Musa Anter'in oğlu Anter Anter, Akşam’dan Burcu Bulut’a ilginç açıklamalar yaptı…

İşte o söyleşi:

Musa Anter'in oğlu Anter Anter, Türkiye'ye dönüş vizesi çıkmadığı için kırgın. 'Kemal Burkay'ın 'Gülümse' şiiri var. Herhalde benim de ağlatan bir şiir yazmam gerekiyor' diyen Anter'e göre babasının halefi olarak Selahattin Demirtaş arabulucu olur

1992'de saldırıda hayatını kaybeden Kürt yazar aydın Musa Anter'in oğlu Anter Anter 1972 yılında vatandaşlıktan men edildi ve 1991'den bu yana da yurda girişi yasaklandı. Anter 'Türkiye'ye defalarca geldim ama içeriye alınmadım. 'Her horoz kendi çöplüğünde öter' diye bir atasözü vardır. Ben de kendi memleketime dönmek istiyorum' diyor. 'Kemal Burkay gibi affedilerek değil ancak kendisinden özür dilenmesi şartıyla Türkiye'ye dönüş yapacağını' belirten Anter, sadece babasının mezarını görmek istediğini dile getiriyor. 'Arabulucu olan babam Musa Anter yaşasaydı savaş olmazdı' diyen Anter'e göre bugün babasının halefi isim Selahattin Demirtaş. Anter'in AKŞAM'a özel açıklamaları şöyle:

- Musa Anter niçin öldürüldü?
Babamı öldürenler her zaman söylediğim gibi faili belli olan insanlar. Babamı vuran şahsın bizim için hiçbir önemi yok. Kararı verenler önemli. Bu infaza karar verenler devletin yetkili isimleri. Bu isimlerin yargılanması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün.

- Peki 72 yaşındaki bilge bir insan hangi sebeple öldürülmüş olabilir?
Yazılarından dolayı... Çünkü Kürt halkı, babamın yazılarıyla aydınlanmaya uyanmaya, kendisini yeni yeni sahiplenmeye başlamıştı. Bu da faşist zihniyetli hükümetin işine gelmedi. Kendi akıllarınca 'biz Musa Anter'i öldürürsek rahatlarız' dediler. Peki öldürdüler de ne oldu? Daha beter oldu. Dağlara çıkılmaya başlandı. Oysaki biz bunun karşısındaydık; dayanışma içinde olmak, oturup konuşmak istiyorduk. Musa Anter'i devlet öldürdü. Tarihlerinde ilk defa tazminat ödediler.

- Musa Anter hayatının son döneminde münzevi bir hayatı tercih etmişti. Bunun özel bir sebebi var mıydı?
Buna katılmıyorum. Babam köye henüz dönmemişti. Aksine çok hareketliydi. Üç dört gün boyunca İstanbul'da imza gününde kitaplarını imzaladı, okuyucularıyla buluştu. Sonra nasıl olduysa komploya kurban gitti babam. İnzivadayken değil Diyarbakır'dan köye dönerken öldürüldü.

O HERKESİN BABASIYDI
- Musa Anter'in babanız olması nasıl bir duygu?
Tarifi mümkün olmayan yüce bir duygu. Şeref duyuyorum. Kendimi inanılmaz kuvvetli hissediyorum. Ben Musa Anter'in biyolojik oğlu olabilirim ama esasında o herkesin babasıydı. Kucaklayıcı bir yönü vardı. Biz üç kardeşiz ve onun evlatları olarak babamla gurur duyuyoruz. Ondan dolayı beni de öldüreceklerse o ölüm bana şeref verir.

- Türkiye'ye neden dönmek istiyorsunuz? Sizi buraya çeken duyguyu nasıl tarif edersiniz?
Türkiye'ye defalarca geldim ama içeriye alınmadım. 'Her horoz kendi çöplüğünde öter' diye bir atasözü vardır.  Ben de kendi memleketime dönmek istiyorum. Babamın mezarını ziyaret etmek, köyüme dönmek istiyorum. Arazilerimiz, evimiz, barkımız var. Ailem, bütün sevdiklerim Türkiye'de! Türkiye benim memleketim. İnsan kendi memleketine, toprağına dönmek istemez mi?

- Peki hiç özeleştiri yaptınız mı? Sizde hiç hata yok mu?
Hatam neydi? 1960'larda eylemlere katıldım ve 1969'da memleketi terk ettim. Hükümete, haksızlığa karşı durdum.   1 Mayıs'ta yürüyüşlere katıldım. Kürt halkının hakları için mücadele verdim. Pişmanlık duymuyorum ve kendimle iftihar ediyorum. Yalnız Musa Anter'in oğlu olarak değil, Anter Anter olarak da burada büyük sevgi ve saygı görüyorum.

