4 Nisan 1949 tarihinde Urfa'nın Halfeti ilçesine bağlı Amara köyünde dünyaya gelen ve 66 yıllık yaşantısı boyunca verdiği mücadele ile dünyanın en önemli siyasal aktörlerinden biri haline gelen PKK lideri Abdullah Öcalan'ın okul öncesi çocukluk ve 11 yıllık okul serüveni boyunca sürekli yanında olan arkadaşı ve akrabası Aziz Arslan, Öcalan'ın hayatına dair bilinmeyenleri DİHA'ya anlattı. Arslan, Öcalan'ın Galatasaraylı olma hikayesini de anlattı.

"RAKİP TAKIMLARI TUTMAMIZ GEREKİYOR DİYE.."

Öcalan'ın dama ve futbola olan ilgisinden bahseden Arslan, onun Galatasaray futbol takımına ilgisi konusunda, "Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda hayatımızın ilk maçına gittik. Galatasaray-Fenerbahçe maçıydı. Hani maç heyecanlı olsun diye rakip takımları tutmamız gerekiyor ya, hangi takımı tutuyorsun dedim. 'Galatasaray' dedi. Madem öyle ben de Fenerbahçeliyim dedim. O'nun Galatasaraylığı, benim de Fenerbahçeliliğim o günden gelmedir" cümlelerini kurdu.

HASAN CEMAL'İN YAZISINA GÖRE RENKLERDEN DOLAYI

Milliyet gazetesinin usta kalemi Hasan Cemal köşesinde PKK lideri Abdullah Öcalan'ın neden Galatasaray'ı tuttuğunu kardeşi Osman Öcalan'a soruyor... Öcalan, Kürtler arasında Galatasaray’ın en çok tutulmasının nedeninin renkleri olduğunu söylüyor: Sarı-kırmızı forma, saha da yeşil. Kürt renkleri değil mi, sarı, kırmızı, yeşil...

İşte Hasan Cemal'ın 2 Mayıs 2009 Cumartesi günü yayımlanan yazısı:

Yıllar çabuk geçiyor, 1994 olmalı. Yine aynı yoldan, Madam Mitterrand adını taşıyan bu caddeden geçerek Heybe Sultan Dağı’na doğru vurmuştuk kendimizi. Biraz yukarısında iki taraf da İran sınırına gidiyordu.
Sol taraf Kandil.

PKK’nın üslendiği dağlar...
Biz o tarihte sağa kıvrılmış, PKK’lıların 1992 sonrasında sığındığı Zeli Kampı’na gitmiştik. Yağmurlu, fırtınalı berbat bir havaydı.
Kaçakçı arabalarının bir zincirin halkaları gibi yavaş yavaş indiği dağa yılan gibi kıvrıla kıvrıla tırmanmıştık, “Allah akıl versin” diyerek...
Dün sabah hava çok güzeldi.
Her yanda bahar patlamıştı.
Cumaydı, yani tatil günüydü. 1 Mayıs’a da rastladığı için aileler çoluk çocuk kırlara yayılmış, piknik yapıyorlardı.

Köysancak, Celal Talabani’nin memleketi. Şimdi Irak Cumhurbaşkanı olanı Kürt lider burada doğmuş, büyümüş. Talabani’nin memleketine yaptırdığı Köysancak Üniversitesi’nin yanından geçiyoruz.
Sokağın başında bizi bekleyen aracı takip ederek Osman Öcalan’ın duvarla çevrili, bahçe içindeki küçük evine varıyoruz. Ayakkabıları çıkarıp öyle giriyoruz salona.

Televizyon açık.
CNN Türk ekranında Taksim’den 1 Mayıs görüntüleri... Futbol muhabbeti başlatıyorum. Abdullah Öcalan’la da böyle yapmıştım, 1993 yılı nisan ayında Bekaa Vadisi’nde, Bar Elias’ta bütün gece süren sohbetimizde...

Osman Öcalan da Galatasaraylı.
“Çocuklukta ağabeyinin etkisi mi?..”
“Ondan değil. Kürtler arasında Galatasaray’ın en çok tutulmasının nedeni renkleri. Sarı-kırmızı forma, saha da yeşil. Kürt renkleri değil mi, sarı, kırmızı, yeşil...”


1958 doğumlu Osman Öcalan.
İki erkek çocuğu, Felat’la Fırat, ortalıkta atom çekirge gibi koşturuyor. Biri dört, biri iki buçuk yaşında.

“Çok geç baba olmuşsun.”
Gülüyor:
“PKK’da evlenmek büyük suç ve günahtır. 2003’te PKK’dan koptum. Evlilik ve çocuk sonra geldi.”
Soruyorum:
“Kopuş nasıl oldu PKK’dan?”

