Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA) "Yeniden yapılanma kongresi" olarak ele aldığı 5 Olağan Kongresi bu sabah Gelsenkirchen kentinde başladı. 2 gün sürecek kongrede FEDA, dergah ve derneklerini arttırmayı, hizmetlerini çoğaltmayı hedefliyor.

ANF'nin haberine göre, Kongrenin açılışında PKK lideri Abdullah Öcalan'ın gönderdiği mesaj da okundu.

Öcalan'ın ilgili mesajı şöyle:

"Aleviliğin büyük bir yenilenmeye, şiddetle direnmeye ihtiyacı vardır. Bu anlamda gerçekten tarihi değerlere, cem geleneğine sahip çıkılmalı. Cem geleneği, zikir geleneği büyük bir direniştir diyoruz. Zikir, propaganda devrimciliğidir. Ben semahı da bir gerilla yürüyüşü olarak değerlendiriyorum.

Semahlar döndük, zikirler verdik. Kesin öyle, daha fazlasını da yaptık. Siyaset yaptık. Özü kadar biçimi de doğru kavramamız gerektiğini hep vurguluyorum. Bizi basit, yüzeysel ele almak kadar, yine kendine göre yorumlamak kadar büyük bir hata olamaz.

Evet, tam bir Kerbela hareketiyiz ama, Kerbela’yı tekerrür ettirmeme gibi bir tarihi sorumluluğumuz da var. Çok vahşice gelindi ve Aleviler ezildi. Aleviler, Yezitler karşısında ezilen Hüseyinler, İslamcı iktidarların çok amansız saldırıları altında ezilen Zerdüştiler, Kemalizmin ezdiği Kürtler ve komünistlerdir. Aleviler, bunları çok iyi inceleyip, yüksek bir bilinç ve hassasiyetle ele alırlarsa Kerbela’lık olmayabilirler ve tarihte katlandıkları o her türlü zulmün altından ezilmeden çıkabilirler. Tarihte Alevi geleneği veya Zerdüşt geleneği, bir çok böyle Derviş geleneği var. Bu gün de onlar kadar biraz bu işin çilesine katlanmalı, derin düşünmeli. Böyle yapılmazsa, tarihteki örnekler gibi, belki de daha fazla kötüye gidilir. Bu gün görülüyor ki cem de, zikir de, semah da iyidir, oldukça özlüdür ve mücadeleye girişerek başarıya doğru gitmektedir.

Kürt gerçeğiyle Alevi gerçeğini karşılaştırdığımızda, Kürtlük için sağlam kalan, fakat oldukça geri bırakılan kesimin de Alevi kesimi olduğu söylenebilir. Oysa Alevilik bunun tersidir; en milli, ulusal geleneklere bağlı kalmayı bilen, yabancı işgalciye, zalime ve sömürüce tepkiyi esas alan yönüyle hak, adalet ölçülerine bağlı olmayı bilen ve toprağın renginde olan, halkın kimliğinde olan kesimi temsil ediyor. Fakat bunu fazla ilerletmemesi, kurumlaştırmaması, günümüzün koşullarıyla bütünleştirememesi çok ciddi bir eksikliktir. Düzen de bunu kötü kullanıyor, içinden işbirlikçilerle kendisine bağlamak istiyor. Kemalizm; tıpkı komünizme karşı, sosyalizme karşı yaptığı büyük saldırıyı, yine Kürtlüğe karşı genelde yürüttüğü büyük saldırının aynısını, belki de daha kapsamlı bir biçimde Aleviliğe karşı yapmıştır. Egemenler herkesi ayrıştırarak, 1400 yıldır Alevileri, Şafilerle, Süryanilerle, Êzîdîdilerle kavga ettirdiler. Sahte mezhep kavgalarıyla veya bunu kullanarak katledip sömürdüler…

Biz ise, tüm halklardan tuttuk; Alevi halkasını tuttuk, Êzîdî halkasını tuttuk, bunun yanında sosyalist halkayı tuttuk. Hepsini PKK içinde sentezleyebildik. Bu insanın birliğidir, çok gereklidir; eşitlik, özgürlük akımının en temel gereksinmesidir. Bunu biraz başardığımızı söyleyebilirim.  Bu geleneklere kesin anlam vermek, halkına da bağlı olmanın, onun tarihine de anlam vermenin tek doğru yoludur.

Diğer hususa gelince; ‘Kürdistan Aleviler birliğinin kurulması faydalıdır. Cemi yönetecek, semahı iyi yönetecek pirler örgütlenmeli. Özellikle ben semaha ve ceme çok önem veririm ve hatta bu anlamda da bizim hareketimiz ceme ve semaha çok yakındır. Bu bir cem olayıdır. Cem zaten toplantıdan ileri geliyor. Semah adeta onun sihirli havası içinde hareket etmedir, semahın özü o. Ben özellikle ceme de, semaha da, zikre de çok saygılı olunmasını ve gereklerinin yerine getirilmesini bekliyorum. PKK hareketi bu anlamda modern, gerçek bir cem, zikir ve semah hareketidir.

PKK hareketinin şekillenişi, biçimlenişi bence inançlar içinde en çok Alevi inancına yatkın. Dikkat edilsin, biraz da derinliğine araştırılsın; Alevi yaşam tarzına çok uygun. Bu anlamda Zerdüştlüğe de biraz yakın. Yani şunu demeye getiriyorum; eğer biraz daha çabalar yoğunlaştırılırsa, PKK’de inançsal yönde en rahat yaşamı bulacak olan Aleviliktir, Zerdüştlüktür ve benzeri kültürel formasyonlardır. Buna dikkat etmek gerekiyor. Yani dediğim gibi, Aleviliğin de, Zerdüştlüğün de yeniden biçimlendirmeye, kendini örgütlemeye ihtiyacı var.

Bir de Alevilikte özellikle sevgi kavramı çok cesurca söyleniyor. Biz buna bir minnet duyuyoruz, aynı karşılığı veriyoruz. Herkesin kendi milliyeti, cinsiyeti velhasıl kişilik özelliğini anlamlı gördüğümüz gibi, diğerlerine zarar vermediği oranda bir çiçek gibi açılmasına gerçekten tutku derecesinde bağlılık gösterdiğimizi söylemeliyim. İstiyorum ki, zulüm dünyasının, düzeninin yüz yıllardan beri çok hazin bir biçimde ezdiği bu çiçekler tekrar açılsın.

Topraklarımız bütün kültürlerin çiçeklendiği bir zamana tanıklık etmektedir. Çimdi çiçeklenme zamanıdır. Aleviliğin tarihsel mirasına sahip çıkarak başarı kazanacağız. Saygılarımla"