Abdullah Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye getirilmesinin 13’üncü yıldönümü nedeniyle birçok il ve ilçede çeşitli gösteriler düzenlendi, kepenkler kapatıldı, açıklamalar yapıldı. Bunun uluslar arası bir komplo olduğunu düşünen binlerce Kürt sokaklara çıktı ve Öcalan’a özgürlük istedi.

 

DİYARBAKIR

AYSEL TUĞLUK: GELİŞTİRECEĞİMİZ İSYAN MEŞRUDUR

BDP’lilerin Koşuyolu Parkı’nda yapmak istedikleri basın açıklamasına, polis valilik kararını gerekçe göstererek izin vermedi. Park çevresinde geniş güvenlik önlemleri alınırken, BDP’liler Büyükşehir Belediyesi Konukevi önünde toplandı.

 

Van Bağımsız Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, konukevi önünde toplananlara bir konuşma yaparak, açıklama yapmalarının engellenmesini kınadı.

 

Tuğluk, "Şunu çok iyi bilsinler ki, Amed halkı bu mücadelenin yarattığı bir halktır. Amed halkı sizin bu zulmünüze, bu faşizminize karşı direnecektir. Sonuç alamayacaksınız bu politikalarınızdan. Halkımızın mücadelesini yok sayan, demokrasi mücadelemizi tanımayan bu zihniyete karşı geliştireceğimiz her tepki, her isyan meşrudur. Bugün 15 Şubat, bugün Kürt halkı için kara bir gün. Sayın Abdullah Öcalan’ın komployla, bin bir hileyle, entrikayla, uluslararası dünya güçlerinin işbirliğiyle tutuklanarak İmralı’ya getirilmesinin 13’üncü yılı. Biz 15 Şubat komplosunu yapan, bunun arkasında olan bütün dünya güçlerini, Avrupa’yı, Amerika’yı ve bu tablonun gerçekleşmesinde rol sahibi olan herkesi, her kesimi şiddetle kınıyoruz" dedi.

 

Tuğluk, Öcalan’ın Kenya’da yakalanmasının komplo olduğunu, Türk- Kürt çatışması çıkarılmak istendiğini ileri sürerek, "Öcalan yaşadığı bu komploya rağmen tercihini savaşta kullanmadı. Tercihini halkların barışından yana kullandı ve o günlerde farklı bir kararı olsaydı, bu coğrafya cehenneme dönebilirdi" dedi.

 

’ÖCALAN BİR REHİNE OLARAK TUTULUYOR’

Bugün devletin, AK Parti iktidarının uyguladığı politikanın bir imha ve inkar politikası olduğunu ileri süren Tuğluk, Öcalan’a tecrit uygulandığını iddia etti. Tuğluk, "Bakın 13 yıldır zaten tek kişilik bir hücrede dışarıyla iletişim olanakları kapatılmış, adeta nefessiz bir yerde tutulan Sayın Öcalan bir rehine olarak devletin elinde tutuluyor. Bu da yetmedi, yaşam koşullarını, siyaset yapmasının önünü açması gerekirken devlet, yeniden 7 aydır tüm görüşmeleri kesmiş durumda. Ne avukatlarıyla, ne ailesiyle görüşme imkanı tanınmıyor" diye konuştu.

 

Abdullah Öcalan cezaevinden çıkana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini söyleyen Aysel Tuğluk, "Söylenmesi gereken sözlerin, yapılması gereken eylemin günleridir. Hepinizi direnişinizi yükseltmeye çağırıyorum" diye konuştu.

 

OLAYLAR ÇIKTI

Basın açıklamasının ardından dağılan gruptan bazı kişiler yolu trafiğe kapatmak isteyince hareketli anlar yaşandı. Polis, yolu kapatan grubu Koşuyolu Caddesi’nden, Oryıl Kavşağı’na kadar takip etti. Sokak aralarına giren gruplar daha sonra Lezgin Avcı Caddesi’nde toplanarak ses bombası ve molotof kokteyli attı.

 

Polis Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) ile caddeye ve bağlantılı sokaklara girerek göstericilere tazyikli su ve gaz bombaları ile müdahale etti. Koşuyolu Parkı çevresinde güvenlik önlemi alan polis, şüpheli gördüğü kişilerin çantalarını kontrol etti.

 

BATMAN

DEMİRTAŞ: PKK'NIN ÇAĞRISINI DİNLEYECEĞİ TEK KİŞİ ÖCALAN'DIR

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Batman’da partisinin düzenlediği mitingde Kürt sorunun çözümünde Abdullah Öcalan’ı gösterirken "PKK’nın çağrısını dinleyeceği tek kişi; Öcalan’dır" dedi.