‘Üç nedenle PKK’dan koptum’

Tane tane, noktasıyla virgülüyle konuşuyor ve gayet iyi özetliyor:
“Üç nedenle... Birincisi, PKK’nın artık ABD ile AB’nin dostluğunu kazanması gerektiğini savundum. İran ve Suriye’ye mesafe konmasından yanaydım. İkinci olarak, genel Kürt siyasal hareketi içinde Barzani’nin KDP’si ve Talabani’nin KYB’si ile çatışma değil, uzlaşma aranması gerektiğini düşünüyordum. Son olarak da evlenme, özel mülkiyet gibi bireysel hakların PKK içinde de kabul edilmesini istiyordum.”

“Bu noktaya ne zaman geldin?”
“1991 yılında diyebilirim. Ama örgütün gündemine 1993’te getirdim.”

“Ne oldu?”
“Kıyamet koptu. Haindir, satılmıştır, Amerikan ajanıdır, KDP ve KYB ajanıdır.”
Karar, ‘şartlı idam.’
Üç yıl hapis...

Üç yıl boyunca eğer görüşlerinde ısrar etmez, görüşlerini yaymaya kalkışmazsa, darağacından kurtulacaktı. Nitekim, 1997’de hakkındaki idam cezası kaldırılır, Osman Öcalan tekrar PKK’nın zirvesine döner, yine kafasındaki ‘reform’ düşüncesiyle birlikte...

1999’da Apo yakalanır, PKK’da İmralı süreci başlar, 1999 ile 2003 arasında. Osman Öcalan bu süreçte örgütü fiilen yöneten adamdır.

Anlatıyor:
“İmralı sürecinde de savaş sürecinin bitmesinden yanaydım. Savaş değil siyaset diyordum yine... PKK dağ kadrosundan 800 kişiyi sağlık sorunları, yaş sorunları, dağa intibak sorunları nedeniyle ‘sivilleştirelim, dağdan indirelim’ demiştim. Milis şeklinde halkın içine yerleştirilmelerini istemiştim. Apo ve kurucu üyeler o zaman bu teklifimi bile reddetmişlerdi, PKK’nın tasfiyesidir bu diyerek... Reform düşüncesi kabul görmedi.”

‘PKK bitirilemez’
“PKK değişmez mi?”
“Hayır değişmez. Bunu Türkiye’de en iyi devlet biliyor. Ayrıca, bugün Kürt siyasal ulusal birikiminin yüzde 95’i PKK’dan yanadır. Kürt halkı, bütün Kürtler biliyor, Kürtlerin haklarını sahneye çıkaran PKK’dır, lideri Apo’dur. Bunun içindir yüzde 95’lik bir destek... Bir gerçek daha var: PKK bitirilemez! PKK’yı bu yıl bitireceğiz, gelecek yıl bitireceğiz gibi resmi söylemler de gerçeği yansıtmıyor.”

“Neden öyle?”
“PKK kendini üretebilen bir güçtür. Türkiye’de sıkıntı doğarsa İran’da, İran’da sıkıntı doğarsa Irak’ta, Irak’ta bir şey olursa Suriye’de, orası da olmazsa Avrupa’da kendine her zaman militan bulur, buluyor da. Ayrıca alanı da çok geniştir PKK’nın, Kürdistan’ın coğrafyası da dağlıktır.”

'Artık dağdan inme zamanı, ama...'

'Peki ne olacak o zaman?'
“Evet, savaşın, silahın zamanı çoktan doldu. Artık dağdan inme zamanı! PKK bu haliyle gidemez. Ancak, PKK’ya siyaseten bir alternatif oluşturulmadığı sürece de PKK tasfiye edilemez.”
“Peki bu yol nasıl açılır?”
“Başlangıç noktası aftan geçiyor, başka yol yoktur. İşin püf noktası aftır. Ayrım yapmadan ilan edilecek bir af. Şimdi deniyor ki, 200-250 kişi, lider kadrosu dışındakileri bırakalım. Olmaz. Ancak yüzde 1-2 çıkar lideri, lider kadrosunu dinlemeyen. Diğerleri yine dağda kalır, inmez. Başlangıç noktası olarak af, işin püf noktasıdır. Ama Türkiye’de devlet buna direniyor.”

Osman Öcalan’la sohbet uzun...
Başka ilginç bölümlerini daha sonraki yazılarımda kullanacağım. Kürt sorunuyla silah ve şiddet arasındaki bağı koparmaktan yana Osman Öcalan. Türkiye’ye dönmek ve siyaset yapmak istiyor.