KÜRT OLARAK ÖLECEĞİM
- Pişmanlık duymadığınıza göre tam olarak ne istiyorsunuz?
Türkiye'den af istemiyorum, özür dilemelerini bekliyorum. Ne suç işlemişim ben? Kürt olduğum için mi suçluyum? Evet Kürt doğdum, Kürt yaşıyorum, Kürt öleceğim. Türkiye'ye geliyorum, yakalıyorlar 'giremezsin' diyorlar. 'Beni Türk adaleti yargılasın' diyorum ama nafile. '24 saat zarfında terk etmen lazım ülkeyi' diyorlar başka bir şey de söylemiyorlar. Dile kolay 41 yıldır bu böyle...

MUSA ANTER KİMDİR?
1920, Mardin doğumlu olan Musa Anter İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Annesi Türkiye'nin ilk kadın muhtarı Fesla Hanım'dı. 1944'te Abdurrahim Rahmi Zapsu'nun kızı Ayşe Hale ile evlendi. Bu evlilikten Anter, Rahşan ve Dicle dünyaya geldi. 12 Eylül'de de Kürtçülük propagandası yapmaktan tutuklandı. Tüm yaşamı boyunca toplam 11,5 yıl hapis yattı. 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'da suikasta kurban gitti. Eski JİTEM elemanı Abdülkadir Aygan; Anter'in, kendisinin de içinde bulunduğu tim tarafından JİTEM için öldürüldüğünü söyledi. Anter Halkın Emek Partisi'nin kurucu üyesiydi ve Kürt Enstitüsü'nün de başkanlığını yaptı.

Babamın mezarına gideceğim
- Türkiye'ye gelirseniz ilk nereye gedeceksiniz?
Babamın mezarına. Onu çok özlüyorum. Beni kabul etmeseler bile mezarını görmek için izin versinler.

- Aileniz  gelebiliyor mu Türkiye'ye?
Tabii ki. Torunlarım korkuyor, sanıyorlar ki Kürt oldukları için onları da tutuklayacaklar. Psikolojik bir korku içindeler.

- Şivan Perver ile görüşüyor musunuz?
Yakında görüşeceğim. İsteklerim, şikayetlerim var. Burada her şey güllük gülistanlık değil. Herkesin hataları olabilir, onları ortaya koymak lazım. Benim de bir sürü yanlışım vardır. Perver ile hepsini oturup konuşmak istiyorum.

Avrupalılar Kürtleri koruyor
- Yıllarca İsveç'te yaşadınız. Avrupa Kürt sorunu ile ilgili ne düşünüyor?
Avrupa'da yaptığımız etkinlikler Türkiye'de büyütülüyor, 'terörist organizasyonu' deniliyor. Oysaki PKK ile alakalı hiçbir şey yapmıyoruz. Kendi programımızı yürütüyoruz. İsveç hükümeti, parlamenterler bize her türlü desteği veriyorlar. Avrupa Kürtleri hem koruyor hem de destekliyor.

- Peki Avrupalılar Kürtlere nasıl imtiyazlar verilmesi gerektiğini düşünüyorlar?
Kürtlerin haklarının geri verilmesini istiyorlar. Anadilleri olan Kürtçeyi yaşamlarında olduğu kadar yaşamlarının bir parçası olan okullarda, işyerlerinde de özgürce konuşabilmeleri gerektiği kanısındalar. Avrupalı 'Kürtlere özgürlük' diyor.

- Çalıştığınız bir kitap var mı?
Ben canlı bir tarihim. Türkiye'ye dönersem, 'Hatıralarım ve yaşadıklarım' isimli bir kitap yazacağım.  Babamın yurtdışına çıkarken söylediği çok önemli bir söz vardı: 'Oğlum kelleni uçursalar yalan söylemeyeceksin'. 66 yaşına geldim.  Öldürseler yalan söylemem. Bu yüzden kitabım gerçeklere ayna tutacak bir kitap olacak.

- Türkiye'de en çok hangi yemekleri özlediniz?
Çok iyi aşçıyım. Türkiye'de yapılan her yemeği kendi ellerime yapıyorum. 43 senedir bu mesleğin içindeyim. Gurme diplomalı bir adamım. Annemden ve kız kardeşimden öğrendiğim Türkiye'nin fasulyegillerini baharatlarla yapıyorum. Onun için hiçbir şeyi özlemiyorum.