 

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kepenklerin kapalı olduğu Batman’da partisinin düzenlediği mitinge katıldı. Parti otobüsü üzerinden Cumhuriyet Caddesi’nde yaklaşık 3 bin kişiye seslenen Demirtaş, AK Parti iktidarını eleştirdi. Bölgede en fazla gözaltı ve tutuklamaların Batman’da olduğunu belirten Demirtaş, şöyle dedi:

 

"Batman’a özel planlamalar ve programlar yapılıyor. Fakat Batmanlılar da özel direnişle bu olup bitenlere cevap veriyor. AK Parti’nin faşizan tutumuyla halkı sindireceklere sesleniyorum; cürümünüz kadar yer yakarsınız. Batman JİTEM’cilere teslim olmadı. AK Parti’ye hiç olmayacak. Komplonun lanetlendiği günde irade özgürlüğünün nerede olduğunu Batman halkı bir daha göstermiştir. Halkımız bugün her yerde yaşamı durdurmuştur. Hiçbir yerde çağrı olmadığı halde bölgenin birçok ilinde kepenk kapatılmıştır. İşte halkın duyarlılığı buradadır."

 

Demirtaş, şöyle dedi:

"Gidip çözüm için görüştüğünüz kişiye bugün niye tecrit ve işkence uyguluyorsunuz? AK Parti 3 yıldır oyalamayla sonuç alacağını sanıyordu. Artık onu korkutamayacaklarını teslim alamayacağını görünce, tecrit uyguladılar. Bu sisteme son verilmezse, Kürt sorunun çözümünde ilerleme kaydedilemez. Açık konuşulmazsa, bu sorunun çözümü yıllara yayılacak. PKK’nin çağrısını dinleyeceği tek kişi; Öcalan’dır. Barışa gidilecek yol kısaltılacaksa koşulların da yaratılması lazım. Bu işin şakası yok. Kürt halkı teslim olmadı, olmayacak da. Bütün karalama, psikolojik savaşa rağmen her yerde meydanlarda olacağız. Gerçekçi bir yöntem getiriliyorlarsa, buyursunlar."

 

BDP’nin yaptığı çağrıların dikkate alınması gerektiğini söyleyen BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, şöyle devam etti:

"Bu saatten sonra Kürt sorunun çözümünde başka yol yoktur. Kürt halkı, kendi muhataplarını yaratmıştır. BDP’nin de, PKK’nin de, KCK’nin de gösterdiği adres bellidir. Yok ’Bunların hepsini yok edeceğiz’ diyorsanız, biz zaten meydanlardayız. Yolumuzdan da tek bir adım geri adım atmayacağız. 8 Mart ve 21 Mart’ta meydanlar halkın özgürlük coşkusuyla tekrar dolacaktır. Ya İdris Naim Şahin’in geri kalmış düşünceleri, ya da bizim özgürlük sevdamız olacak. Tehditlere pabuç bırakmayacağız. Özgürlük mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu kara günü bir kez daha kınıyoruz."

 

İSTANBUL

GÜLTAN KIŞANAK: İMRALI SİSTEMİ BİR TUZAKTIR

İstanbul'daki 15 Şubat eyleminde konuşan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, "İmralı sistemi uluslararası güç odaklarının Türkiye'nin önüne kurduğu bir tuzaktır. Kürt sorununu çözümsüz bırakmak için yaratılmış yeni bir engeldir. Bu engelin ortadan kaldırılması gerekiyor. Sayın Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması çözüm konusunda rolünü etkin bir şekilde oynaması gerekiyor" diye konuştu.

 

Taksim Meydanı'nda BDP tarafından yapılmak istenen 15 Şubat protestosuna polis tarafından izin verilmemesi üzerine İstiklal Caddesi'nde bir saat yapılan oturma eyleminin ardından açıklama yapan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, en demokratik haklarını polisin tavrı nedeniyle kullanamadıklarını belirterek, "15 Şubat uluslararası komplosunu protesto edecektik. Bunun için bugün sokaktaydık. Türkiye, 15 Şubat uluslararası komplosunun ne olduğunu anlamak ve bunu çok iyi değerlendirmek ve bu sorunu çözmek için yapılması gerekenleri tartışmak zorunda" dedi.

