BDP grup başkan vekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile HDP’nin Müzakere ve Çözüm Süreci’nden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder'den oluşan BDP-HDP heyeti, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek amacı ile bugün İmralı Adası'na hareket etmişti.

15'inci kez İmralı Adası'na giderek Öcalan ile görüşen BDP-HDP heyeti, en son 11 Ocak'ta Öcalan ile görüşmüştü.

Bugün İmralı Adası'nda görüşme gerçekleştiren BDP-HDP heyetinin basına bir açıklama gönderdi. Öcalan, son günlerde İşçi Partisi tarafından yayınlanan video görüntülerinin çözüm sürecini bitirmek ya da itibarsızlaştırmak amacıyla sinsi bir planın parçası olarak montajlandığını savundu.

BDP-HDP Heyetinin bugün İmralı’da gerçekleştirdiği görüşme sonrası Abdullah Öcalan’ın kamuoyuna iletilmesini istediği mesaj şöyle:

“Öncelikle son günlerde dolaşıma sokulan video görüntüleri çözüm sürecini bitirmek ya da itibarsızlaştırmak amacıyla sinsi bir planın parçası olarak montajlanmıştır.

Bağlamından koparılan, bazen de hiç olmayan değişik cümlelerin bir araya getirilmesinden ibaret bu görüntülerin gerçeklikle hiçbir ilgisi yoktur. Bunu yapanlar, emperyalist operasyon merkezlerinin en eli kanlı ve kirli işlerde en çok kullanılarak kenara atılmış olan unsurlarıdır.

Burada hedeflenen aslında Türk-Kürt ve diğer bütün halkların barış ve ittifakını engellemektir. Bu montajı yapanlar, dolaşıma sokanlar ve siyaseten savunanlar, varoluşlarını Kürt savaşına ve bu savaşın darbeci mekaniğine bağlayanlardır. Benim bu konudaki temel yaklaşımım en açık haliyle savunmalarımda vardır. Ve başından beri aynı tutarlılık içerisindedir. Uluslararası komplonun 16’ıncı yılına girerken komplo büyük oranda aydınlatılmış ve birçok boyutuyla tedbirleri de alınmıştır.

İmralı süreci bu uluslararası komployu teşhir ve mahkûm ederek, halklarımızın kalıcı barışı için önemli bir fırsat yaratmıştır. Komplocu güçlerin İmralı sürecine yönelmeleri esas olarak tam da bu sebepledir.

Çözüm sürecinde geldiğimiz noktada iktidarın salt kendi güvenliğini sağlamaya dönük tek taraflı paketler yaklaşımı demokratikleşme değil, provokatörlüktür. Lazım olan toplumsal sözleşme güvencesiyle yürüyecek bir demokratikleşmedir. Hükümet seçim bahanesine sığınarak meselenin ciddiyetinden uzak bir noktaya savrulmaktadır. Bu tutumunu acilen değiştirmemesi durumunda sürecin bitmesinin en önemli sorumlusu olacaktır. Bunun için acilen müzakere heyetleri oluşturulmalı ve demokratik sözleşme hukuku esas alınmalıdır.

Başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağılmış olan ama ulusal demokratik kimliğini koruyan halkımıza, medya çalışanlarımıza, kadınlara, hasta tutsaklar başta olmak üzere bütün cezaevindeki yoldaşlarımıza ve tüm kadrolarımıza özel selamlarımı gönderiyorum.

Halklarımızı acilen demokratik barış siyasetimizin etrafında kenetlenmeye çağırıyorum.”

(Demokrat Haber)