BABAM YAŞADAYDI SAVAŞ OLMAZDI
- Musa Anter yaşasaydı Kürt sorunu nasıl bir noktada olurdu?
Babam sağ olsaydı savaş olmazdı. Şimdi maalesef ateş arasında kalmış iki halk var. Kürtler ve Türkler. Bugün çözümü sadece Öcalan'da görüyorum.  Başka türlü olmaz. Bana Kürt sorunu için bir formül bul deseler, 'tamam ben bu işi hallederim' diyemem. Dersem yalan olur. Türkiye'den yıllarca uzak kalmış bir insan nasıl bir katkıda bulunabilir ki? Şimdi Kemal Burkay ne yapabilir? Hiçbir şey yapamaz, yapamayacak. Memleketine geldi, mutlu oldu. Olan sadece bu. Ancak Öcalan ölürse başka alternatifler olabilir, yaşadığı müddetçe onun dışında bir formül yok! Öcalan'sız bir çözüm nasıl olacak ben de başkaca bir formül bulamıyorum. Çoluk çocuk, genç, ihtiyar, gerilla, Avrupa herkes 'Öcalan' diyor.

- Kemal Burkay davet edildi. Şimdi Türkiye'de. Durumunuz onunkinden çok mu farklı?
Farklı bir durumumuz var sanırım. Çünkü Kemal Burkay'ın 'Gülümse' isimli bir şiiri var. Herhalde benim de ağlatan bir şiir yazmam gerekiyor. Kim bilir... Kemal Burkay şimdi   Türkiye'de. Mutlu olsun. Kutlu olsun.  Ama ben o yolla gelmem. Ben gelirsem affedildiğim için değil, özür dilendiği için gelirim. Bu kadar çaba ve emekten sonra bu özrü hak ediyorum. Cüneyt Zapsu AK Parti'nin kurucularından değil mi? Benim dayımın oğludur. Ben  ondan bile yardım  istemedim.

MUSA ANTER TAM BIR ARABULUYCUYDU
- Giriş yasağınız hala devam ediyor mu?
Artık yoruldum. O kadar çok müracaat ettim ki. Hiçbiri kabul edilmedi. Şuan Kürdistan'dayım. İstesem Habur'dan Türkiye'ye girerim. Ama sanırım sonuç yine aynı olur.

- Neredesiniz tam olarak?
'Kuzey Irak' diyorlar, Kürt kelimesini almıyorlar ya ağızlarına inanamıyorum. Hayır burası Kürdistan. Kürdistan'da bir restoran açtım, pizza yapıyoruz. Onlarla uğraşıyorum.

- Musa Anter'den PKK'lıların vergi istediği  söylentisi vardı, doğru muydu?
Evet doğruydu. Ama o çok önemli bir olay değildi. O sıralar ben de Türkiye'ye gelmiştim, PKK'lılarla hesaplaşmıştık. Epey de ağır konuşmuştum, özür dilendi geçti gitti. 

- Babanızın PKK'lılar ile arası nasıldı?
Barzani, Talabani ile görüşebilen büyük ve saygın bir adamdı. Tam bir arabulucuydu. Türklerle, Kürtlerle oturur; onlara nasihatler verirdi. Harika bir insandı.

- Musa Anter gibi arabulucu olabilecek, o niteliğe sahip bir kişi görüyor musunuz?
Babamın yaptığı liderliği şu anda sürdürebilecek gençler var. Mesela Selahattin Demirtaş. Sonra Osman Baydemir'i de çok beğenirim. Ama hepsi damgalanmış. Onlara 'PKK'lıdır, bölücüdür' gözüyle bakılıyor. Burkay diyemem. Kürtler tarafından kabul görmez. Bugün ona yöneltilen pozitif yaklaşımların ileriki zamanlarda ne kadar saygı gördüğünü göreceğiz.

-  Burkay olamaz diyorsunuz...
Aday olarak görmüyorum.  Bugün en iyi arabulucu Abdullah Öcalan'dır. Arabuluculuğun en kralını o yapar. Çünkü bu işin içinde yoğrulmuş bir adam o.  PKK, KCK, BDP, Avrupa, Hükümet... Hepsi üzerinde etkili tek isim. BDP, muhalefet partileri gidin İmralı'ya; hep beraber oturun, konuşun, anlaşın. 'Silahlar insin, kardeş olalım' deyin. Ama muhalefet partileri yapmak istemez çünkü savaştan para kazanıyorlar. Silah, kurşun satıyorlar.

- Sizce Erdoğan Kürt sorununu çözebilir mi? Çözmek istiyor mu?
Emin değilim. Bence Kürt sorununu çözmek isteselerdi 'Çok affedersin Anter Ağabey yanlış yaptık, özür dileriz' demeleri gerekirdi. Musa Anter'i öldürdükleri için nasıl özür dilediler, 'yanlış yaptık' dediler. Aynı şeyi bana da yapmaları gerekirdi.