 

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Avrupa'ya çıkışının Kürt sorununu demokratik yöntemlerle çözümü için atılmış en büyük adımlardan biri olduğunu kaydeden Kışanak, şunları söyledi: "Kürt sorununu siyasal zeminde tartışma, demokrasi içinde tartışmak, konuşarak çözüm bulmak isteği ve iradesiydi. Devletin yanlış politikaları nedeniyle her geçen gün daha da büyüyen ve giderek çatışma girdabı içerisinde bırakılmak istenen sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunu çatışma zemininden çıkarmak, diyalog zeminine taşımak ve demokrasi, hukuk içerisinde çözmek mümkün. Sayın Öcalan'ın Avrupa'ya çıkışı böyle bir adımdı. Ancak uluslararası güç odakları buna izin vermediler. Bu ülkeye, hepimizin geleceğine büyük bir tuzak kurdular. Bu ülkenin yurttaşları birbirine karşı kin duysun istediler. Bu nedenle demokratik adımın, çözüme doğru atılmış adımın önünü kapattılar. Ve Sayın Öcalan'ı Türkiye getirerek sorunlara yenisini eklediler. Yapmak istedikleri bu ülkede etnik bir çatışma yaratmaktı, çözümsüzlüğü ve çatışmayı derinleştirmekti, Kürt sorununu çözümsüz bırakarak bu ülkenin geleceğini karartmaktı."

 

Bunun çok iyi görülmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Kışanak, "Ne yazık ki, bu ülkenin Başbakanı bile 'Öcalan'ı neden bize teslim ettiler, bunu anlayamadık' demişti. Bunu anlayamazsanız, bunu çözemezseniz, bunun ne anlama geldiğini tahlil edip ortaya çıkaramazsanız Kürt sorununu çözemezseniz. Kürt sorunu, bir halkın kimlik, özgürlük, dil sorunudur. Ama biz yine şunu çok iyi biliyoruz ki Kürt sorunu, Ortadoğu'daki demokratik gelişmelerin önünü kapatmak için tüm uluslararası güç odaklarının üzerinde hesap yaptığı bir sorundur. Bu ülkenin vicdanlı insanları, demokratları, bu ülkenin geleceğini düşünenler bunu doğru görüp, bu çözümü bu ülkenin içinde aramak zorundadır. Çözümü İsrail'e havale ederseniz, İsrail'den aldığınız Heronlarla yapacağınız katliamlara havale ederseniz sorunu uluslararası güç odaklarının Ortadoğu hesaplarına kurban ederseniz, bu ülkenin geleceğine yazık edersiniz. Hepimize Türküyle Kürdüyle herkese yazık ederseniz" uyarılarında bulundu.

 

‘İMRALI SİSTEMİ ORTADAN KALDIRILSIN’

Kürt sorununun çatışma zemininde tutulmasının Kürt halkının yaşadığı acılarla sınırlı olmadığını belirten Kışanak, "Bu sorun çözümsüz kaldığı sürece, bu soruna demokratik barışçıl yöntemlerle bir çözüm bulmadığımız sürece uluslararası güç odakları Ortadoğu'da hesapları olanlar, Türkiye'de hesapları olanlar sorun üzerinden kendi planlarını hayata geçirmenin provokasyonlarını yapacaklar. Bu provakasyonu boşa çıkarmanın yolu İmralı sistemini ortadan kaldırmaktır. Çünkü Kürt sorunu ancak diyalogla, müzakereyle, konuşarak tartışarak çözülebilecek bir sorundur" dedi.

 

"İmralı sistemi uluslararası güç odaklarının Türkiye'nin önüne kurduğu bir tuzaktır" değerlendirmesinde bulunan Kışanak, "Kürt sorununu çözümsüz bırakmak için yaratılmış yeni bir engeldir. Bu engelin ortadan kaldırılması gerekiyor. Sayın Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması çözüm konusunda rolünü etkin bir şekilde oynaması gerekiyor" dedi.

 

Kışanak, Türk, Kürt ve diğer halkların Kürt sorununun mağduru olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Tüm Türkiye bunu doğru anlamalı. Kürt sorunundaki çözümsüzlük, Türkiye'nin ekonomik kaynaklarını tüketiyor. Çözümsüzlük emekçilerin sofrasındaki ekmeği küçültüyor. Çözümsüzlük yoksul Türk gençlerinin savaşa sürülüp tabutlar içerisinde gelmesine neden oluyor. Hepimiz bu gerçeklikleri biliyoruz. Bu ülkede bu gerçeklere sırtımızı dönerek yaşayamayız. Diyalog ve müzakereyi hep birlikte hepimiz için aydınlık yarınlar için, çocuklarımız için talep ediyoruz. Çocuklarımıza güvenli ve demokratik bir gelecek bırakmak istiyorsak, hukukun üstün olduğu bir egemenlik, emekçilerin hakkını aldığı bir ülke ve biz kadınların özgür olduğu bir ülke istiyorsak; Kürt sorununda müzakere ve diyalogu talep etmek zorundayız."