep sahibi olan Kürtler de bu ülkenin düşmanı değildir. BDP de dâhil diğer Kürt partileri de Türiye'nin, Kürdün, Türkün zararı görebileceği bir formüle evet demez. Bizler de öyle bir bakış açısıyla barışı sağlamaya çalışıyoruz ama hükümet maalesef ki bu ölümleri durdurabilcek tek bir şey söylüyemiyor. Söylediği tek şey var ‘Belini kıracağız!’ Doksanlı yıllarda olduğu gibi ‘Bitireceğiz, tüketeceğiz’ diyor. Bunlar artık Türkiye toplumunun duymak istediği şeyler değil. Biz barışın formülü nedir, onu hükümetten duymak istiyoruz.

‘HÜKÜMET ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ TARTIŞMAYA AÇMALIDIR’

Demirtaş, yeni bir adım atılmadıkça Abdullah Öcalan’ın İmralı’ya giden heyetle görüşmeyeceğini belirterek, Hükümet ‘Süreç tıkandı, ben görüşmem’ dememelidir. Gerekirse açıktan müzakereleri yürütmelidir. Öcalan’ın koşullarını düzeltmelidir. Hatta özgürlüğü dâhil olmak üzere her şeyi tartışmaya dâhil olmalıdır hükümet. Yani biz bu ölümleri mi izleyeceğiz yoksa artık gerçekten de barışı konuşup kan davası ruh halihden çıkacak mıyız? Biz ‘hükümet taviz versin, devlet bölünsün, toplum parçalansın’ demiyoruz. Bunlar taviz değildir. Bunlar barışa doğru giden yolda atılcak makul adımlardır. Bunun tartışmasını vermek Türkiye'ye zarar vermez. Ama bakın her gün insanlar ölürken çaresizce izlemek de heralde hiç birimizin arzuladığı bir şey değildir. Çareler bunlardır işte.

‘KAÇIRILAN ASKERLER İÇİN KATKI SUNMAYA HAZIRIZ’

Demirtaş, Diyarbakır-Bingöl Karayolunu kesen PKK militanları tarafından kaçırılan 2 asker ve 1 sağlık teknisyeni için katkı sunmaya hazır olduklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Tabii ki bu insanların aileleri her gün ızdırap çekiyorlar. Ama hükümetin umrunda değil. Hükümet hiç bir şekilde kaçırılmış askerlerle, sağlık memuruyla ilgilenmiyor bile. İsrail kaçırılmış olan tek bir askeri için binlerce filistinliyi serbest bırakırken, bizim hükümetimizin maşaallahı var bu konuda. Geçmiş dönemde hatırlarsanız Mehmet Ali Şahin demişti... Kaçırılan askerler geri getirildiğinde ‘keşke cenazeleri gelse bu tabloyu görmeseydim’ demişti. Hükümetin anlayışı bu. Biz böyle bakamayız. Ailelerin ızdırabı, dramı bizim için değerlidir. Onların bu ızdırabının, acılarının giderilmesi için de katkı sunarız. Bize düşen bir şey varsa, oluşan heyetin çalışabilmesi sonuç alabilmesi için partimize düşen bir şey varsa destek sunmaya hazırız.

ÇATI PARTİSİ KASIM’DA

BDP Grup Başkanı Demirtaş, çalışmaları süren çatı partisi konusunda da bilgi verdi:

Ben Ekim, Kasım ayına kadar çatı partisinin olgunlaşacağını düşünüyorum. Tüzel kişiliğe kavuşabilir. Çalışmalar başladı zaten. Çatı partisi çalışmalarını BDP tek başına yürütmüyor. Küçük bir kısmına BDP katkı sunuyor. Türkiye'de diğer blok bileşenleri, bloğun içerisinde olmayıp yeni dâhil olan bütün siyasi çevreler bu çalışmayı sürdürüyorlar. Tabii ki buna katılmak isteyen, katkı sunmak isteyen, ilkelerini kabul eden herkese açık olacak.

‘KEMAL BURKAY’LA GÖRÜŞECEĞİZ’

Türkiye’ye 31 yıl sonra dönen Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Kemal Burkay’la ilgili düşüncelerini de paylaşan Demirtaş, “Müsait olduğumuz ilk anda görüşmek isteriz, arzularız. Kendisi görüşmek istediğini zaten belirtmişti. Ama biz BDP olarak kendisine siyasi bir çağrı yapmayız, doğru olmaz. Biliyorsunuz kendisi kendini HAK-PAR'a yakın hissettiğini belirtiyor zaten. Belki HAK-PAR’la birlikte hareket etmeyi arzular. Takdir kendisinindir”diye konuştu.

PARTİNİN İSMİ DEĞİŞMEYECEK

Demirtaş, BDP’nin isim değişikliği ile ilgili kamuoyunda yaşanan tartışmalara da açıklık getirdi. Son genel seçimlerde güçlü oldukları illerde seçmenlerinin BDP ile BBP’yi karıştırdığını kabul eden demirtaş, bunun isim değişikliği için bir neden olamayacağını vurguladı.

Demirtaş, “Doğrusu biz partinin ismini değiştirmeyi gündemimize almadık. Basın yayın organlarında öylesi haberler çıktı. Ama bu bizden kaynaklı tartışma değil. Büyük Birlik Partisi’ne özellikle bazı seçmenlerimizin yanlışlıkla oy verdiği bilinen bir şey. Batman'da, Hakkâri’de, Van'da Ardahan'da hatta Diyarbakır'da, Mardin'de seçmenlerimizin olduğu yerlerde köylerde Büyük Birlik Partisi'ne oylar çıktı. Ama sırf bundan yola çıkarak biz partimizin adını değiştirmeyi gündememize almadık. Belki logoda küçük bir değişiklik olabilir. Barış ve Demokrasi Partisi devam edecek.“

‘KCK DAVASINDA BİR İYİ NİYET ADIMI SÜRECİ YUMUŞATIR’

Diyarbakır’da devam eden KCK davasına da değinen Demirtaş, sanıkların Kürtçe savunma yapmak istemeleriyle başlayan krizin mahkemenin bir iyi niyet adımıyla çözülebileceğini savundu. Demirtaş, bu konuda şunları söyledi:

Aslında kriz aynı kriz. Krizin nedeni insanlar savunma yapamıyor. Ana dilde savunma yapamıyorlar. Kriz bu krizdir. Bunu aşmanın tek yolu da mahkemenin o insanların savunma yapmasına izin vermesidir. Mahkemenin iyi bir niyet adımı atması bence sürecin yumuşamasına katkıda bulunabilir. Tahliye verebilir bu insana... İlla ki savunmaları alması gerekmiyor. Tutuklululuk süreleri göz önünde bulundurularak insanlar tahliye edilebilirler. Bu mümkündür. Yasaya aykırıı değildir. Bu mahkeme arkadaşlarımızı tahliye ederse bu tabi ki olumlu bir gelişme olur.